Çiğli, Karşıyaka ve Bornova ilçelerinde içme suyunu
tehdit eden arsenik oranlarındaki yükselişin, ilk kez 2004 yılında alınan
numunelerde tespit edildiği ortaya çıktı. Üstelik, Kimya Mühendisi Doç. Dr. Sait
Sofuoğlu, TÜBİTAK fonuyla gerçekleştirdiği kanser riski barındıran suyla ilgili
2004- 2006 yıllarını kapsayan bilimsel araştırma raporunu, İZSU ve DSİ'ye 2007
yılında sundu. Doç. Dr. Sofuoğlu, konuyu Çevre Mühendisleri Kongresi'nde de
anlattı, ama kimse bu bilgileri sorunun asıl mağduru İzmir halkı ile
paylaşmadı.
İzmir'de 2008 yılının Haziran ayında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih
Gökçek'in İzmir'in suyundaki arsenik oranlarının yüksek olduğu yönündeki
açıklamalarıyla başlayan arsenik krizinde yeni bir gerçek ortaya çıktı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun “Arsenikle ilk kez 2007 yaz
aylarında tanıştık” sözlerine karşın, İzmir'in suyundaki arsenik oranı
yüksekliğinin daha önce 2004 yılı Eylül ayında alınan numunelerde görüldüğü,
2006 yılında tamamlanan bilimsel raporun verileri arasında yer aldığı
belirlendi.
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Kimya Mühendisliği Bölümü Öğretim üyesi Doç.
Dr. Sait Sofuoğlu, 2004- 2006 yılları arasında ‘İzmir İlinde İçme Suyu Kaynaklı
Maruziyet ve Risk Değerlendirmesi’ konulu bilimsel raporunu TÜBİTAK ve İYTE
fonlarıyla gerçekleştirdi. İzmir'de 100 ayrı noktadan alınan çeşme suyu ve şişe
suları incelendi. Doç. Dr. Sofuoğlu, “Numuneleri 2004 yılı Eylül- Aralık ayları
arasında aldık. Büyükşehir Belediyesi'nin su sağladığı evler arasında Çiğli,
Bornova ve Karşıyaka'daki 15 evden alınan su ölçümlerinde arsenik oranı standart
değer olan litrede 10 mikrogramın üzerine çıktı. Metropol dışında, kentin
kuzeyindeki yerleşimlerden alınan 5 numunede de aynı sonuca ulaşıldı. İzmir
genelinde rapor kapsamında numune alınan 100 noktadan 20'sinde arsenik oranını
yüksek bulduk” dedi.
46 mikrogram bulundu
Sofuoğlu'nun raporunda, arsenik oranın bazı yerlerde litrede 46 mikrograma
kadar ulaştı. Litrede 24 ve 34 mikrogram olan değerler de tespit edildi. Raporun
sonuç bölümünde, “Değerlendirme sonuçlarına göre hem standart ihlali, hem kanser
harici risk, hem de kanser riski değerleri bakımından İzmir içme suyunda en
tehlikeli kirletici arseniktir” tespiti yer aldı. Doç. Dr. Sofuoğlu
çalışmalarında nikelin de 100 noktanın 58'inde standartı aştığını ancak arsenik
kadar tehlikeli bir kirletici olmadığı için ikinci planda kaldığını
söyledi.
Rapor resmi kurumlarda ama!
Doç. Dr. Sofuoğlu, raporunu 2006 Ekim ayında TÜBİTAK'a teslim etti. Bilim
adamı olarak uyarı görevini da yerine getirmek isteyen Doç. Dr. Sofuoğlu, raporu
2007 yılının ilk aylarında İZSU yetkililerine teslim etti. Daha sonra da
metropol dışı yerleşimlerdeki arsenik oranı yüksekliğini dikkate alarak, raporun
özetini DSİ Genel Müdürü'ne gönderip, 2007 Haziran ayında da DSİ Bölge
Müdürlüğü'nde de sunum yaptı. Doç. Dr. Sofuoğlu daha sonra 24- 27 Ekim 2007
tarihleri arasında TMMOB Çevre Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen Yaşam,
Çevre, Teknoloji konulu 7'inci Ulusal Çevre Mühendisliği Kongresi'nde de
uzmanlara, bilim adamlarına ve oda temsilcilerine durumu açıkladı. Doç. Dr.
