Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.

1980 Sonrası İstanbul’da Yaşanan Kentsel Gelişme Dinamikleri

Bugün İstanbul yaklaşık 14 milyonluk nüfusu ile Portekiz, Danimarka, Belçika, İsviçre, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti, Lüksemburg ve Avusturya’dan daha büyüktür. Nüfus büyüklüğü yanı sıra yarattığı pazar hacmi iştah kabartıcıdır. İstanbul’un içinde bulunduğu “konürbasyon”, üretim - tüketim mekânları ile pazar payını her geçen gün arttırmaktadır.

1980 Sonrası İstanbul’da Yaşanan Kentsel Gelişme Dinamikleri

Yaklaşık 8000 yıllık tarihi ile İstanbul, değişik zamanlarda hep imparatorluk merkezi olmuştur. Zaman, her daim bu kenti çekici kılmış ve herkesin ilgisini çekmiştir. Belki de en önemli etken, böylesine stratejik bir coğrafyada kurulmuş olmasından kaynaklanmaktadır. İstanbul iki kıtada yer seçmiş dünyadaki tek şehirdir. Asya ve Avrupa kıtalarının bir buluşma merkezi olarak, “Avrasya” olarak bilinen coğrafyanın merkezindedir.

Bugün İstanbul yaklaşık 14 milyonluk nüfusu ile Portekiz, Danimarka, Belçika, İsviçre, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti, Lüksemburg ve Avusturya’dan daha büyüktür. Nüfus büyüklüğü yanı sıra yarattığı pazar hacmi iştah kabartıcıdır. İstanbul’un içinde bulunduğu “konürbasyon”, üretim - tüketim mekânları ile pazar payını her geçen gün arttırmaktadır. İçinde barındırdığı beşeri ve teknik altyapı üstünlükleri, coğrafi konumuna ek olarak bu kenti çok daha dinamik ve devingen hale getirmektedir.

MarmaraMarmara Bölgesi ile İstanbul Metropoliten Alanı içinde Basın Ekspres Yolu

Böylesine yoğun bir sanayi gelişiminin yaşandığı, hizmetler sektörünün gelişme gösterdiği bu metropol kenti analiz etmek, sorunları ile baş edebilmek ve kentin gereksinimlerini karşılayabilmek kolay değildir. Bu gereksinimlerin çeşitlenmesi ve artmasında İstanbul’da özellikle 1980 sonrası dönemde yaşanan sosyo-ekonomik dönüşümler etkilidir. Küreselleşme, neo-liberal politikalar, yenidünya düzeni, tek pazar, yeni bölgeselcilik ve çok uluslu şirketler gibi kavramlar İstanbul’u önceleri bir dünya kenti, şu aralar ise bir finans kenti yapma yönünde yeni fırsatlar sunmuşlardır.

Bu dönem gerek iç gerekse dış dinamikler açısından farklılıklar ve değişimlerle yüklü yeni bir evreyi temsil etmektedir. Dış dinamikler açısından en önemli değişim öğesi dünya ölçeğinde ekonomik ve siyasal dönüşümlerin belirginleşmesidir. Sermaye birikim sürecinin buhranlı bir döneme girmesiyle hızlanan “küreselleşme” söylemi bu dönemin hâkim paradigmasıdır. Bu tabloya,  1980’li yılların sonundan itibaren hızlanan soğuk savaş döneminin çözülme süreci eklenmiştir. Türkiye’de ise askeri müdahaleler ve sonrasında yeniden 1950’li yılları hatırlatacak düzeyde “dışa açılma” politikaları etkinlik kazanmıştır.

1980’le başlayan bu dönemi iki kısma ayırarak irdelemek mümkündür. Buna göre birinci evre; 1990’a dek uzanan 10 yıllık dönemdir. İkinci evre ise 1990’dan itibaren günümüze uzanan zaman aralığıdır. 1980–1990 arası dönem İstanbul’un mekânsal gelişimine, yeni ekonomik ve siyasal kararlara bağlı olarak yeni bir çehre kazandırmıştır. Kentin mekânsal yayılımının hızlılık düzeyi daha da artmıştır. Bir yandan yeni yerleşme alanları oluşmuş, öte yandan mevcut yerleşmeler gelişerek büyümüştür.

1990’lı yıllarla birlikte özellikle küreselleşme kavramıyla ilişkilendirilebilir düzeyde yaşanan değişimler dikkat çekicidir. Uluslararası sermayenin çekiciliğine dayandırılan yaklaşımdaki “Küresel kent” vurgulamaları İstanbul’un gelecekteki kimliğinin etkileyecek beklentileri içermektedir.

Bu dönem içinde İstanbul’un mekânsal yapısı üç değişim öğesini yaşamaya başlamıştır.
1-Kentin merkezi ve fonksiyonel alanlarında yaşanan değişim süreci,
2-Kentsel yapı içinde yeni mekânsal gelişim eksenlerinin oluşması,
3-Konut alanlarında yaşanan değişim eğilimidir.

İstanbul’da kentsel merkezin ve fonksiyonel alanlarının değişim süreci iki temel faktörün etkisi ile işlemektedir;
A-İstanbul sanayisinin desantralizasyon sürecine girmesi ve buna bağlı olarak sanayi alanlarının yer değişimi
B-Hizmet alanlarının büyümesi ve yoğunlaşması

Bu boyut içinde Haliç çevresindeki sanayi bölgesi, Kazlıçeşme deri sanayi, Bakırköy ve Levent çevresindeki sanayi tesisleri merkezden kopmuştur. Yine bu süreçte 1950’li yılların sanayi kuşakları, geç dönem sanayi desantralizasyonuna uğrayan alanlarla benzerlik göstererek, hizmet ağırlıklı bir yoğunlaşmaya yöneldiğini görmekteyiz.  İstanbul’un merkezi iş alanlarına (M.İ.A) yönelik değişim bu dönemin bir başka kayda değer dönüşümüdür. Bu dönüşümün iki boyutu bulunmaktadır. Birincisi M.İ.A ‘nın geleneksel formunun değişime uğraması ikincisi ise kentin metropol sınırlarında yeni M.İ.A oluşumlarına tanık olunmasıdır.

Bu kapsamda Basın Ekspres Yolu’nun da içinde kaldığı bölge 1950’lili yıllarda hizmete açılan o zamanki adıyla Yeşilköy havalimanı ile birlikte İstanbul’un 1.derece alt merkezi olarak turizm+ticaret+hizmet temelli bir yapı üzerine kurgulanacaktır.

Kentin tarihi eskiye dayanan geleneksel merkezleri (Eminönü- Karaköy) bu dönemin yeni MİA oluşumlarıyla göreli bir “güç kaybına” uğramışlardır. Dev alışveriş merkezleri, oyun – eğlence alanları, fuar, sergi ve gösteri mekânları ve çok katlı ofis yapıları iç içe yapılarak yeni MİA karakterini yansıtmaktadır. Galeria, Capitol ve Akmerkez bu yapılanmanın ilk örnekleridir.

TÜMÜNÜ GÖSTERSONRAKİ SAYFA HABERİN DEVAMI:   1  |   2
http://www.yapi.com.tr/haberler/1980-sonrasi-istanbulda-yasanan-kentsel-gelisme-dinamikleri-_138076.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!