Yıkılacak mı?



'Gökkafes'in arsasına bina yasağı getiren şerhin geçerli olduğu kararı kesinleşti. Şimdi binanın yıkımı gündemde. Süzer: Yıkılamaz. İTÜ ve belediye: Hukukun gereği yapılır. Sözen: Yıkılsın...

Tarihi kentin en tartışmalı yapılarından 'Gökkafes'in bulunduğu arazi için Yargıtay tarafından verilen 'Şerhli arazide yapı yapılamaz' kararı kesinleşti. 'Gökkafes'in bulunduğu araziye yaklaşık bir asır önce ikinci Abdülhamit tarafından konulan yapı şerhi, yeniden tapuya işlenecek. Yargıtay kararıyla, şerhli bir arazide bulunan Gökkafes yıkılabilir mi, yıkılamaz mı tartışmaları da yeniden gündeme geldi.

Süzer Holding'e ait Ritz Carlton Otel ya da kamuoyunda bilinen adıyla 'Gökkafes'le ilgili tartışma, 21 yıl öncesine dayanıyor. 24 Mayıs 1983'te, Devlet Planlama Teşkilatı'na (DPT) başvurarak Dolmabahçe'de otel inşa izni alan Süzer Grubu, aynı yıl İstanbul 1 No'lu Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'ndan bölgedeki tarihi Taşkışla binasının boyunu aşmamak kaydıyla, 24 metre ya da sekiz kat yüksekliğinde bir inşaat onayı aldı.

Ancak, yapı yoğunluğu, mevcut imar planlarının tanıdığı sınırın çok üzerinde olunca bölge, Bakanlar Kurulu kararıyla 'turizm alanı' ilan edildi. 1984-89 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Bedrettin Dalan döneminde projesinde değişiklik yapılan 'Gökkafes'in boyu 134 metreye, işyeri oranıysa yüzde 20'den yüzde 80'e çıkarılarak yoğunluk artırıldı.

Sözen mühürledi

1989 yılında Büyükşehir Belediye Başkanı olan Nurettin Sözen, inşaatı sınırları dışına taştığı gerekçesiyle 'Gökkafes'i mühürledi ve tarihi kentin siluetini bozduğu gerekçesiyle hukuk savaşı başlattı. Aynı yıl Beyoğlu Belediyesi de plan tadilatı yaparak, inşaat iznini 1983'te verilen 24.5 metre yüksekliğine indirdi. Bunun üzerine dönemin ANAP hükümeti, 'Gökkafes inşaatının devam edebilmesi için turizm alanındaki imar yapma yetkisini SHP'li belediyeden alarak Bayındırlık Bakanlığı'na bağladı.

1994'te göreve gelen Tayyip Erdoğan da Sözen gibi Gökkafes'in yıkımı için çaba harcadı. Ancak ANAP hükümeti 'Gökkafes'in bulunduğu araziyi RP'li Beyoğlu'ndan alarak ANAP'lı belediyenin bulunduğu Şişli'ye dahil etti. Bu sürecin ardından Gökkafes hakkında yerel mahkeme, Yargıtay ve Danıştay arasında dolaşan 15 davaya konu olan bir hukuk savaşı başladı.

Savaşın bir yanı imar planlarıyla ilgiliydi. İstanbul için 1930'lu yıllarda ünlü şehir plancılarından Henri Prost'a yaptırılan Nâzım İmar Planı'nda, 'Gökkafes'in içinde bulunduğu bölge kentin iki numaralı parkı olarak yer alırken, 1954 Beyoğlu Nâzım Planı'nda 'korunması gereken yeşil alan', 1977 uygulama imar planında da 'yeşil alan' olarak yer aldı.

Şimdi tartışmaları yeniden canlandıran şerhse, 2. Abdülhamit'e ait. Padişah 1908'de, sarayı çevreleyen askeri birliğin 'güvenliği' nedeniyle, 'Gökkafes'in olduğu arazi üzerinde yapı yapılamayacağını tapuya yazdırdı. Yapı yasağı şerhi, Süzer'in araziyi 1983'te satın aldığı zaman tapu kütüğünde hâlâ mevcuttu. Şerhin silindiği ise 1997'de, Beyoğlu belediyesi Hukuk İşleri Müdürü avukat Gönül Tüfekçi tarafından fark edildi. Bunun üzerine Belediye, şerhin 1984'te Süzer'in başvurusu üzerine Tapu Bölge Müdürlüğü'nce silindiğini, ancak tapu kayıtlarında ancak mahkeme kararıyla bu tür bir işlem yapılabileceğini belirterek aynı yıl içinde dava açtı.

