Yapı Buluşmalarının İlki Yapıldı






















Yapı-Endüstri Merkezi’nce düzenlenen Yapı Buluşmaları 2005 başladı.

İlki 17 Mart 2005 Perşembe günü Yapı-Endüstri Merkezi Harbiye’de gerçekleşen YAPI Buluşma 2005– 1'in teması “Kuşaklar Boyu Mimarlık”’tı. Usta mimarlarla, genç kuşak mimarların, kendi dönemlerindeki tasarım-ürün ilişkisini değerlendirildiği toplantıya ilgi büyüktü.

Doğan Tekeli, Mehmet Konuralp, Mehmet Kütükçüoğlu ve Durmuş Dilekçi’nin konuşmacı olarak katıldıkları toplantıda kuşaklar boyunca mimarlık ve tasarımın uygulanabilirliği tartışıldı.

Moderatör Doğan Tekeli konuşmasına, kuşaklar boyu mimarlık temasının Cumhuriyet dönemi Türk mimarlığının yaklaşık 50 yılını kapsadığını ve bu 50 yıl içinde meydana gelen değişimlerin mimarlığı etkilediğini anlatarak başladı. Tekeli, 1952’de başladığı mimarlığın yıllar geçtikçe zorlaştığını belirtirken, gittikçe artan mimar sayısı ve malzeme teknolojisinin değişiminden mimarinin etkilendiğini dile getirdi. Ayrıca malzeme bilgisinin yetersizleşmesi ile de yapılaşmanın eski yıllara göre daha zor kontrol edilir bir hale geldiğini belirtti.



Konuşmasında eğitim sürecini Türkiye dışında tamamladıktan sonra Türkiye’ye döndüğünde karşılaştığı zorluklardan bahseden Mehmet Konuralp, özellikle Türkiye’ye geldikten sonraki süreç içinde malzeme, tasarım ve bunlarla ilgili olan işveren- mimar ilişkisinde meydana gelen ciddi sorunları anlattı. Ayrıca 1969’da başlayan ve halen devam eden öğretilen ile tecrübe arasındaki farkı, dramatik bir biçimde deneyimleyip yaşayarak geçirdiğine değindi. Konuralp sözlerine şöyle devam etti:
“Öğrendiğim, inandığım ile gerçekler arasındaki farkları bedel ödeyerek ve ödeterek, aynı zamanda da mücadele ederek belli aşamalarında gerçekleştirerek yaşadım. Anımsayacağım en mühim tecrübelerimden biri Karayolları Yapıları’dır. Bayındırlık Bakanlığı’nın zor şartlarına karşı bir yapı yapma mücadelesine girerek sonunda inşa ettiğim bir projedir. Tüm bu zorlukların sonrasında bugünün modası minimalist yapılar ile detaysız işler yapmaya başladım. Zamanla bu daha rasyonel bir tasarım felsefesine ulaşmamı sağladı. Tabi ki adım adım 90’lara yaklaşırken çok daha başka bir dünya yaratmaya başladık. Çünkü malzeme bolluğuna girdik ve malzeme teknolojileri oldukça gelişti. Bugün doğru malzeme ve doğru işçilik mevcut. Bu yüzden artık soruyu sorarken daha dikkatli olmak gerekiyor. Doğru mimarlığın arayışına girmenin zamanı geldiğine inanıyorum ve gençlerin bunu araması gerektiğini düşünüyorum.”



Konuralp’ten sonra sözü alan Mehmet Kütükçüoğlu, ilk tasarladığı binalar yurtdışında gerçekleştirdiğini söyledi. İlk zamanlarda malzeme bilgisinin çok iyi olmadığını, buna rağmen tasarladığı yapıların birebir inşa edildiğini anlattı.
“Türkiye’ye döndükten sonra çizdiğim projelerin hiçbirisi aynen yapılmadı, değişen özellikleri de ufak tefek değildi. Tasarımlarım oldukça tanınmaz hale geldi. Tabi ki bu tamamen uygulama ile ilgili mesele. Yine de bu sadece Türkiye’ye ye has bir durum olarak görünmemeli. Türkiye’de radikal olarak var olabilir ama esas olarak tüm dünyada temelde prensipte olan bir durum” diyen Kütükçüoğlu son olarak, üretilecek olan mimari fikirlerin, şekillerin ve oluşan mimari kültürün değişimiyle bir takım görsel değişiklikler oluşabildiğinden ama bütün bunların dışında kendine has bir mimari ritmin kurulabilmesi gerektiğine dikkati çekti.

Diğer bir konuşmacı Durmuş Dilekçi, tasarımla uygulama problemini kendi kavramları içinde ayrıştırmaya çalıştığından bahsetti. 1990’lardan bugüne içinde bulunduğu ortamın esasında post modern toplum için inanılmaz bir devinim olduğunu ve bunun fiziksel anlamda ciddi bir şok olduğunu belirten Dilekçi, bir yapı yapma isteğinin neden oluştuğunun sorgulanması gerektiğini belirtti. Dilekçi’ye göre yapı yapma isteği, gereklilikten, prestij edinme isteğinden ve yatırım amacıyla olabiliyor. Fakat işin içine girildiğinde her mesleğin kim, ne,nerede, niçin gibi soruları barındırması gerektiğinin anlaşılması ve kullanılmayı hissettirmesi gerekli olduğunu belirten Dilekçi sözlerine şöyle devam etti:
“Mimarlar olarak muhatabımız sadece sunulma güdüsüne cevap aramaktan daha karmaşık bir süreç. Mimarlığın yüzyıllar boyunca topladığı kolektif bilgiyi geliştirmek, yeni durumlar, yeni algılar, yeni materyaller ve yeni detaylar üretebilmek gerekiyor. Bunun sunulma içgüdüsüne cevap vermekten daha farklı bir konu olduğunu düşünüyorum. Mimarlığın bilimsel gelişmelerden öte sanattaki gelişmelere ve entelektüel buluşlara da açık olmaya ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Açık olmak derken kavram, zamanın işaretleri, yapıldığı döneme ait yansımaları, kişisel keşifleri ve tavırları ile belki bu sürece katmak mimari belleği geliştirecektir. 20. yüzyıla kadar geçen yüzyıldan bu yana iklim, coğrafi koşullar, bilgi, ülke yönetimleri ve ahlaki değerler mimarlığın çok ta hızlı gelişmemesine neden oldu. Bütün bu durumlardaki değişimler mimariyi kökünden değiştirdi”.



Kuşaklar boyu mimarlığın ve tasarımın tartışıldığı buluşma Cafer Bozkurt, Doğan Hasol, Hayzuran Hasol, Yaşar Marulyalı, Levent Aksüt, Doğan Kuban, Emir Uras, Cem İlhan, Murat Soygeniş gibi ünlü mimarların da sohbete katılımıyla renklendi.

Yapı-Endüstri Merkezi Türkiye’de deneyimli mimarları bir araya getirmek, mimarlık odaklı toplantılarla süreç-ürün ilişkileri üzerinde düşünmek, konuşmak ve paylaşmak için kent merkezinde sürekli bir iletişim ortamı yaratmayı hedefliyor. Düzenlenen Yapı Buluşmaları ve mimarlıklar toplantıları da mimarlık gündemine katkıda bulunmaya devam edecek.