"Zorlu Center, Ehil Olmayan Mimara Teslim Edilemez”






Mart ayından bu yana Türkiye ekonomi gündemini meşgul eden konulardan biriydi İstanbul Zincirlikuyu'daki Karayolları Hazine Arsası'nın ihale usulü satışı. Kıran kırana geçen ihalede, Zorlu Grubu büyük bir kararlılıkla ihaleden galip ayrılan taraf oldu. Yargı sürecine rağmen, 410 bin dönümlük arazide Ahmet Nazif Zorlu'nun "Aradan 50 yıl geçse bile İstanbul'da parmakla gösterilecek" dediği Zorlu Center için çalışmalara başlandı. Yapının finansmanı için Cumhuriyet tarihinde özel bir Türk bankasının tek bir seferde kullandırdığı en yüksek tutar olan 400 milyon dolarlık kredi Akbank tarafından sağlandı. Zorlu'nun "Kent mimarisinin en güzel örneklerinden birini oluşturacak, dünyanın gözünü İstanbul’a çevirecek" dediği Zorlu Center'ın projesi içinse 'yeterlilik ön koşullu', davetli bir “Mimarlık ve Kentsel Tasarım Yarışması” açıldı.

Ancak yarışmada istenen "en az 100 bin metrekarelik kentsel kullanım alanını kavramsal düzeyden ihale dosyasına kadar bitirmiş, uluslararası ve ulusal ödüller almış, uluslararası yayınlar ve uluslararası jüri üyelikleri görevlerinde bulunmuş olmak" gibi koşullar; jüri üyelerinin hala belli olmaması, arazinin yargı sürecinde olması gibi sebepler, özellikle mimarlık kamuoyunu ikiye böldü. Mimarlar Odası, Şehir Plancılar Odası, Serbest Mimarlar Derneği gibi meslek örgütleri de "Bu bir yarışma değildir" beyanatıyla Zorlu Grubu'nu ve yarışma Yöneticisi Suha Özkan'ı eleştirdiler.

Yarışmaya başvurular 2 Temmuz'da tamamlandı. Köksal Anadol (Mimar), Emre Aysu (Mimar – Kent Plancısı), Deniz Çağlar Duman (Mimar), Levent Ergül (İnşaat Mühendisi), Suha Ozkan (Mimar) ve Doğan Tekeli (Mimar)’dan oluşan Danışma Kurulu, 04 Temmuz 2007 tarihinde çalışmalarını tamamlayarak, aşağıdaki mimarlık ve kentsel tasarım bürolarını yarışmaya katılmaya davet ettiler:

- Arquitectonica
- Mario Botta
- Cafer Bozkurt Mimarlık Ltd. + Asp Architekten Stuttgart Ortaklığı
- EAA - Emre Arolat Architects
- Gregotti Associati International spa + ARUP Turkey / Arup Italia Srl Konsorsiyumu
- Has Mimarlık Ltd. + Llewelyn Davies Yeang Konsorsiyumu
- ERA Şehircilik Mimarlık Ltd.
- Coop Himmelblau + Uras & Dilekçi Architects Konsorsiyumu
- Steven Holl Architects
- SUTE Ltd.
- Richard Meier & Partners Architects LLP
- Pelli Clarke Pelli Architects
- Tabanlıoğlu Mimarlık Ltd.
- Selim Velioğlu / seMiMARLIK Konsorsiyumu


09 Temmuz 2007 tarihinde, seçilen yarışmacılar, Danışma Kurulu ve Zorlu Holding yetkilileriyle birlikte yapılacak İstanbul’da yer alacak arazi incelemesi, proje belgesi sunumu ve soru/cevap kollokyumun ardından değerlendirme sürecine geçilecek. Yılbaşından önce inşaatına başlanması planlanan; içinde rezidans, ticaret merkezi, otel, spor salonları, müze, elektronik kütüphane ve yeşil alanların bulunacağı Zorlu Center'ı tasarlayacak mimarı seçmek için görevlendirilen isimlerden biri olan AIA Onur Üyesi ve Ağa Han Mimarlık Ödülleri Genel Sekreteri Dr. Suha Özkan yarışma süreci hakkındaki sorularımızı yanıtladı.


