Yine Boğaziçi

Hatasıyla sevabıyla İstanbul'un "unutulmayan" belediye başkanlarından olan Bedrettin Dalan, aradan bunca yıl geçmesine rağmen belki hâlâ bize kırgındır. Çünkü, onun yüzüne karşı da söylemiş, açıkça da yazmıştık: "Haliç'te sizin heykelinizi dikmeli, Boğaz'da da sizi ipe çekmeli!"

Elbette "ipe çekmek" deyimi "mecazi"ydi; lakin bunu Dalan'a anlatamadık, bize göre anlamasına anlamıştı da, anlamamak ya da böyle anlamak işine geliyordu. Nedenini bilemeyiz...

"Dalan" fırtınası Haliç'te esip savururken hep onun yanında olduk, bugün Unkapanı'ndan Eyüp'e kadar gidin, o sahil, pis, rezil bir mezbeleydi, aklına gelen istediği yeri işgal etmişti, deniz kokardı, su katran gibiydi. Dalan her şeyi göze aldı, bir baştan girdi, öbür baştan çıktı, başka türlü temizlenemezdi. İstanbul halkı, sadece Haliç için en azından Dalan'ı on yıl daha seçmesi gerekirdi.

Ama halk bu, ne yapacağı belli olmaz, Dalan kendisinden emin, tavla oynarken, sandığa Nurettin Sözen'in oy pusulaları akıyordu.

Peki, biz Haliç'te heykeli dikilsin dediğimiz zaman niçin Boğaz'da da ipe çekilmesini öne sürüyorduk. Çünkü Dalan, Boğaziçi'ni yapılaşmaya açmak istiyordu, yasanın buna elverişli olmadığını bildiği için "Gerekirse yasa değişir!" diyordu, üstelik elinde "Sevda Tepesi" gibi bir koz vardı. İnşaat izni olmayan "Sevda Tepesi" Suudi Arabistan prenslerinden birine 27 milyon dolara satılmıştı.
Diyeceksiniz ki "Bu Prens deli mi, inşaat izni olmayan bir yere bu kadar para sayılır mı?"

Sayılır tabii, eğer başbakan rahmetli Özal'sa, Suudi Prens'e söz verilmişse, "Sevda Tepesi"nin satış işlemleri Dalan'ın odasında yapılır, yasa Bakanlar Kurulu'ndan bir gecede geçer, bir iki gün sonra Meclis "Dalan yasası"nı kabul ederdi.

Neydi bu yasanın temeli? 5 bin metrekareden büyük olan parsellerde yüzde 6'yı geçmemek şartıyla inşaat izni veriliyordu. İnşaat mantar gibi patladı, meşhur "Uyum evleri" de bunlardan biriydi, iki yıl, Boğaziçi yeteri kadar tahrip edilmeden, Anayasa Mahkemesi kararıyla kurtarıldı.

Boğaziçi'ndeki 13 tarihi ve tescilli koruya villa inşaatı başladı ve ağaçlar kesildi.

Şimdi sil baştan deyip oyuna tekrar başlayacağız, yeni tasarıya göre, yeşil alanların yüzde 75'ini kamuya bağışlayanlar arazilerinin geri kalan kısmını betonlaştırabilecekler.

Ya Sevda Tepesi? Ya Arap Prens'in parasını geri verecekler ya da yüzde 75'ini kamuya alırlarsa saray yapımına izin çıkacak... Burası Türkiye, hukuk devleti, koskoca Prens'in parasının üzerine oturacak değiliz ya!

Evet, efendim, hal ve keyfiyet aynen böyle... 1985'te "Boğaziçi elden gidiyor!" diye feryat edenlerin bu sefer, pek sesi sedası çıkmıyor. Biz ise, çalakalem, yine "Boğaziçi" yazısı yazıyoruz. Üstelik Dalan'ın hâlâ gönlünü alamadık gitti... Bu gidişle de alamayacağız, kim bilir daha kaç kişinin de kalbini kıracağız?

Hani, Boğaziçi'yle bağlılığımız da arada sırada sahilde oturup iki bardak çay ya da iki kadeh rakı içmek olmasa... Sanki arazimizin yüzde 75'ini kamuya verip kalanına köşkler dikeceğiz.