Sofuoğlu'nun raporu literatüre de girerek, bilimsel yabancı bilimsel dergilerde
yer buldu. Raporun bir bölümü ‘Water Research’ adli dergide yayınlandı.
Arsenikle ilgili tespitlerin yer aldığı bölüm ise, ‘İnternational Journal of
Hygiene anda Environmental Health’ adlı derginin internet sayfasında, İzmir'de
arsenik krizi henüz çıkmadan önce Mayıs 2008'de yayımlandı.
Sağlık risklerini ortaya koydu
Doç. Dr. Sofuoğlu, çalışmasının asıl özelliğinin, sudaki konsantrasyon
ölçümleri değil, sağlık risklerinin ortaya konması olduğunu söyledi. Sağlık
risklerini kanser riski ve kanser harici riskler olarak ikiye ayırdıklarını
belirten Doç. Dr. Sofuoğlu, “Kabul edilen kanser riski değeri milyonda birdir.
Bu, dünyada yer almaktan, yaşamaktan kaynaklanan bir risktir. Bunun üzerinde bir
değere maruz kalmak milyonda birden fazla risk demektir. Bu da kabul edilebilir
değer olamaz. Arseniğin getirdiği riskler milyonda birin çok üzerindedir” dedi.
Doç Dr. Sofuoğlu, hem DSİ hem İZSU hem de meslek odalarını uyarmasına karşın,
yetkililerin harekete geçmekte geç mi kaldığı yolundaki sorulara yanıt vermek
istemedi. Ancak Doç. Dr. Sofuoğlu raporunu sunduktan sonraki gelişmeler hakkında
ne İZSU ne de DSİ'den kendisine geri dönüş olmadığını açıkladı. Her iki kurum bu
yılın Haziran ayında Ankara Belediye Başkanı Melik Gökçek'in açıklamalarına
kadar sessiz kaldı.
Avrupa Birliği ülkelerindeki litrede 10 mikrogram arsenik standardı
Türkiye'de 2005 yılına kadar 50 mikrogram olarak uygulandı. Sağlık Bakanlığı,
2005 yılında standardı Avrupa Birliği'nde olduğu gibi litrede 10 mikrogarama
indirirken, 3 yıl geçiş süreci tanıdı. Geçiş süreci 2007 sonunda sona erdi.
İZSU: Sofuoğlu'nun raporuna göre analiz yapıldı
İZSU yetkilileri, Doç. Dr. Sait Sofuoğlu'nun raporunun 2007 Şubat ayında İZSU
Genel Müdürlüğü'ne ulaştığını açıkladı. İlk incelemenin ardından rapordaki
analiz sonuçları için numune alınan aynı yerlerden numune almak üzere Sofuoğlu
ile irtibata geçildiğini belirten İZSU yetkilileri, yapılan analizler sonucunda
da arsenik miktarlarında küçük bir artış tespit edilerek gözlemlemelerin
sürdürüldüğüne dikkat çekti. İZSU yetkilisi,“Bu arada arsenik tahlillerinin
değişkenliğine karşı nasıl bir yöntem uygulanması konusunda E.Ü. Fen
Fakültesi'nden Prof. Dr. Emür Henden ile temas kuruldu. Yapılan görüşme ve
incelemelerin ardından ölçümler için ICP cihazı satın alındı. Arsenik
değerlerinde yaz aylarından itibaren yeniden artış eğilimi görülmesi üzerine de
D.E.Ü. Çevre Mühendisliği ile ortak bir çalışma başlatıldı”
dedi.
|