Yarışma ilan edildikten sonra çeşitli sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarından tepkiler yükseldi. Son olarak Serbest Mimarlar Derneği "Bu bir yarışma değildir" başlıklı bir bildiri yayınladı. Bunlara karşı cevabınız nedir
?

Zorlu Center'ın Boğaz peyzajına sahip
bir kamusal alan olması isteniyor

Şu anda yürürlükte olan izlencenin, Açık ya da Sınırlı Katılımlı Yarışma kapsamında olmadığı doğrudur. Yarışmalara bürolar kendi olanakları çerçevesinde ve herhangi bir karşılık beklemeden katılırlar. Uyguladığımız süreç ise gerçekte, bir “Teklif Alma” süreci olup davetli büroların kabul edecekleri ücretle kendilerine proje yaptırılacaktır. Ancak doğası gereği 'yarışma' olarak ilan edilmiştir. Kısacası izlediğimiz yöntem gereğince, ücreti karşılığı proje yaptırılacaktır.

İstenilen kriterlere gelince, emanet edilecek alan 410 bin metrekarelik. Bu alana inşa edilecek yapı deneyimi olmayan bir mimara teslim edilemez. Üstelik İstanbul 2010 Kültür Başkenti gündemine girmesi istendiği için bu zamana kadar bitirilmesi gerekiyor. Bu nedenle proje teklifine ehil olan büroların girmesini istememiz normal. Ayrıca büyük ölçekli yapıları gerçekleştirebilmenin kendine özgü sorunları göz önüne alındığında “Projenin Kavramdan (İhaleye değil) İhale Dosyasına” kadar bitirilmiş olması ölçütü, mimarlığın proje üreten bir meslek olduğunun kabulunden kaynaklanmıştır. Uluslararası teklifler beklediğimiz için de uluslararası ölçütler koyduk.


Eleştirilen noktalardan biri de bu... Örneğin, mimarın uluslararası bir yayını olması şart koşuluyor. Bir mimarın uluslararası bir yayını olmaması onu daha az değerli mi kılıyor?

Evet, öyle oluyor. Bir yapı ilgi çektiyse zaten yayınlanmıştır. Biz uçsuz bucaksız alışveriş merkezleri, fabrikalar, tarım yapıları tasarlayan mimarlar istemiyoruz. Kentsel ortamda bir mikro kent deneyimini bize yaşatabilecek mimarlar istiyoruz. Projelerin Dünya Mimarlık ve Kentsel Tasarım ortamına yetkin bir katkı sağlaması işverenin 'dünya çapında bir eser verme' dileği ve özlemi... Dolayısıyla aranılan referansların dünya ortamında kazanılmış olmasından daha doğal bir tutum olabilir mi? Ayrıca yayın, ödül, jüri üyeliği gibi ölçütler uluslararası düzeyde aranırken “Ulusal” ödüllerimiz kollanmış ve bu ödüllerin Türkiye’deki mimarlığın “en üst düzeydeki” erişimi olduğu kabul edilmiştir. Yayınlara dairse; bu bir yapıtın değerinin meslek kamuoyu ile paylaşılması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, uluslararası ortamda yetenek ararken aynı düzeyde yayın ya da ilginin istenmesi olağan bir tutumdur.

Danışma Kurulu ve jüri üyelerinin isimlerinin açıklanmamış olması da soru işaretlerine yol açtı.

