Çok değil, bir ay sonra, başkent yeni sanat sezonuna
“merhaba” diyecek. Kentteki özel tiyatrolar ve Devlet Tiyatroları’na (DT) bağlı
11 sahne ile Ankara Devlet Opera ve Balesi (ADOB) yeni temsillerle,
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) gibi sanat kurumları da ünlü isimlerin
vereceği konserlerle ekim ayından itibaren başkentli sanatseverlerle buluşacak.
Ancak bu başlangıç da geçen sezonlardaki gibi kentin kültür-sanat yaşamına
ilişkin çözülmeyi bekleyen sorunlarıyla dolu olacak.
Cumhuriyet Ankara’da pek çok kez, kentte binleri buluşturan bir konser ile
opera ve bale salonunun bulunmadığı, özel tiyatroların ekonomik kriz gibi
nedenlerle perde kapatmak zorunda kaldığı dile getirilmişti. Pek çok tiyatro ve
opera bale ile ses sanatçıları, konuya ilişkin görüşlerini paylaşmıştı. Hatta
geçen sezon, DT ile DOB genel müdürlükleri arasında, Büyük Tiyatro’nun kullanımı
ile ilgili birtakım sorunlar yaşanmıştı. DOB Genel Müdürü Rengim Gökmen, kentte
yeterli sayıda opera ve bale sahnesi bulunmadığı için, DT ile ortaklaşa
kullandıkları Büyük Tiyatro’nun, DOB tarafından daha sık kullanılması yönünde
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile görüştüklerini, Günay’ın da bu fikre
sıcak baktığını belirtirken, DT Genel Müdürü Lemi Bilgin, Büyük Tiyatro’nun DT
için çok önemli bir misyon yüklendiğini, DT’nin yıllardır bu sahnede oyunlar
sahnelediğini ve sahnelemeye devam edeceğini duyurmuştu. DT ile DOB arasında bu
türlü tartışmalar yaşanırken, geçen sezon CSO’nun var olan konser salonu, Kültür
ve Turizm Bakanlığı tarafından, Doğuş Holding’in de katkılarıyla yenilenmesine
karşın, yetkililer bu salonunun hâlâ Ankara’nın kültür - sanat yaşamına katkı
sağlayacak nitelikte bulunmadığını belirtmişlerdi. Ayrıca Ankara’da bugün
başlıca konser salonları arasında, CSO Konser Salonu, Bilkent Senfoni Orkestrası
Konser Salonu, Saklıkent, MEB Şura Salonu, If Performance Hall, ODTÜ Kültür ve
Kongre Merkezi Kemal Kurdaş Salonu, ODTÜ Çim Amfi, Bilkent Odeon, Çankaya
Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi ve Anatolia Showland bulunuyor. Ancak bu
salonlar içinde, CSO Konser Salonu 620 kişi, Bilkent Senfoni Orkestrası Konser
Salonu 700 kişi, MEB Şura Salonu yaklaşık bin kişi, If Performance Hall 350
kişi, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi 216 kişi kapasiteli. Yetkililer
bu salonların da yetersizliği üzerine vurgu yapmışlardı. CSO Müdürü Çağatay
Akyol, CSO Konser Salonu’na ilişkin, “Artan izleyici kapasitemizle birlikte, şu
anda kullandığımız konser salonu bize yetmemeye başladı. Yeni bir konser salonu
yapılması ihtiyacı doğdu. Bana sorarsanız, bugün ne yazık ki Ankara’nın
uluslararası düzeyde bir konser salonu yok. Bu konudaki eksikliğin giderilmesi
gerekiyor bir an önce. Sonuçta burası bir başkent. Biliyorsunuz, dünya ülkeleri
sanat yapıtlarıyla kendilerini uluslararası arenada tanıtma olanağına sahip
oluyor. Görkemli bir konser salonu yapacak güç de var bizde, yeter ki bu gücün
farkına varabilelim. CSO da böyle bir konser salonunu hak ediyor diye
düşünüyorum” açıklamasında bulunmuştu.
Eski Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve CSO Müdürü Hasan Hüseyin Akbulut
da Ankara’nın giderek taşralaştırıldığına, kentin kültür - sanat merkezi olması
için yapılan projeler olduğuna ancak bu projelerin bir türlü yaşama
geçirilmediğine dikkat çekmişti. Akbulut, bu projelerin içinde en önemlisinin,
Atatürk Kültür Merkezi’ni de kapsayan Özgür Ecevit Projesi olduğunu dile
getirmişti. Geçen sezon ayrıca Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) ile Öteki Tiyatro
gibi sanat kurumları, ekonomik krizin de etkisiyle kentte perde kapatma
noktasına gelmişlerdi.
‘Kent gittikçe taşralaşıyor’
Başkent Ankara kültür - sanat sezonunda böylesine sorunlu bir yılı geride
bıraktı. Ancak yetkililer yeni sanat sezonunun da bu sorunlarla geçeceğini
vurguluyor. Yetkililer çok değil, bir ay sonra kentteki özel tiyatrolar ve DT’ye
bağlı 11 sahne ile ADOB yeni temsillerle, CSO gibi sanat kurumları da ünlü
isimlerin vereceği konserlerle ekim ayından itibaren başkentli sanatseverlerle
buluşacağını ancak Ankara’nın yine aynı sorunlara gebe kalacağını belirtiyorlar.
Kültür ve Sanat Emekçileri Sendikası (Kültür - Sanat Sen) Genel Başkanı Yavuz
Demirkaya, Ankara’nın bilinçli bir şekilde gittikçe taşralaştırıldığını
belirterek, “Ankara’da ne yazık ki bugüne dek kentin kültür-sanat yaşamını
canlandırmak adına ciddi adımlar atılmadı. Başkent eskiden kültür ve sanatın da
başkentiyken, şimdi türlü sorunlarla boğuşuyor. Mimar Özgür Ecevit’in 1990’lı
yıllarda tasarladığı projesi yaşama geçirilmedi. CSO’nun temelleri yine 1990’lı
yıllarda atılan yeni konser salonu binasının inşaatı da türlü gerekçelerle bir
türlü bitirilemedi. İnşaat atıl durumda duruyor” dedi. Demirkaya, Ankara’nın
yeni sanat sezonunda da aynı konular üzerine tartışacağını vurguladı. Kentte var
olan sanat kurumlarının da tehdit altında olduğunu dile getiren Demirkaya,
hükümetin 2002 yılından bu yana DT’yi özelleştirmek istediğine dikkat
çekti.
|