Zaha Hadid İstanbul’daydı



Mimarlık ikonu Zaha Hadid, Türk tasarımının gelişimine katkıda bulunmayı daimi hedefleri arasında gören Nurus’un sponsorluğunda, Arkimeet konferansı için İstanbul’daydı. Hadid, önce Nurus’ta basın mensuplarıyla buluştu, ardından İş Sanat Merkezi’nde 800 kişilik bir davetli grubu ve mimarlık öğrencilerine projelerini anlattı.

Hadid, konferans öncesinde Nurus’ta basın mensuplarından oluşan kalabalık bir grubun sorularını yanıtladı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Nurus Genel Müdürü Güran Gökyay, yeni nesil Türk mimarların ve tasarımcıların dünyaya açılması ve dünya çapında isimlerle tanışması yolunda Nurus’un üstlendiği misyonu önemle vurguladı ve önümüzdeki günlerde mimari fotoğraflarıyla ünlü sanatçı Thomas Mayer’in fotoğraflarından oluşacak bir serginin de yine Nurus sponsorluğunda gerçekleştireleceğini bildirdi.

Grafik tasarım çıkışlı bir sanatçı olarak son yıllarda gerçekleştirdiği endüstriyel tasarım, poster-afiş tasarımları ve hatta moda devleriyle yaptığı çalışmaları bir tür köklere dönüş mü yoksa disiplinlerarası süregelen bir paslaşma oyunu olarak mı gördüğünü sorduğumuz Hadid, şunları belirtti: "Tasarım, uçsuz bucaksız bir mecra. Bu alanda yapılan işleri birbirinden ayırdetmek çok zor, hatta günümüzde neredeyse imkansız. Ben yaptığım her işin aynı şeye hizmet ettiğine, verdiğim her formun tek bir alana doğduğuna inanıyorum; o da mimarlık. Uğraştığım endüstriyel tasarım, moda, grafik, yapı tasarımı, her ne olursa olsun bir mimarlık ürünü verdiğimi düşünüyorum ve hepsinden aynı anda birbirleri için beslendiğimi söylemem doğru olur".

Konferans konuşmasına ise erken dönem işlerinden bahsederek başlayan Hadid, 25 yıllık kariyeri boyunca gerçekleştirdiği köprü tasarımından kent planlamaya, müzeden terminale farklı ölçeklerde birçok projesinin detaylarını izleyicisiyle paylaştı. Günümüze kadar yürüttüğü işlerinin bir tür ontolojik sunumunu yapan Hadid, projelerinin hem anlatım metodları hem de tasarımsal dili bağlamında geçirdiği dönüşümlerin izlenilmesi açısından da etkileyici bir sunum gerçekleştirdi.

Özgün ve güçlü kişisel bakışını yansıttığı projeleri ve konsept yapılarıyla günümüz mimarlık dilini radikal bir biçimde değiştiren Hadid, iyi bir mimar olabilmenin yolunun kent üzerine doğru analizler yapmaktan geçtiğini, ancak bu yolla doğru yapının inşa edilebileceğini söyledi.

Çeşitli projelerinin detaylarından da bahseden Hadid, formları toplamlar, kümeler ve bilmeceler olarak tanımladı. Yaptığı işlerin ana hatlarını ‘bilgi ağacı’ olarak nitelendiren Hadid, projelerde karşılaştığı zorlukları aşma yöntemlerini öğrencilerle paylaşırken, yapıların kamusal alanla bütünleşmesi gerektiğini de önemle vurguladı ve kendi işleri üzerinden yapıların hangi yollarla kamusal alanla bütünleşebileceğine dair ipuçlarını paylaştı.

Bir projeyi gerçekleştirirken malzeme ve form üzerine uzun süren çalışmalar yaptığını belirten Hadid, alan morfolojisinin yapıya olan etkisinin önemine de değindi. Alanla doğru noktalarda bütünleşen yapılarda farklı mekanlar yaratılabilme olanağının gözardı edilmemesi gereken temel kurallardan biri olduğunu da sözlerine ekledi.

Hemen her yapıda doğadan esinlendiğini belirten mimar, “Kimi zaman üçlü bir yapı grubunu, ikisi siyah biri beyaz üç adet çakıl taşından yola çıkarak tasarlarken; kimi zamansa dalgalar, deniz kabukları ve kozalar bir feribot terminalinin esin kaynağı olabiliyor” diyerek mikrofonu izleyicilerine uzattı. Soru cevap bölümüne geçildiğinde esprili tavırlarıyla sempati toplayan Hadid, konferanstan sonra düzenlenen kokteylde de gençlerin sorularını yanıtlamayı sürdürdü.