Arazi üzerinde hakları bulunan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Büyükşehir Belediyesi ve Hazine'nin taraf olduğu davada, özetle, şerhin hukuka aykırı biçimde silindiği, bu nedenle de tekrar tapuya işlenmesi gerektiğine karar verildi. Yargıtay'ın ay başında 'karar düzeltme isteği'ni reddetmesiyle de karar kesinleşti. Yani şerh yine tapuya yazılacak.

Hukukçular, arazi üzerindeki hak sahiplerinden Hazine, İTÜ ve belediyenin, Gökkafes'in yıkılmasını talep edebileceğini dile getiriyor. Bu görüşe göre, 'Gökkafes'in yıkılmaması için Süzer Holding ile tarafların anlaşması gerekiyor. Süzer Holding'in avukatı Aslı Sıdıka Aydın ise hukuken 'Gökkafes'in yıkılmasının mümkün olmadığını savundu. Aydın'ın tezleri şöyle: "Yargıtay, 'Gökkafes'in yıkılmasına değil, şerhin tapu müdürlüğü yerine mahkeme yoluyla kaldırılmasına karar verdi. Tapudaki şerhin mahkeme yoluyla kaldırılması için Şişli Adliyesi'ne başvurduk. Bu şerh burada dursa bile, bina yıkılmaz. Şerh sembolik olarak durur. Yeniden yazılmış olması artık sembolik, çünkü fiilen ortadan kalkmış durumda."

İTÜ ve belediye, 'hukukun üstünlüğü ne gerektiriyorsa onu yapmak' taraftarı. İTÜ Rektörü Prof. Faruk Karadoğan, "Hukuki süreci inceleyeceğiz. Geri adım atmamız söz konusu değil. Hukuk ne diyorsa onu yapacağız" dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi 1. Hukuk Müşaviri Şakir Özbek ise, plan ve ruhsatın iptali davası açılması halinde, Gökkafes'in kaçak yapı durumuna düşeceğini söyledi. Özbek, şöyle konuştu: "Yargıtay'ın aldığı kararla, arsa üzerindeki şerh kaldırılamaz kararı geçerli olacak. Süzer Grubu'nun başvurusu üzerine mahkeme, şu anda kamu yararı yoktur diyerek şerhi kaldırabilir. Ancak burada esas mesele, yapılaşma. İstanbul'un siluetini bozan bir yapının söz konusu olması. Hukukun üstünlüğü ne gerektiriyorsa onun yapılması taraftarıyız. Orada bir yapı oluşmuş, yıkılır mı yıkılmaz mı diye düşünmeyiz. Leyhte veya aleyhte önyargımız olmaz, davalı taraf olarak hukukun gereklerini yerini getiririz."

'Park Otel örnek olsun'

Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP Sivas Milletvekili Nurettin Sözen ise hem Yargıtay kararına hem de imar planlarına atıf yaparak, binanın yıkılmasını savundu. Park Otel örneğinde olduğu gibi, belediyenin 'Gökkafesi' yıkması gerektiğini belirten Nurettin Sözen, şunları söyledi: "Bunun için davalı tarafların başvurması gerekmiyor, Yargıtay'ın bu kararı, yoklukla maluldür. Yani Yargıtay Gökkafes'i yok saymıştır. Bu kararın ardından yasa uygulayıcı kamu kurumları gerekeni yapmalı. Orada bir gökdelen yapılmış olmasının bir önemi yok, hukukun üstünlüğüne paha biçilmez. 'Gökkafes'in yapımında yasadışılık sadece şerhin kaldırılmasında değil, imar planlarına uymayan proje, projeye aykırı inşaat şeklinde de hukuksuzluk var. İmar Kanunu'nda belirtilmiştir, kanunsuz bir bina varsa mal sahibine süre verilirek yıkılması istenir.
O yıkmazsa belediye kendi yıkar."