TMMOB Şehir Plancıları Odası, yaptığı basın açıklamasıyla 11. Yargı Paketine tepki gösterdi. Deprem suçlarının af veya infaz indirimi kapsamına alınacağı tartışmalarına değinilen açıklamada “Yıkılan kentlere, yiten canlara borcumuz af değil adalettir!” denildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“TBMM Adalet Komisyonunda kabul edilen ve kamuoyunda 11. Yargı Paketi olarak bilinen Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve içeriğinde yer alan 27. Madde ile ‘deprem suçlarının’ da dolaylı yoldan af veya infaz indirimi kapsamına alınacağı tartışmaları, basit bir hukuki düzenleme değil, hukuk tarihimize ve kamu vicdanına sürülecek kara bir leke niteliğindedir.
6 Şubat depremlerinin üzerinden geçen süre toplumsal adalet mekanizmasının işlemediğini gözler önüne sermiştir. Yargılama usullerinde aksaklıklar, yurt dışına kaçmasına göz yumulan müteahhitler, delillerin karartılması ve en önemlisi; yıkımda doğrudan sorumluluğu bulunan idari süreçlerin ve bu kararlarda imzası olan kamu görevlilerinin soruşturulmasına izin verilmemesi, süreci depremzede ailelerin ‘bireysel adalet arayışına’ indirgemiştir.
Bugün depremzede aileler, kaybettikleri canların hesabını sormak için mahkeme koridorlarında tek başlarına mücadele etmektedir. Devletin görevi; bu mücadeleyi dün, bugün ve gelecek adına sahiplenmek ve adaleti tesis etmektir. Ancak görüyoruz ki iktidar, sorumluları tespit etmek ve cezalandırmak yerine onları ödüllendirecek formüller aramaktadır.
TMMOB Şehir Plancıları Odası Olarak tarihi bir uyarıda bulunuyoruz:
Adalet, Bireysel Mücadeleye Terk Edilemez: Binlerce insanın hayatını kaybettiği bir felaket, ‘kader’ denilerek geçiştirilemeyeceği gibi, mağdurların bireysel çabasına da terk edilemez. Kamu idaresinin bugüne dek yargılamaların önünü tıkayan bir tutum almasının ardından, şimdi de eksikleri ile eleştirilerin odağında olan yargı süreçleriyle de olsa tespit edilen suçluları affetmesi, devletin asli görevini inkar etmesidir.
Plansızlıktan Denetimsizliğe, Rant Kentleşmesinden Cezasızlığa, İmar Affından Yargı Affına Uzanan Suç Zinciri Kırılmalıdır: Yıllardır plansız ve rant odaklı kentleşme pratiklerini meşrulaştırıp, kent mekanında denetimsizliği ve İmar Aflarını yasallaştıran siyasi tercihlerin sonuçlarını yaşıyoruz. Bugün ise ‘Yargı Paketleri’ ile bu suçun failleri cezasızlıkla ödüllendirilecek yeni bir adım atılmak istenmektedir.. Önerilen bu yargı affı politikası ile toplumun adalet inancı da beton yığınları altında kalacaktır. Kentleşme süreçlerimizdeki zincirleme suç pratiğine artık bir son verilmelidir.
Devlet Eliyle Suçu Meşrulaştırmak Kabul Edilemez: Zaten yaralı olan toplumsal vicdan, böylesi bir cezasızlık politikasını taşıyamaz. Deprem suçlarına yönelik her türlü infaz indirimi veya af girişimi; bilime ve tekniğe aykırı, insan hayatını hiçe sayan fiillerin devlet eliyle onaylanması ve meşrulaştırılması anlamına gelecektir. Kamu idaresi, suçluyu aklayan değil, yaşam hakkını savunan tarafta olmalıdır.
Biz şehir plancıları olarak, kentlerimizin planlı, dirençli ve güvenli olmasını savunduğumuz gibi, hukukun da ‘güvenli ve adil’ olmasını savunuyoruz.
Bugün yapılması gereken, suçları affetmek değil hesap sormaktır. Bu güven ve adaletin tesisi için; hatalı plan kararlarının, rant odaklı kentleşme politikalarının yarattığı sonuçların ve denetim sistemindeki boşlukların üzeri örtülmemelidir. Kaçan müteahhitlerin, imzası bulunan denetçilerin ve tüm bunlara izin veren kamu görevlilerinin yargılanmasının önündeki engeller derhal kaldırılmalıdır. Deprem suçları; hiçbir paketin, hiçbir siyasi pazarlığın ve hiçbir affın konusu yapılamaz, yapılmamalıdır.
Bu ülkenin yeni bir affa değil, artık gerçek bir adalete ihtiyacı vardır.”