Yangın Sonrası Hayat



Antalya'nın Serik ve Manavgat ilçeleri arasında 31 Temmuz'da başlayan ve altıncı gününde kontrol altına alınabilen büyük orman yangınında 77 evin yandığı, 2 kişinin öldüğü Serik ilçesine bağlı Karataş köyü normale dönmeye çalışıyor. Antalya-Alanya karayolunun Aspendos kavşağından, Karataş köyüne kadar olan yaklaşık 20 kilometrelik köy yolu, resmi plakalı hizmet araçlarıyla dolu.

Obakentte yaşam

77 evin yandığı Karataş köyünde Türk Kızılayı 36 konutluk iki "obakent" kurdu. Evleri yanan çoğunluğu yaşlı köylüler, obakentlere yerleşti. TEDAŞ Obakent'in elektrik ihtiyacı için hızla elektrik direkleri dikerek, obakente elektrik vermeye başladı. Diğer kurumlar da tuvalet ihtiyacı için geçici kanalizasyon sistemi ve hijyen kurallarına uygun fosseptik çukurları açtı. Çeşitli kuruluşlar obakente üç öğün sıcak yemek ulaştırmaya devam ederken, diğer yandan da gönüllü kuruluşların yiyecek ve giyecek yardımları sürüyor.

Obakent sakinlerinin en önemli sorunu sıcak hava. Suntadan yapılan barakaların sıcağı geçirmesi yüzünden köylüler, yanan ormandan kestikleri ağaçlarla barakaların önüne yöre halkının "köşk" olarak nitelendirdikleri çardaklar kurmaya başladı.

Yanan ağaçları elleriyle dikmişti

Yangında, evi, traktörü ve evlenme hazırlığındaki kızı Ümmane'nin 17 YTL yevmiye ile taksit taksit satın aldığı çeyizlik beyaz eşyalarını da kaybeden Hasan Özkan, bölgedeki ormanların 1975 yılında da yandığını söyledi. 70 yaşındaki Hasan Özkan, 1975'teki yangını şöyle anlattı:

"1975 yılındaki büyük yangında bu ormanlar yok olmuştu. 1976'da Orman İdaresi bizi yevmiyeli olarak çalıştırdı. Karataş'ın yanı sıra Akbaş çevresindeki tüm dağlara fidanları biz diktik. Ellerimizle diktiğimiz, budadığımız, çapaladığımız, büyüttüğümüz ormanlar evimizin de yanmasına sebep oldu. Orman İdaresi zamanında bizi fidan dikmede çalıştırdı, ama baktırdım, o çalışmalarımızın karşılığında sigortalı dahi gösterilmemişiz."

Ümmane Özkan da, Belek'teki bir peyzaj şirketinde çalışarak çeyizi için çamaşır makinesi, buzdolabı satın aldığını, küçük yaşlardan itibaren göz nuru dökerek danteller ördüğünü, yangında hepsinin kül olduğunu anlattı.

Afet evleri için ilk adım

Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü görevlileri de evleri yanan vatandaşlara afet evleri yapılması amacıyla çalışmalara başladı. İlk etapta vatandaşların taleplerini toplayan görevliler, afet evlerinin Bayındırlık ve İskan Bakanlığı veya TOKİ tarafından çok kısa süre içinde yapılacağını bildirdi.

Afetzedelere psikolojik destek

Bu arada, yangından hemen sonra bölgeye Türk Psikiyatri Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği ile Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı'nın ortaklaşa oluşturduğu "Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birimi" ekibi gitti. Orman yangınından zarar gören, evleri yanan, yakınlarını yangında kaybeden köylülerle görüşen görevliler, tıbbi destekte bulundu.

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı'ndan Araştırma Görevlisi Çetin Özkan, AA muhabirine, yangın afeti geçiren köylerde araştırma yaptıklarını belirtti. Özkan, "Yangından sonra insanlar olayın şokundaydılar. Öncelikleri barınma sorunlarını çözmekti. Yangından ötürü yoğun travmaya uğrayan, tedavi edilmesi gereken insan yoktu. Yakınlarını kaybedenlerle de görüştük. Zaman zaman bölgeye giderek, afetin psikiyatrik ve psikolojik etkilerini incelemeye devam edeceğiz."

