“Y Kuşağı Konut Sahibi Olmak İstemiyor”



Moderatörlüğünü SYS Hukuk Bürosu Kurucu Ortağı Av.Yalım Canveren’in yaptığı “Yeni Nesil Tüketiciye Yönelik Konut Politikaları” başlıklı oturumda; Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü’nden uzman Derya Güngör Özçelebi, GİİP Genel Sekreteri/Kandemir&Partners Avukatlık Bürosu Kurucusu Av. Mehmet Ali Kandemir  ve AMSTAR Ülke Müdürü ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Zafer Baysal çarpıcı bilgiler verdi.

“Bir tüketicinin şikayeti sektörü şekillendirebiliyor

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü’nde uzman olarak görev yapan Derya Güngör Özçelebi, 6502 Tüketicinin Korunması Kanunu hakkında bilgi verdi. Tüketici şikayetlerinin mevzuata ışık tuttuğunu söyleyen Derya Güngör Özçelebi, bundan dolayı tüketici şikayetlerinin önem arz ettiğini belirtti. Önceliklerinin tüketicinin mevzuattaki haklarının korunması olduğunu ifade eden Özçelebi, “Tüketicinin korunması tek başına ele alınmamalı. Konut sektörü, ekonomide önemli bir yer tutuyor. Tüketicinin de bu sektöre güvenini sarsmamak gerekiyor. Bunun için dengenin çok iyi sağlanması gerekiyor” dedi. Bir tüketicinin şikayeti üzerine sektörü şekillendirdiklerine işaret eden Özçelebi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Onun için bu konu çok hassas ve dengelerin çok iyi sağlanması lazım. Konut sektörünün ekonomideki önemini göz ardı etmemek gerekiyor.”

Konut satışları ile ilgili düzenlemelerin de olduğunu sözlerine ekleyen Özçelebi, özellikle teminat konusunu önemsediğini kaydetti. Tüketiciye doğru bilgi vermenin de önemine değinen Özçelebi, “Tüketici bugün imzaladığı sözleşmeden yarın caymak isteyebiliyor. Çünkü büyük bir borcun altına giriyor. Tüketiciye sözleşme aşamasında doğru bilgi ve güven verilmeli” dedi.

Konut edinme ile ilgili doğru ve sağlıklı veri olmamasının çok büyük bir sorun olduğuna dikkat çeken Özçelebi, elde veri olmamasının politika üretmeye engel olduğunu vurguladı. Mevzuat yapmakla bakanlığın işinin bitmediğine değinen Özçelebi, kamu ile beraber özel sektörün de üretim planlaması ve verilerin nasıl toplanacağı noktasında el birliği ile çalışması gerektiğinin altını çizdi. Mevzuatı hazırlarken özel sektörden büyük destek aldıklarını sözlerine ekleyen Özçelebi, aynı desteğin planlama ve veri toplamasında da beklediklerini belirtti.

“Ülkemizde barınma patolojik bir sorun”

“Yeni Nesil Tüketiciye Yönelik Konut Politikaları” oturumunun diğer bir konuşmacısı GİİP Genel Sekreteri/Kandemir&Partners Avukatlık Bürosu Kurucusu Av. Mehmet Ali Kandemir de, fizyolojik ihtiyaçlardan sonra barınma ve güvenlik konusunun geldiğini söyledi. Barınmanın bireyin mutlu olmasında önemli yer tuttuğuna ve bunun bireyin temel hakkı olduğunu ifade eden Av. Mehmet Ali Kandemir, “Ülkemizde barınma patolojik bir sorun. 1950’li yıllardan sonra başlayan patolojik bir sorun söz konusu. Bu sorunun temelinde de iç göç var. 1950’den sonra büyük şehirlerde yaşayan nüfus arttı. Özellikle büyük şehirlerde büyük bir yığılma var. Bunun sonucunda da arsa maliyetleri arttı, bireyin barınma ihtiyacı ikinci plana itildi. Konut sahibi olma ranta dönüştü. Türkiye nüfusunun yüzde 50’si yoksulluk sınırında yaşıyor. Adaletsiz bir gelir dağılımı var. Onun için 35 yaş üstünün konut sahibi olma şansı düşük” dedi.