Danışma Kurulu üyelerimiz belli oldu. Doğan Tekeli, Köksal Anadol, Emre Aysu, Levent Ergül, Zorlu Grubu’ndan biri ve ben Yıldız Üniversitesi'nden de Deniz Çağlar Duman.
Jüriyi ilan etmememizin eleştirmesini haklı buluyorum, jüri belli olmadan yarışma olmaz. Fakat bizim jüriye layık gördüğümüz isimlerin çoğu zaten yarışmak istiyor. Bunu açıkça söyleyemediğimiz için sessizlik oldu. Ama iki tanesini söyleyebilirim: Fumihiko Maki ve Charles Correa olacak. Üç yabancı, iki Türk jüri olacak. Danışma kurulu bu isimleri 4 Temmuz’da seçecek. Bu isimler meşgul insanlar oldukları için tarihlerini ayarlamak da çok zor oluyor.

Yarışma başvuruları nasıl gidiyor?

Geçtiğiz hafta 160 başvuru oldu 110 Portfolyo teslim edildi.

Yargı süreci konusunda getirilen yorumlara karşılık ne diyorsunuz ?

Zorlu Gayrimenkul proje konusu olan arsayı devletten, üzerinde yine kamu kuruluşları tarafından ayrıntılı olarak belirtilmiş “İmar Hakları” ile birlikte satın almıştır. Adaletin 'teyit' ya da 'tadil' yönünde vereceği kararların uygulanmaması söz konusu olamaz. Böylesine değerli bir kentsel ortamın, özellikle “Avrupa Kültür Başkenti İstanbul 2010” döneminde kullanıma açılmış olması dileği, zamana karşı, yoğun ve kesintisiz bir çalışmayı gerektirmektedir. Arsayı satan devlete güven ve olabilecek gelişmelerde adalete olan saygı bu projenin yürütülmesi sürecinin en büyük güvencesidir.

Yarışmaya katılmak isteyip de şartnamedeki kriterler uymadığı için katılamayan bir çok mimar için ne diyorsunuz?


Süha Özkan, yarışmaya katılmak için
gerekli koşullara sahip olmayan mimarlara
"gerilla yarışma" öneriyor
Gerilla bir yarışma düzenlemelerini söylüyorum. Neden olmasın ki? Maksat fikir üretmekse, eskiz düzeyinde ya da fikir düzeyinde de olabilir. Biz de iletiriz Danışma Kurulu’na. İstanbul’da 1915 yılında, Divanyolu’ndaki Alman Dostluk Evi yarışması açıldı. Bruno Taut’tan Theodor Fischer’e kadar 12 mimar katıldı, ancak bir sebepten Erich Mendelsohn’u çağırmadılar. O da gerilla proje yaparak, alternatif bir proje ile kamuoyunda yarışmaya katıldıı. Bugün o yarışmadan Mendelsohn’un projesi hatırlanıyor çünkü hepsinden daha çılgındı.

Bizim yarışmaya dönersek, demokratik süreçte yasak olmaz, daima bir alternatif vardır. Bu ciddi bir iş. Niye ben değilim demek yerine ben nasıl bunun içinde olabilirim demeleri lazım. Herşeyim var ama uluslararası yayınım yok, diyen çok mimar var. O zaman yayını olan biriyle gir, diyoruz. Yaptığımız bir anlamda ortak işbirliğine de özendirmek.


Yarışmanın yankıları projenin kendisini arka plana attı. Zorlu Center projesi neleri kapsıyor?

Kimse proje tartışmıyor. O kadar acı ki. Halbuki burası İstanbul'un yeni merkezi olacak. Arazinin dörtte üçü park ve açık alan olarak kullanılacak. Yapı alanı olarak kullanılan alanların üst katlarını yeşillendirerek halka açacağız. Düşük bir emsal olduğu için büyük bir imar hakkı yok. Çok dengeli bir kentsel karışım var. Yüzde 35 konut, yüzde 20 ticaret, yüzde 20 kültür olmak üzere bir paylaşım var bu alan için öngörülen. Burada bir mikro kent yaratma olanağı var. Zorlu Gurubu, 'İstanbul’a ne verebiliriz'i düşünüyor. Bir kent odası olabilir bu, bir agora, bir park olabilir. İnsanları buraya çekmek için ne yapabiliriz?

