Çok iyi bildiğiniz masa lambaları, krom kaplı metal
borulardan yapılmış sandalyeler ve kutuya benzer beyaz binalar. Herkese tanıdık
gelebilecek bu tasarımların ilk düşünüldüğü yer, avangard sanat ve tasarıma
etkileriyle yirminci yüzyılın en ünlü okullarından biri olan
Bauhaus, 90 yaşına girdi. Bu ünlü okulun (ve ekolün)
kuruluşunun doksanıncı yılı üç müzeden gelen koleksiyonlardan oluşan bir
sergiyle Berlin’de kutlanıyor.
Berlin Martin-Gropius-Bau Müzesi’nin 18 galerisinde
sergilenen toplam bin eser, Bauhaus’un bilindik tasarımlarının çok daha
ötesinde. Sergide Bauhaus öğrencilerinin çalışmaları, öğretmenlerinin
ekspresyonist resimleri, metal heykelleri, seramik eserleri, bir satranç tablası
hatta gösterişli bir bebek beşiği bile bulunuyor. ‘Daha önce benzeri görülmemiş
bir şov yarattık’ diyor Berlin Bauhaus Arşivi yöneticisi ve serginin üç
küratöründen biri olan Annemarie Jaeggi. ‘Bauhaus:
Kavramsal Bir Model’ adını verdikleri serginin geçen hafta açıldığından
beri 17 bin ziyaretçi ağırladığını da ekliyor. “Herkes Bauhaus’un bir stil
olduğunu zannediyor, ama Bauhaus işin başında -Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki
modernist ve devrimci zamanın tipik bir özelliği olarak- sadece dünyayı
değiştirmek isteyen bir okuldu.” diyor Jaeggi.
Walter Gropius, Hannes Meyer ve
Ludwig Mies van der Rohe tarafından 1919’da
Weimer’da kurulan okulun misyonu sanat ve zanaati birleştirmek
ve seri üretimde de kullanılabilecek yeni, modern bir estetik anlayışı ortaya
koymaktı. Dünyaca ünlü Rus sanatçı Vasily Kandinsky,
Lyonel Feininger, Paul Klee ve Oskar
Schlemmer gibi sanatçıların da öğretmenlik yaptığı ‘Bauhauslular’,
benimsedikleri ‘lüks değil, gereksinim’ sloganıyla makul
fiyatla günlük hayatta rahatlıkla kullanılabilecek eşyalar yarattılar.
En başından itibaren Bauhaus’un yenilikçi fikirlerine düşmanca yaklaşan
tutucu Almanlar’ın baskıların nedeniyle altı yıl sonra Weimer’dan
Dessau’ya taşınmak zorunda kalan Bauhaus, 1932’de Nazi yönetimi
tarafından kapatıldı. “Bauhaus’un en büyük özelliklerinden biri baskı ve
kısıtlamalar yüzünden hiç güç kaybetmemesi, aksine her krizden daha güçlü bir
halde çıkmasıydı” diyor Jaeggi.
1933’ten sonra yurtdışına göç eden öğrencileri sayesinde tüm dünyaya yayılan
Bauhaus stili, günümüzde karşımıza cam bir kül tablasında veya keskin hatlı bir
binada çıkabiliyor. Jaeggi, durumu “Kullanışlı ve ucuz ürünlerin seri üretiminin
yapılabileceği fikri ancak günümüzde anlaşılmış bir olgu, ilk ortaya atıldığında
ise insanlara çok yeni ve devrimci gelmişti,” şeklinde açıklıyor. Sergi 4 Ekim’e
kadar Berlin’de ziyarete açık. Ayrıca daha fazlasını görmek isteyenler için
Berlin ve Dessau’daki Bauhaus binalarına turlar da
düzenleniyor.
|