Verimlilik Arttıkça Enerji Tüketimi de Artıyor



Enerji verimliliği standartlarını yükseltmek, küresel ısınmayla mücadelenin en kolay yollarından biri olarak lanse ediliyor. Ama bazı iktisatçılara göre bu süreç daha fazla emisyona neden olabilir. Burada enerji geri tepmesi olarak tanımlanan kavram etkili oluyor. Daha verimli olan arabaların daha az yakıt tükettiği konusunda bir kuşku yok. Ama benzin masrafının az olması araba kullanmaya teşvik ediyor. İnsanlar benzinden arttırdıkları parayı, yeni elektronik aletler ya da aşırı yakıt tüketen uçak yolculukları gibi sera gazı üreten başka şeylere harcıyor. Bazı koşullarda enerji verimliliği daha fazla yakıt tüketimine yol açıyor.

Bu "geri tepme" olayına 19'uncu yüzyılda yaşamış İngiliz ekonomist William Stanley Jevons anısına "Jevons Paradoksu" adı veriliyor. Jevons, buhar makinesi sayesinde kömürün çok daha verimli kullanıldığını gözlemlemiş. Ancak buhar makinesinin ekonomik büyümeyi tetikleyerek kömür tüketiminin artmasına neden olduğunu da fark etmiş. "Geri tepme" etkisinin günümüzde çok ufak olduğunu iddia eden modern çevreciler, bu paradoksu önemsemiyor. Ancak iktisatçılar sürekli bu paradoksun doğruluğunu onaylayan örnekler buluyor. Konuyla ilgili 500 çalışmayı değerlendiren İngiltere Enerji Araştırmaları Merkezi, enerji verimliliğinin bazı durumlarda uzun vadede tüketimi artırabileceği kanaatine vardı. Küresel ısınmayı yavaşlatmanın yolları üzerinde çalışmalar yapan Amerikalı araştırma grubu Breakthrough Enstitüsü, "geri tepme etkisinin gerçek ve kayda değer büyüklükte" olduğu konusunda uyarıyor. Enstitünün yaptığı bir ankete katkıda bulunan Michael Shellenberger, "Verimliliği savunanlar, elektrikli süpürgeleri daha iyi olduğu için kimsenin evini daha fazla süpürmeyeceğini söyleyerek ilgiyi geri tepme etkisinden uzaklaştırmaya çalışıyor. Ancak bu makro ve küresel açıdan kör olmayı gerektiriyor. Özellikle petrol ve kömürden üretilen elektrik ve benzin gibi enerji ürünleri ve endüstriyel süreç göz önüne alınınca geri tepmenin önemi anlaşılıyor. Çin'de bir çelik fabrikasının verimliliğini artırdığınızda, çelik üretiminin ve dolayısıyla enerji tüketiminin arttığını görürsünüz" diyor.

Son 300 yılda evdeki ışığın geçirdiği değişimi düşünün. İnsanlık mumdan, gazyağı lambasına ve ondan sonra da elektrikli ampullere geçti. Bu süreçte evlerin aydınlanması için tüketilen birim enerjinin fiyatı düştü. Ancak insanlık aydınlatılabilecek o kadar yeni şey buldu ki, akademik dergi The Journal of Physics'te yayımlanan bir makaleye göre bizim aydınlatmaya harcadığımız paranın oranı 1700'lü yıllarda atalarımızın harcadığıyla hemen hemen aynı. Makalenin yazarlarından Harry Saunders, "Bu araştırmanın sonucu küresel ısınma konusunda endişesi olan herkes için son derece önemli. Birçok kişi, müzik çalarların, mikrodalga fırınların ve dijital saatlerin üzerindeki ekranlarda kullanılan LED teknolojisi gibi yüksek verimliliğe sahip yeni aydınlatma sistemlerinin enerji tüketimini azaltacağına inanıyor. Araştırmalarımız bunun tam tersini gösteriyor" diyor.

Son zamanlarda geliştirilmiş aydınlatma sistemlerinin refahımıza katkısı büyük. Aynı şey enerji verimliliğini artıran tüm ürünler için geçerli. Bu ürünler rehamızı artırırken ekonomik büyümeyi hızlandırıyor. Ekonomik büyümenin de inovasyonu artırarak piyasaya daha verimli ürünleri sokması gayet mümkün. Ancak gerçek hedef emisyonu azaltmaksa, buna enerji verimliliğini artırarak ulaşmak riskli bir strateji gibi görünüyor. Serbest piyasa odaklı bir araştırma grubu olan Competetive Enterprise Institute'tan (Rekabetçi Girişim Enstitüsü) Sam Kazman, "Verimlilikle ilgili söylenenler siyasetçilerin insanları rahatlatmak için kullandığı sloganlara dönüştü. Bu geliştirilen teknolojiler dedikleri kadar iyi olsaydı, birçoğu kanunla dayatılmazdı" diyor.

İnsanlar enerjiyi daha verimli kullanmanın yollarını aramaya devam edecek. Uygarlık bunu gerektiriyor. Ancak bu sürecin daha az enerji tüketimine yol açmasını beklemeyin.