|
b>Su ve çevre kirliliğinin ürkütücü boyutlara ulaştığı kaydedildi.
Yapılan araştırmaların, dünyada her yıl hava kirliliğinin yarattığı sorunlar nedeniyle 3 milyon, su kirliliğinden de 5 milyon insanın öldüğünü ortaya çıkardığı bildirildi.
Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kamuran Güçlü, Tayfur Sökmen Kampusü’ndeki Merkezi Konferans Salonu’nda başlayan “Toprak ve Su Kaynaklarının Korunması, Geliştirilmesi ve Yönetimi” konulu sempozyumdaki konuşmasında, bu alandaki kirliliğin ürkütücü boyutlara ulaştığını kaydetti.
Dünyanın tüm ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de hava ve su kirliliğinden kaynaklanan hastalıkların önemli bir halk sağlığı sorunu haline geldiğini belirten Güçlü, şunları kaydetti: “Son araştırmalara göre, her yıl hava kirliliğinden kaynaklanan sorunlar nedeniyle 3 milyon, su kirliliğinden de 5 milyon insan ölüyor. Enfeksiyon hastalıkları genelde sağlıksız içme sularından kaynaklanıyor. Vücut dirençleri daha zayıf olan bebek ve çocuklar da büyük risk altıda bulunuyor.
Kirli su probleminin yanı sıra çevre kirliliği de dünyanın en önemli gündem maddesini oluşturuyor. Egzoz gazları, filtre takmayan fabrikaların bacalarından çıkan dumanlar, kırsaldan kente göçler daha çok sayıda insanın çevre kirliliği ile karşı karşıya kalmasına neden oluyor. Buna bağlı olarak da hem su hem de çevreden kaynaklanan solunum yolu hastalıklar nedeniyle insanları göz göre göre kaybediyoruz.”
Güçlü, insanların hava, su ve toprağı, bunların kendi kendilerini yenileyebilmeleri için gereken süreden 20 kat daha hızlı tükettiklerine de işaret ederek, böyle devam etmesi halinde gelecek kuşaklara yaşanılabilir ortamlar bırakılmasının güçleşeceğini kaydetti.
Türkiye’nin kaynaklarını gerektiği şekilde değerlendiremediğini ifade eden Güçlü, bu yöndeki çalışmalarda doğal kaynakların akılcı bir biçimde kullanılması ve yatırımların iyi planlanmasının büyük önem taşıdığını sözlerine ekledi.
UZMANLARA DANIŞMANIN ÖNEMİ
MKÜ Rektörü Prof. Dr. Haluk İpek de, Türkiye’nin kaynaklarının çok bol olmamasına rağmen yatırımların iyi planlanmadığını ve her şeyin “oldu bittiye getirildiğini” ileri sürdü. Yatırımlar gerçekleştirilirken fizibilite aşamasında, konunun uzmanlarına danışılmadığını ifade eden İpek, “Türkiye bir tarım ülkesi ve üniversitelerimizde 23 adet ziraat fakültesi var. Buna rağmen, tarımla ilgili kararlar alınırken bilimadamlarına danışmak hiç kimsenin aklına gelmiyor” dedi.
İpek, üniversiteler ve bilim olmadan dengelerin kurulamayacağını, bu nedenle her biri kendi alanında deneyimli bilimadamlarından yararlanılması gerektiğini sözlerine ekledi.
İki gün sürecek sempozyuma, çeşitli üniversitelerden çok sayıda öğretim üyesi katılıyor.
|
