“Zafer Parkı Halkındır, Bakanlığa Devredilemez”



Mimarlar Odası Ankara Şubesi, metro yapımı için Zafer Parkı’nın 2020 yılına kadar Ulaştırma Bakanlığı’na devredilmesini eleştirerek; bir basın açıklama yaptı.

Açıklamayla ilgili, Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan “Zafer Parkı, Ulus’tan Çankaya’ya uzanan Cumhuriyetin temsil aksı üzerinde, Atatürk’ün anıtı ile birlikte Zafer Meydanı’nı oluşturur. Cumhuriyet’in kuruluşunun zaferini ifade eden bu alan kamusal parkı ve meydanı ile halkına nefes aldıracak bir rejimin mekansal simgeleri ile temsiliyetini ifade eder. Bize emanet edilen Zafer Parkı’nın plansız ulaşım politikalarına kurban edilmesi ve arkasından gelecek uygulamalarla, geçmişimizin, değerlerimizin yok edilmesi kabul edilemez” dedi.

Zafer Parkı Tescilli, şartlı bağışla kamuya verilmiş bir park
Candan, daha önce de parka ve içinde yer alan ağaçlara ilişkin 1990’lı yıllarda yok etmek üzere projeler bulunduğunu buna karşı açılan davalarla sürecin iptal edildiğini hatırlatarak; aramızdan ayrılan, aynı zamanda mimar olan basketbolcu Gülseren Gönül’ün o dönem parktaki ağaçlara sarılarak kendisini zincirlediğini de dile getirerek, park alanın Gülseren Gönül’ün dedesi tarafından park yapılması şartıyla bağışlandığını da anımsattı.



Yargı Zafer Meydanı’ndaki Bölge Parkı kararını iptal etmişti
Candan şöyle devam etti: “2016 yılında Zafer Meydanı’nı da içine kapsayacak şekilde Büyükşehir Belediyesi tarafından bölge parkı ilan edilmişti. Bu karara dava açtık ve bölge parkı kararı Ankara 2. İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi. Mahkemenin iptal kararı çok açık ve nettir. Mahkeme kararında ‘Dava konusu 1/5000 ölçekli nazım ve 1/100 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinin plan ana kararlarını, mevcut parkın ve planın bütünlüğünü, devamlılığını bozucu olduğu sağlıklı bir gerekçeye dayanmadığı mevcut yeşil alanı azaltıcı olduğundan kamu yararı olmadığı şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına planlama ilke ve tekniklerine, üst kademe plan esaslarına kamu yararına ve hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır ve dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir’ denilmiştir.’’

Zafer Parkı Cumhuriyet aksının nefes alanıdır tıpkı Güvenpark gibi
Candan şunları kaydetti: “Şimdi Zafer Parkı’nın her tarafının boyanması yeni düzenleme yapılacak metro inşaatı yapılacak yaklaşımı ile heba edilmesine izin vermeyeceğiz. Zafer Parkı Herman Jansen tarafından yapılan Ankara’nın ilk imar planında yer alan 1955 yılında Uybadin ve Yücel’in hazırladıkları imar planında aynen korunan alan 2004 yılında Koruma Kurulu tarafından tescil edilmiştir. 3654 metrekare olan Zafer Parkı, Atatürk Bulvarında ki Cumhuriyet aksının tamamlayıcısı olarak kamusal açık-yeşil alan şeklinde imar planında az yoğunluklu konut bölgesine hizmet edecek hali ile Cumhuriyet aksının nefes alanıdır. Tıpkı Güvenpark gibi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak kamu yararını, Atatürk’ün kentsel hatıralarını bize emanet edilen değerleri korumaya devam edeceğiz. Bunun arkasından Güvenpark’ın da geleceğini biliyoruz. Zafer Parkını sonrasında da Güven Parkı hedef alan bu kararı ve uygulamayı yargıya taşıyacağız.’’

