Zirveye Koşuyoruz!



Radikal'den Serkan Ocak'ın haberine göre, Soma’daki kömür santralında yaşanan facianın ardından Greenpeace, termik santrallarla ilgili bir rapor hazırladı. Rapora göre, Türkiye önümüzdeki yıllarda açmayı planladığı termik santrallara göre Avrupa’da birinci sırada yer alıyor. Planlanan santral sayısı şimdilik 80. Türkiye’deki bu kömür yatırımı planları iklim değişikliğini tehdit etmesi bakımından Çin, Hindistan ve Rusya’nın ardından dünyada 4. sırada yer alıyor.,

Greenpeace’in ‘Sessiz katil’ adındaki rapora göre, kömür termik santrallerde yakıldığı her an sessiz bir katil gibi insan ömründen çalıyor. Yine rapordaki bilgilere göre, 2013’te Dünya Sağlık Örgütü (WHO), hava kirliliğini kansere yol açan çevresel sebepler arasında birinci sırada belirledi.

Raporda kömür santrallarının neden olduğu ölüm oranları ile ilgili de bilgiler yer aldı. Ölüm sayıları ile ilgili de Almanya’da Stuttgart Üniversitesi’nde kullanılan bir model benimsendi. Üniversite, hava kirliliğinden kaynaklanan ölüm sayısını erken ölümler sebebiyle kaybolan yıl sayısına dönüştürdü. Raporda kullanılan bu modele göre, parçacık kirliliğinden dolayı bireyin ömrü 11 yıl, ozon gazına maruz kalanların ömrü 9 ay kısalıyor.

'Termik santral ölümleri trafik kazaları ile yarışıyor'

Raporda bu modelle Türkiye’de yalnız 2010’da çalışmakta olan 19 tane kömürlü termik santrallerden kaynaklanan hava kirliliğinden dolayı 7 bin 900 erken ölüm gerçekleştiği tespit edildi. Yine raporda yer alan bilgiler göre, santrallerden kaynaklı hava kirliliğine maruz kalan insanların ömrü yaklaşık 10 yıl kısaldığından dolayı hayatlarından toplamda yaklaşık 79 bin yıl çalındı. Bu sonuçlar, Türkiye’de kömürden kaynaklı ölümlerin, trafik kazalarında yaşanan can kayıplarıyla neredeyse aynı seviyede olduğunu gösteriyor. Avrupa Birliği ülkelerinde de 2010’da işletmede olan 300 kömürlü termik santral, Avrupalıların hayatlarının tahmini olarak toplam 240 bin yıl kısalmasına (22.000 erken ölüm) eden oldu.

Ne yapmalı?

AB’de 2010’da kömürlü termik santraller yüzünden en çok yaşamın çalındığı ülkeler sırasıyla şöyle tespit edildi: Polonya, Almanya, Romanya, Bulgaristan ve Birleşik Krallık. 2010’da kömürlü termik santrallerden kaynaklı 7 bin 900 erken ölümle Türkiye bütün AB ülkelerini geride bırakmıştır.

Greenpeace raporunda kömüre karşı çözüm önerilerini de şu sırayla sunuyor:

Yeni kömür yatırımları iptal edilmeli,

2040 yılına kadar kömür devreden çıkarılarak elektrik üretimindeki payı sıfıra indirilmeli,

Kömür sektöründe çalışan işçilerin yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği gibi sektörlere geçişinin yapılması için ulusal bir plan hazırlanmalı,

Kömüre verilen teşvikler sona erdirilip bu teşvikler yenilenebilir enerjilere kaydırılmalı ve yenilenebilir enerjiler önündeki bariyerler kaldırılmalı,

Elektrik enerjisi lisans başvurularında yerli kömür ve ithal kömür yerine, yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik verilmeli.

3 yılda kömüre bağlı enerji yüzde 40 arttı

Raporda yer alan diğer bazı önemli sonuçlarsa şöyle:

• Türkiye’de kömüre bağlı enerji üretimi, 2009-2012 arasında yüzde 40 artış gösterdi. Şu anda 80’in üzerinde planlanan ve izin aşamasında olan kömürlü termik santral projesi var. Ayrıca, Enerji Bakanlığı tarafından 11.5 milyar ton yerli kömür rezervini kullanarak 17-18.000 megavat elektrik üretilmesi hedeflenmekte.

• Kömür sadece yer altında değil, yer üstünde santrallerde yakıldığında da öldürüyor. Örneğin, 2010 yılında Soma Termik Santrali’nden kaynaklı hava kirliliği 13 bin 400 yaşam yılı kaybına yol açtı.

• Kömür yanında havaya salınan partikül maddeler sürekli maruz kalındığında kalp-damar, solunum sistemi hastalıkları, kalp krizi, astım, akciğer kanseri ve çocuklarda akut solunum sistemi enfeksiyonları ve ölüm riskini artırmakta.

• 2010’da Türkiye’de yapılması planlanmış ve/veya izin aşamasında olan 42 tane kömürlü termik santralin yapılması halinde, her yıl Türkiye’de yaşayan insanların hayatından 34 bin yıl daha çalınacak.

• 2010’da planlanan santrallerin 40 yıl boyunca çalışmaya devam etmeleri halinde toplam kayıp yıl 1.4 milyon yıl olacak. Şu anda izin aşamasında veya planlanmakta olan santral sayısı artarak 80’in üzerine çıktı. Onlar da dahil edilirse, kayıp yaşam yılı ve erken ölüm sayısı çok daha fazla olacaktır.