İnsanlar buraya sadece alışveriş yapmak için değil de yürüyüş yapmak, günlerini geçirmek için gelsinler istiyoruz. Bunun için bir de yaşlılar evi yapılması düşünülüyor. Yaşlıları kentin dışına atmak yerine kentin içinde yaşamalarını sağlayabilecek bir yer planlanıyor. Aynı şekilde çocuklar için de bir merkez olacak. Müzelerin artan kapasiteleri burada sergilenebilir. Dışarıdaki çağdaş koleksiyonlar getirilebilir. Bunların hepsi burada sağlıklı bir kentsel ortam yaratılması için gerekli koşullar. İşverenin bunu sağlayacak parası da var, doğa aşığı bir insan. Mümkün olduğu kadar koruma yapılacak, Anıtlar Kurulu’nun kararına uygun, zaten çıkan dört proje satış gereği kurula gidecek.

Zorlu Center, alt yapı sıkıntısı yaşayan bu sorunlu bölgeye ekstra bir yük getirmiş olmayacak mı?

Mimarlar ve sivil toplum kuruluşları özlemlerini dile getirmeliler ki biz daha sağlıklı bir proje belgesi hazırlayalım. Zorlu Center’ın bölgeye yeni bir yük getirmeyeceğini söylemek saflık olur. Ama yanında yeni bir hayat da getiriyorsa farklı bakmak lazım.
Yarışmada istediğimiz buradaki trafiğin bir an önce çevre yollarına deşarjına yönelik bir çözüm. Trafik, Büyükdere Caddesi aksına değil de çevreyoluna aksın istiyoruz. Bu hiçbir şekilde agresif yapılanmayı özleyen ya da isteyen bir proje değil. Yatay bir düzlemde olacak. İnsanlar her yere yürüyerek yetişsinler ve bu Boğaz peyzajıyla tamamlansın. Orada bir gökdelen zaten yükselemez, maksimum 24 kata izin veriliyor. Bizim de bir kule hevesimiz yok. Zaten çok sayıda anlamsız kule var İstanbul’da. Bizim amacımız burada bir kent dokusu, külliye oluşturmak. Hem mimari anlamda hem düzey olarak çok seviyeli bir ortam olacak.



Zorlu Center için arazideki ağaçların hiçbirine dokunulmaması Ahmet Nazif Zorlu'nun özel isteği











Zorlu Center için milyar dolarlık ciddi bir yatırım söz konusu. Bu yapı, ekonomik anlamda beklentileri karşılayacak mı?
Ahmet N. Zorlu’nun da söylediği gibi, burada kar amaçlı bir projeden bahsetmiyoruz. Zorlu, bu projeyle İstanbul’a ne armağan edebilirim, kente nasıl yeni bir alan kazandırabilirim gibi kaygılarla konuya yaklaşıyor.

Bir mimar olarak Zorlu Center’ı kim tasarlasın isterdiniz ?

Kentsel kompozisyon kurma konusunda başarılı olan insanlara arasından mesela Richard Meier, Jean Nouvel olabilir. Tadao Ando girsin çok isterdim çünkü onun çok duru bir mimarisi var ve bu ölçekte bir eseri yok, zorladım da ama ne yazık ki zamanı yokmuş. Burada uçuk kaçık yeni formları çok da istemiyoruz, Bilbao’dan beri çok yapıldı ve kendi içinde bıkkınlık uyandırdı. Bizim kültürümüzden kaynaklanan açık mekanlar, avlular, insanların birbirini görebildiği alanlar yaratmak istiyoruz.
Türk mimarlardan genç nesilden hemen hepsini çok beğenirim. Her birinin yapılarının ayrı ayrı varlıkları, taşıdığı simgeleri var. Keşke biraraya gelip yapsalar. Hepsi belirlenen kriterleri fazlasıyla taşıyor.