BR> Kurullarda STK ağırlığı
Tasarıyla
ayrıca bitki-hayvan tür ve habitat alanlarının korunmasına ilişkin şu radikal
değişiklikler öngörüldü:
- Tabii bitki ve hayvan türleri ve
bunların belli popülasyonlarının yaşam ortamlarında güvenliğini sağlamak ve
karşılıklı ekolojik etkileşimlerini iyileştirmek amacıyla “tabiatı koruma ağı”
kurulacak. Korunan doğal alanlar arasında “tabii bağlantı koridorları”
oluşturalacak. - Bitki ve hayvanların yaşam ortamlarının korunması
anlayışını yerelleştirmek amacıyla, valilik bünyesinde “mahalli biyolojik
çeşitlilik kurulları” oluşturulacak. Kurullarda sivil toplum kuruluşları
ağırlıkla görev alacak. - Çevre ve Orman Bakanlığı’nın tabiatı koruma
politikasını oluşturmak, bilimsel çalışmaları belirlemek, yönlendirmek ve
izlemek amacıyla danışma organı niteliğinde “Tabiatı Koruma Bilim Heyeti”
oluşturulacak. - Koruma alanları içinde kalan özel şahsa ait
mülkiyetler kamulaştırılacak veya takas yapılacak. - Koruma alanlarının
kontrolü ve korunması için “özel güvenlik görevlileri” tutulacak. -
Doğal alanlara gelen ziyaretçilerin doğru bilgilendirilmesi amacıyla, korunan
alan sınırına en yakın yaşayan çevre insanları “alan kılavuzu” olarak eğitilip
görevlendirilecek.
Tasarı geçerse yargıya
taşıyacağız
Çevre Mühendisleri Odaları Genel Başkanı
Murat Taşdemir, Milliyet’e, düzenlemeyi TBMM’de yasalaşması
halinde yargıya götüreceklerini söyledi. Taşdemir şunları kaydetti: “Elektrik
santrallarını kurmak için ne gerekiyorsa yapacaklar. Girişimlerini yasayla
legalleştirmek istiyorlar. Altına imza attıkları uluslararası sözleşmeleri
gözardı ediyorlar. Bu düzenleme açıkça İkizdere kararına tepki olarak yapılmış.
Anlamsız hidro güç politikası var. Doğal sit prosedürünü kaldırmak için
ellerinden geleni yapacaklar. Doğal sit kararı bürokratların hâkim olduğu ve
içine bir iki STK yedirilmiş kurulla olacak iş değil. Karşı duracağız. Tasarı
geçerse yargıya taşıyacağız. uluslararası bilimsel platformları harekete
geçireceğiz, destek arayışında olacağız.”
‘AB müzakerelerini
bile durdurabilir’
Doğa Derneği Başkanı Güven
Eken ise tasarıyı “Anadolu’nun ölüm fermanı” olarak nitelendirirken
şunları söyledi: “Bu tasarı Anadolu’nun ölüm fermanı, bundan sonra bir şey
kalmıyor. Tabiatı koruma adına yapılan ancak tabiatı katletme kanunu olan
düzenleme Meclis’ten geçerse Anadolu’da bir tek sit alanı kalmaz. Son dört
yıldır eşi benzeri görülmemiş bir doğa katliamı yapılıyor. Bu kanun çıkarsa son
noktaya gelinecek. Türkiye’de doğadan eser kalmayacak. Anadolu’yu kurtarma
seferberliği başlatmamız lazım. Doğa için kurtuluş savaşı başlatılmalı. Doğanın
gördüğü en karanlık kanun tasarısı. Bu noktada bütün dünyayı bu karanlık tablo
konusunda bilgilendirip, yargının bize verdiği engelleme imkânlarını
kullanacağız. Bu tasarı Türkiye’nin imzaladığı hiçbir uluslararası anlaşmaya
uymuyor. Dünya doğayı korumak için harekete geçerken Türkiye geriye giden
düzenleme yapıyor. Bu tasarı AB müzakerelerini durdurabilecek nitelikte. Eğer
geçerse Kültür ve Tabiat varlıklarını korumakla ilgili hukuk külliyatını çöpe
atarak doğayı yağmalayan korkunç bir yasal düzenleme. Türkiye’nin başına dert
olur.”
‘Devlette devamlılık prensibini
kaldırır’
TEMA Vakfı Hukuk Danışmanı Ömer Aykul
bütün doğal sit kararlarının yenibaştan ele alınmasının tehlikeli sonuçlar
doğuracağını belirterek şunları kaydetti: “Bugüne kadar alınmış kararlar var. Bu
kararların bir bölümü uluslararası sözleşmelere bağlı olduğu için dünyaya,
Avrupa’ya verilmiş sözler olduğu için dokunmayacaksınız. Ama dönüp sadece ulusal
kurullarımızca alınmış kararları tekrar bütünüyle Türkiye çapında
sonlandıracaksınız. En son verilen İkizdere kurul kararı da dahil olmak üzere
kendinize göre oluşturacağınız kurullarla bu kararlarının tamamını yeniden
gözden geçireceksiniz, keyfinize göre yeniden düzenleyeceksiniz. Kısıtlı
sayıdaki doğal varlık dışında Türkiye’nin büyük alandaki doğal sitleri yeniden
belirlenecek. Bu düzenleme, Türkiye’de açılan sayısız davanın yanında yine
sayısız davalar açılmasına yol açar. Bundan sonra olacak olan şu; yargı karar
verinceye kadar birilerine bir takım sit’ler verilecek, barajlar yapılacak. Bu
HES’ler olur, maden arama faaliyetleri olur. Ortada mahkeme ve kurul kararları
var. Tasarı devlette devamlılık prensibini ortadan kaldırıyor. Her gelen kendi
oluşturacağı kurullara göre geçmişte aldığı kararları yok sayamaz. Bu devlette
devamlılık anlayışına
uymaz.”
|