Alevlerle göğüs göğüse mücadele

Antalya'daki orman yangınında, Türkiye'nin hemen her şehrinden gelen orman işçileri görev aldı. 6 gün süren yangın boyunca kimi günler arazözler ya da taş üstünde, bir kaç saat uyuma fırsatını ancak bulabilen orman işçileri, alevlerle adeta göğüs göğüse mücadele ederken, yaptıkları özverili çalışmanın karşılığını göremediler. Kimi zaman arkadaşlarını orman yangınlarında şehit veren orman işçileri, önceliği kendi evinin söndürülmesine vermediklerini iddia eden bazı vatandaşların sert tepkileriyle karşılaştı. Yangının dördüncü gününde köylüler Karataş köyü yakınlarında iki orman arazözü ve çalışanlarını taş yağmuruna tuttu.

Tarım Orman Çalışanları Birliği Sendikası Genel Başkanı Günay Kaya,orman işçilerin yangınlarda cansiperane çalıştıklarını söyledi. Orman işçilerini, seferberliklerde farklı cephelerde savaşanlara benzeten Günay Kaya, Antalya'daki yangına da, Ankara, Eskişehir, İzmir, Manisa, Zonguldak gibi Türkiye'nin hemen her şehrinden orman işçilerinin koşarak gelip müdahale ettiklerini kaydetti.

Kışın buz, yazın köz üzerinde çalışıyorlar

Orman işçilerinin yangın sezonunda bir gün dahi izin kullanmadan "teyakkuz halinde" çalıştıklarını anlatan Kaya, "Arkadaşlarımızın gayretli çalışmaları sayesinde, ülkemizle aynı kuşakta yer alan Yunanistan, İtalya ve İspanya gibi ülkelere göre, yangınla mücadelede çok daha başarılı sonuçlar alınıyor. Çalışanlarımız, her türlü ekonomik ve sosyal sıkıntılarına rağmen, yangınlarla kahramanca mücadele ediyor. Antalya yangınında da, ormancılarımız elverişsiz iklim ve coğrafi şartlara rağmen, olağanüstü gayret göstermişlerdir. Ormancılarımız Antalya'da, can güvenliklerini de riske
atarak, yangının ortasında kalan köylüleri kurtararak, büyük bir kahramanlık örneği sergilemişlerdir" dedi.

Günay Kaya, orman işçilerinin, ailesi ve çocuklarını da ihmal ederek, "kışın buz, yazın da köz üstünde" çalıştıklarına işaret etti.

Günay Kaya, orman işçilerinin ekonomik ve sosyal haklarının, yalnızca yangınlarda şehit verdiklerinde akla geldiğinden yakınarak, sorunların bir an önce çözümlenmesini istedi. Kaya, yangın işçilerinin, genç, dinamik, yetenekli ve eğitimli genç işçilerle takviye edilmesi gerektiğine de değindi.

Türkiye ormanlarının yüzde 58'i risk bölgesinde

Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı'nın (TEMA) bir çalışmasına göre, küresel iklim değişikliği, kuraklık ve meteorolojik koşullar orman yangınları riskini artırıyor.

Türkiye'nin orman yangınları açısından riskli Akdeniz ülkelerinden birisi olduğuna değinilen çalışmada, özellikle Akdeniz ve Ege sahillerinden İstanbul'a kadar uzanan kıyı bandının orman yangınları açısından en riskli bölge olduğuna dikkat çekildi. Çalışmada, 12 milyon hektar büyüklüğündeki bu alanın Türkiye'deki ormanların yüzde 58'ine karşılık geldiğine işaret edildi.

TEMA Genel Müdürü Deniz Ataç, Türkiye ormanlarının yüzde 45,4'ünü oluşturan 96 milyon dönüm ormanın en kolay yanabilen kızılçam ve karaçam ormanları olduğunun altını çizdi.

Ataç, ormanların yaklaşık 45 milyon dönümünün de, yanıcı madde birikiminin, dolayısıyla yangın çıkma olasılığının en yüksek düzeyde olduğu, 30-40 yaşlarına ulaşmış, yeni yetiştirilmiş ormanlar olduğunu ifade etti.

Orman yangınlarının zararının en aza indirilebilmesi için, yönetsel yapının değiştirilmesi gerektiğini savunan Deniz Ataç, personel sayısının artırılması, araç-gereç donanımının da iyileştirilmesi gerektiğini kaydetti.

Türkiye'deki ormanların yüzde 93'ünün doğal olduğunun altını çizen Deniz Ataç, Avrupa Birliği ülkelerindeki orman varlığının yalnızca yüzde 1'inin doğal olduğuna işaret etti. Deniz Ataç, insan eliyle oluşturulan hiçbir ormanın, doğal ormanın yerini tutamayacağına da anlattı.