Kandemir, sorunun çözümü için de şu önerilerde bulundu: “Sermayenin tabana yayılması ve gelir dağılımın eşitlenmesi gerekiyor. Tarım arazileri verimli kullanılmalı ki, kırsaldan büyük şehirlere göç azalsın. Nüfusun köylere yoğunlaştırılması lazım.  Bunların sağlanması halinde barınma sorunu çözülür. Özellikle genç nesil de yaşamlarını maliyetlerin düşük olduğu şehirlerde kurmalı ve konut edinme konusunda siyasi iktidara baskı yapması gerekiyor.”

80 milyonluk Türkiye nüfusu içinde İstanbul’un nüfusunun 20 milyon olduğunu kaydeden Kandemir, bu oranın yüzölçüme vurulduğunda arsa maliyetlerinin çok yükseldiğini belirtti. Anadolu’da arsa maliyetlerinin daha düşük olduğunu sözlerine ekleyen Kandemir; İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde nüfusun toplanmasının önüne geçilmesi gerektiğini vurguladı. Temel sorunun da bu olduğuna dikkat çeken Kandemir, nüfusun küçük şehirlere kaydırılarak, bunun desteklenmesinin önemine değindi. İstanbul’da nüfusun azalması ile arsa maliyetlerinin de düşeceğini söyleyen Kandemir, sözlerini şöyle sürdürdü: “ Türkiye, gelir dağılımında 35 OECD ülkesi arasında sondan beşinci sırada yer alıyor. Bunun üst sıralara çıkarılması gerekiyor. Şehirler 20 milyon değil, 2 milyon nüfusa sahip olmalı. O zaman arsa maliyetleri düşer. Biz de sanayileşme olmadan nüfus büyük şehirlerde yoğunlaştı. Tarım arazilerinin verimsizleşmesi de göçü artırdı.”

“Y kuşağı kiracı konumunda”

AMSTAR Ülke Müdürü ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Zafer Baysal da oturum kapsamında 1980-1999 arası doğan Y kuşağının talepleri ile ilgili çarpıcı bilgiler verdi. Y kuşağının bağımsız ve iş hayatında bir an önce üst pozisyona gelmek isteyen bir nesil olduğunu söyledi. Bu kuşağın konut sahibi olmayı tercih etmediğini sözlerine ekleyen Zafer Baysal, Y kuşağını kiracı olarak tanımladı. İnsanların konut sahibi olmak istediği yaş ile ilgili elde sağlıklı veri olmadığına değinen Baysal, “Net veri olmaması rağmen, genelde nüfusun yüzde 33’ü 35 yaş altında konut sahibi oluyor. Türkiye nüfusunun yüzde 66’sı da ikinci, üçüncü hatta dördüncü konutunu alıyor. Yüzde 33’ü de ilk kez konut alıyor. Bu oranlar da gelir adaletsizliğini gösteriyor” dedi.

Y kuşağının sık iş değiştirdiğinin de altını çizen Baysal, bundan dolayı bu kuşağın yaşam özellikleri nedeniyle sabit bir yer edinmesinin mümkün görünmediğini belirtti. Konut geliştiricilerin de özellikle bu kuşağı 1+1 ya da 2+1 dairelere yönlendirmesi gerektiğine değinen Baysal, yaratıcı çözümler ve inovatif projelerle bu kuşağının konut ihtiyacının giderilebileceğini kaydetti.

Türkiye’de konut kredi ortalamasının 120 bin TL olduğunu ifade eden Baysal, buna karşılık 300-400 TL değerinde konut üretildiğine dikkat çekti. Bu konuda alım gücüyle ilgili sorgulama yapılması gerektiğinin önemine değinen Baysal, “Sadece Y kuşağının değil, tüm kuşaklara yönelik sosyo-kültürel faktörlerin göz önünde bulundurulması gerekiyor. Yaşanabilir mekanlar oluşturulmalı” dedi.

"Konut Sektörü Normalleşme Sürecine Girmiştir"

“Mimarlara Evrensel Tasarım İlkelerine Uyma Yemini Getirilmelidir”