Yönetmelik Sıkıntısı Yok, Denetim Eksikliği Var



ÇOMÜ İÇDAŞ konferans salonunda düzenlenen, Prof. Dr. Süha Özden’in oturum başkanlığını yaptığı panelin ilk oturumunda, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinden Prof. Dr. Erdinç Yiğitbaş ‘Çanakkale ve çevresinin jeolojisi’, Prof. Dr. Süha Özden ‘Çanakkale ve çevresinin aktif tektoniği’, Doç. Dr. Tolga Bekler ‘Çanakkale ve çevresinin depremselliği’, Çanakkale Belediyesinden Prof. Dr. Aydın Büyüksaraç ‘Çanakkale Belediyesi Mücavir alan sınırlarındaki zemin koşulları ve yapılaşma arasındaki ilişkiler’ ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinden Prof. Dr. Orhun Köksal ‘Çanakkale kentsel ve kırsal alanlardaki yapıların mevcut durumu’ konularında konuşma yaptı.

Cumhuriyet'in haberine göre, Prof. Dr. Köksal, “Kuzey Anadolu fayının kuzey, orta ve güney kolunun ilimiz için büyük tehdit oluşturduğunu söylememiz mümkün. Kuzey kol, 100-200 yıl arası periyotlarla daha sık deprem üretme potansiyeline sahipken, hepsi 7 büyüklüğü ve üzerinde, güney ve orta kollarda periyodun 300 - 1000 yıl arasına sarktığını söylemek mümkün. Bunlardan özellikle orta kol diyebileceğimiz kısımda 6 Mart 1737’de 7,4 civarı bir deprem meydana gelmiş. Yer olarak daha ziyade Biga’ya yakın bir alan tanımlanıyor. Şarköy ve Erdek tarafında 10-11 şiddeti ifade ediliyor. Çanakkale, Ezine, Ayvacık’a doğru indiğimizde 9-10 şiddetinde bir etki görüldüğü tarihte kaydedilmiş, anlatılmış. O zamanki yapı stokunun, şimdiki betonarme binalarla bir alakası yok. Ama neyle alakası var? Ayvacık depreminde biz sahada yaptığımız incelemelerde gördük ki; 2000 yıldır Çanakkale’de aynı tür yığma yapılar yapılagelmekte. O zaman da aynı tür binaların olduğunu düşünürsek, bu binaları Çanakkale bölgesinde meydana gelebilecek 5 ve üzerindeki herhangi bir depremde hasar görmeleri çok olası. Ve bu hasarın derecesi de depremin meydana geldiği yerle uzaklığıyla ters orantılı olarak değişecek. Bu depremin 7 ve üzerinde olduğu kayıtlarda var” dedi.

Yönetmelik sıkıntısı yok, denetim eksikliği var

İstanbul Teknik Üniversitesinden Prof. Dr. Kadir Güler, “Esasında ülke olarak burada Çanakkale’de konuşulan problemler, ülke geneli için geçerli. İstanbul için, İstanbul’daki yapılar için de betonarme yapılar geçerli. Doğu Anadolu bölgesindeki veya Güneydoğu Anadolu’daki yığma yapılardaki benzer problemlerin burada da bulunduğunu görüyoruz. Dolayısıyla yani ülke olarak tabi ki bu problemlerin çözümü için gayretler var. Fakat esasında bizim ülke olarak hiçbir zaman için yönetmelik problemimiz olmadı. Yani deprem yönetmeliği yönüyle yönetmeliklerimiz hep iyi oldu. Hazırlandığı dönem itibariyle yalnız güncellemede biraz eksiğimiz oldu. 75 yönetmeliği, 97 yönetmeliğine kadar 22 sene güncellenemeden kullanılmış oldu. Esas sıkıntımız, gerek proje denetimi, gerekse yapımla ilgili denetimdeki eksikliklerdir. 75 yönetmeliğine uygun yapılmış binaların 99 depreminde çok iyi performans gösterdiğini de gördük. Bu problemleri yani mevcut yapı stokunun problemlerini çözmek için kötü durumdaki binaları bizim yıkmamız lazım. Bu kentsel dönüşüm çerçevesinde olur veya bir şekilde zaten yürüyen bir süreç var. Çünkü depremin ne zaman olacağını bilmiyoruz” diye konuştu.