Kocaeli Üniversitesi'nden Yard.
Doç. Dr. Şengül Aydıngün, Avrupa ve İstanbul'un en eski yerleşim yeri
Yarımburgaz'ın bulunduğu Küçükçekmece
havzasında geçen yıl yaptıkları yüzey araştırmalarında kentin izine
rastladıklarını hatırlattı. İstanbul Tarih öncesi çağlar Araştırmaları (İTA)
Projesi Başkanı Aydıngün basına yaptığı açıklamada, antik kaynaklarda ve
coğrafyacılar eserlerinde Byzantion'a (eski İstanbul) yaklaşık 20 kilometre
uzaklıkta olduğu ifade edilen Bathonia adındaki antik liman kentinin yerinin,
geçen yıl yaptıkları araştırmalarda ortaya çıktığını anlattı. Kazılara ilişkin
izin sürecinin ardından çalışmalara başlandığını anlatan Aydıngün, ''Şu anda çok
uzun sürecek bir kazı çalışmasının en başındayız. Belki yüz yıl sürecek bir
çalışma bu'' diye konuştu.
Araştırmalar çerçevesince kentte ilk olarak antik liman kalıntılarının tespit
edildiğini, yüzey araştırmalarında seramik ve benzeri küçük buluntular elde
ettiklerini anlatan Aydıngün, ''Burada antik Bathonea kentinin, -ki bunun tarihi
Helenistik döneme kadar gider, 4-5. Yüzyıla kadar gider- bu alanda aranması
gerektiğini ortaya koydu. Çalışmalarımızı bu alanda yoğunlaştırdık. Yapılan ot
temizliği bütün yapıları görmemize imkan verdi'' diye konuştu.
Aydıngün, hava fotoğraflarında kentteki antik yolun biraz altında ''ızgara
sistemini'' işaret eden görüntüler tespit ettiklerini, Efes ve diğer antik
kentlerdeki gibi planlı gelişmiş bir şehirciliğin mevcut olduğu tahmin edilen
kenti ortaya çıkarmayı düşündüklerini dile getirdi. İlk kazmayı vurdukları
alanın bölgenin en önemli noktası olduğunu belirten Aydıngün, göle hakim bir
noktada, üzerinde sütun ve kapı bölümleri gibi önemli mimari kalıntıların
görüldüğü alanın altındaki yapının, konumundan dolayı bir tapınak olduğunun
düşünüldüğünü ifade etti.
İstanbul yeni 'Tarihi Yarımadası'
Doğu Akdeniz Üniversitesi'nden Sualtı Arkeoloğu Prof. Hakan
Öniz de kentin bulunduğu yerin bir yarımada olduğunu göstererek,
kentteki yapıların yarım adanın en uç kısmında bir mendirekle, bir liman ve bir
deniz feneri ile birleştiğinin görüldüğünü söyledi. Günümüzden 1000 yıl önce
Küçükçekmece gölünün Marmara ile bağlantısının daha geniş olduğunu hatırlatan
Öniz, şu anda limanın ve fenerin olduğu kısımda dalgıçların yürüttüğü
araştırmalarla fenerin çizim çalışmalarının yapıldığını anlattı.
Limanın 40'tan fazla geminin demirleyebildiği bir askeri liman olduğunu
belirten Öniz, deniz fenerine ulaşmalarının halk arasında burada bir minare
olduğu söylentisi üzerine yola çıkmalarıyla mümkün olduğunu anlattı. Öniz,
fenerin denizin altında parçaları etrafa dağılmış bir şekilde olduğunu
belirterek, yapılacak bir restorasyon çalışmasıyla ayağa kaldırılabileceğini
söyledi.
Üç önemli deniz fenerinden biri
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü
Orhan Düzgün ise Türkiye genelinde yürütülen 150'nin üzerindeki
antik kent kazısına Bathonea'nın da eklendiğini ifade etti.
Düzgün, buradaki deniz fenerinin antik döneme ait 3 önemli deniz fenerinden
birisi olduğunu belirtti.
İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Emre Bilgili de kazı
alanının korunması ve kazıların devam etmesi ile ilgili bazı endişeleri
olduğunu, bunun için konuyu İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti
Ajansı'nın gündemine taşıyacağını vurguladı. Antik kentin bulunduğu
yarımadanın İstanbul'un turizmi açısından öneminin altını çizen Bilgili, burayı
bir turizm alanı haline getirmeye çalışacaklarını ifade etti.
Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay ise belki de
''Tarihi Yarımada''dan daha büyük bir yerleşimle karşı karşıya olunduğunu
belirterek, ''Burası Küçükçekmece göl havzasında. Burayla sınırlı olmayan bir
çalışma başlayacak. Görünen o ki, önümüzde çok büyük bir kent merkezi ile karşı
karşıyayız'' diye konuştu. İki yıldır projeye azami desteği verdiklerini bundan
sonra da kazı ekibinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere her türlü çalışmayı
yürüteceklerini dile getiren Yeniay, Küçükçekmece gölündeki temizlenme
çalışmalarının da hızla devam ettiği bilgisini verdi. Yeniay, biyolojik arıtma
sisteminin 2-3 yıl içinde devreye gireceğini söyledi.
Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci de Küçükçekmece
göl havzasında böyle bir kentin varlığını tahmin ettikleri için imara
açmadıklarını belirterek, bu alanın bir açık hava müzesi olmasını istediklerini
ifade etti.
Arkeolojik kazı çerçevesinde ilk çalışma, konuşmaların ardından kentin
tapınak olduğu düşünülen noktasında Düzgün, Bilgili, Yeniay, Değirmenci ile kazı
yöneticileri ve Doğu Akdeniz ve İstanbul Üniversitesi'nden yetkililer ile
birlikte başlatıldı.
Antik kentte kısa bir gezi
Bathonea, Küçükçekmece gölünün Avcılar sahiliyle Küçükçekmece kıyıları
boyunca Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun arazisinin kıyıları da dahil 10 bin
metre kareden fazla bir alanı kaplıyor. Bathonea'ya göl tarafından tekne ile
gelindiğinde ziyaretçileri ilk olarak bir fener ve büyük bir liman karşılıyor.
Limanın arkasında bir sarnıcın izleri görülüyor. Yarımadanın içlerine doğru 3
kilometrelik kıyı boyunca yeşil alanlarda tarihi kalıntıların olduğu
düşünülürken, günümüze kadar tarla olarak kullanılan alanın altında tarih öncesi
neolitik döneme ait bulgular ve bir mezarlık (nekropol) alanı olduğu
belitiliyor.
Jeofizik çalışmalarla tespit edilen alan İstanbul Üniversitesi Veterinerlik
Fakültesi'ne ait arazisi içinde bulunuyor.
Tapınağın bulunduğu bölgeden denize doğru izleri görülen antik yoldan şehrin
özel iskelesine iniliyor.Antik yol kıyısında kentin kalıntıları kullanılarak 20.
Yüzyıl başlarında inşa edilmiş çiftlik binalarının izleri görülürken, yıkılmış
bir çeşme, yalak olarak kullanılmış bir lahit parçası ve Osmanlı dönemine ait
yıkık bir hamam göze çarpıyor. Tatlı su kaynaklarının hala kullanıldığı gözlenen
kıyıdaki iskele gözle görülebiliyor. İskele çevresinde döneme ait bir sütun da
göze çarpıyor.
Antik kentin kazı alanının Firuzköy'de 10 kilometrelik bir kıyı şeridindeki
yapı izlerini takiben tespit edildiği belirtiliyor.
|