Reklam Goruntulenme Bolumu

Zafer Parkı’nın Ulaştırma Bakanlığı'na devredilmesini ulaşım politikaları açısından değerlendiren Mimarlar Odası Ankara Şubesi Kent İzleme Merkezi Danışma Kurulu Üyesi, Ulaşım Uzmanı Erhan Öncü ise “Gökçek’in Ankara ve ulaşım konusundaki ‘ustalığını’ hepimiz biliyoruz, bilmeyenler de her sabah ve akşam tıkanan yollarda saatlerce beklerken öğreniyor. Her yağmur yağdığında Ankara’nın farklı bölgelerinde yaşayanlar yaşam savaşı veriyor. Yıllardır uygulanan otomobil odaklı politikalar için katlı kavşaklara ve lunaparklara harcanmış trilyonlar günlük yaşamı kolaylaştırmıyor, sıkıntılarımızı katlıyor. Yeşile düşman yönetimlerin bin bir türlü alavereyle ve trafiği çözme iddiası ile binlerce ağaç keserek açtıkları yollarla trafik daha çok tıkanıyor. Gökçek tarafından yıllarca geciktirilen toplu ulaşım yatırımlarını merkezi yönetimin devir alması ile bir umut ışığı belirmişti. Ancak 10-15 yıl süren merkezi yönetimin üstlendiği metro inşaatları da kentin sorunlarına yetişememiş, hala bitmeyen inşaatlarla çözüm olamamıştır. Bu kez Ulaştırma Bakanlığı tarafından sürdürülmekte olan yeni metro inşaatları ile Gökçek’in hayallerinin gerçekleştiğini görüyoruz. Bu hayaller yeni metro hatlarının inşası ve hizmete açılması değil, kentteki son yeşillerin, koruma kararı bulunan son tescili alanların, metro yapımı bahane edilerek yok edilmesidir’ dedi.


 
Zafer Meydanı kurbanlık koyun gibi boyanmış
“Rengarenk boyanan kurbanlık koyunlar gibi Zafer Meydanı’nda ağaçlar renklendirildi, işaretlendi, şantiye duvarlarının çekilmesine başlandı’’ diyen Öncü şöyle devam etti:

“AKM’den gelerek YHT Garı karşısında yeraltında bir istasyon yapacak Keçiören-Kızılay Metro Hattının Kızılay istasyonunun inşaatı için Zafer Meydanı şantiye haline getirilerek metro tünellerinin giriş ağzı olarak kullanılacak. İnşaat bitince de Tandoğan Meydanı’nın ortasındaki hilkat garibesi çıkış merdivenleri gibi bir ya da iki çıkışla Zafer Meydanı “bitirilecek”. Asıl sorun ise Gökçek’in hayallerindeki projeler olan yeni hattın Kızılay istasyonun diğer ucunda, Güven Park’ta yapılacak düzenlemelerde gizli. Cumhuriyetin ve Başkent Ankara’nın en önemli ve özgün kentsel açık alanı ve anıtı olan Güven Park önce ağaçları kesilerek Ankaray ve Batıkent metrosunun altına inecek kadar kazılacak, Keçiören hattı platformları ve bağlantıları inşa edildikten sonra üzerine birkaç kat otopark ve mevcut minibüs ve otobüslerin kalıcı hale getirilmesi için otobüs ve minibüs peronları ve bekleme alanlarını kapsayan terminaller yapılacak. Mevcut metro Kızılay istasyonundaki gibi dükkanlar, mescit gibi ‘tesisler’ yapılarak Ankara merkezinin son yeşilleri yok edilecek. Yıllardır Ankara’yı katlı kavşaklara boğan anlayış tek ve kaçınılmaz çözüm olan toplu taşım projelerini 20-30 yıl gecikmeyle uygulamaya karar verince ortaya böyle yıkıcı bir yaklaşım çıkıyor. Metro yapma projesi kapsamında ortaya konan ‘projeler’ kentin koruma altında olan son yeşillerini, açık alanları, Cumhuriyetin değerlerini yok etme aracı haline geliyor. Dünya kentlerinde izlenen bilimsel yöntemler kullanılarak her ağacın ve her parça açık alanın teknik incelemesinin yapılarak, olabildiğince korunarak bir şantiye planı ve iş programı yapılması zorunludur.

Zafer Meydanı’ndaki ve Güven Park’taki yeşiller ve açık alanlar bizlerin atalarımızdan aldığı ve geleceğe bırakmakla yükümlü olduğumuz değerlerdir. Neyin, nasıl korunması gerektiğinin kararı, bunların kıymetini bilmeyen yöneticilere, yeşili umursamayan betonculara, dünyadaki uygulamaların tersine kent merkezinde otopark yapmaya çalışan cahillere, kent merkezini küçük araçlarıyla işgal eden minibüsçülere bırakılmayacak kadar önemli ve uzmanlık gerektiren kararlardır.’’