STRONG>ATO'nun araştırmasına göre Türkiye'de 'zorunlu sigortalarda' bile
sigortalılık oranı çok düşük. Konutların yalnızca yüzde 24.9'unun deprem
sigortası var. Aracın trafiğe çıkışı için zorunlu olan trafik sigortası bile 100
araçtan 29'unda yok
Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) yaptığı
araştırmaya göre, Türkiye’de “zorunlu sigortalarda” bile sigortalılık oranı
oldukça düşük kalıyor. Dünyanın en önemli deprem bölgelerinden birinde bulunan
Türkiye’de zorunlu olmasına rağmen konutların sadece yüzde 24.9’unun deprem
sigortası bulunuyor. Tümü için zorunlu olmasına rağmen motorlu taşıtların yüzde
24’ünün trafik sigortası bulunmuyor. Bireysel emeklilik sistemine katılanların
sayısı ise sadece 2.1 milyon kişide kalıyor. Her türlü riskin sigortalanabildiği
çağda OECD ülkelerinde ortalama 3 bin doların üzerinde olan kişi başına prim
üretimi Türkiye’de 109 dolarda kaldığı ortaya çıktı.
ATO’nun Hazine
Müsteşarlığı, TÜİK, Emeklilik Gözetim Merkezi ve sigorta sektöründeki diğer
kuruluşlardan derlediği verilere göre, deprem ve trafik gibi zorunlu alanlarda
bile Türkiye’de sigortalılık oranı oldukça düşük kaldı.
Depreme
aldıran kim?
Yasa gereği ülke genelindeki belediye sınırları
içerisinde bulunan 12 milyon 988 bin konuttan sadece 3 milyon 237 bin konutun
zorunlu deprem sigortası bulunuyor. Sigorta yapma zorunluluğu olan her 100
konuttan ancak 24.9’u için sigorta yaptırıldı. 1999 yılında büyük bir deprem
yaşanan Marmara Bölgesi’ndeki konutların yüzde 67.4’ünün sigortasız olduğu
belirlendi. İç Anadolu Bölgesi’ndeki konutların yüzde 71.5’inin, Eğe Bölgesi’nde
yüzde 76.7’sinin, Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 82.6’sının, Karadeniz Bölgesi’nde
yüzde 82.7’sinin, Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 88.2’sinin, Doğu
Anadolu Bölgesi’nde yüzde 85.5’inin deprem sigortası yok.
Zorunlu deprem
sigortası yapılması gereken konutların Şırnak’ta sadece yüzde 3.3’ü, Hakkari’de
yüzde 4.2’si, Muş’ta yüzde 5.5’i, Mardin’de yüzde 7.9’u, Iğdır’da yüzde 8’i,
Van’da yüzde 9’unun sigortası bulunuyor. Büyük bir deprem beklenen ve 2 milyon
714 bin konut bulunan İstanbul’da bile her 100 konuttan sadece 34.8’i için
zorunlu deprem sigortası yaptırıldı. Marmara Depreminin çok büyük zarar verdiği
Kocaeli’nde sigortalı konut oranı yüzde 31.8, Yalova’da yüzde 42.9, Sakarya’da
yüzde 38.2 düzeyinde seyrediyor.
Zorunlu trafik de ne?
Diğer bir zorunlu sigorta dalı olan Karayolları Motorlu Araçlar Mali
Sorumluluk Sigortası (zorunlu trafik sigortası) kapsamında trafikteki tüm
araçlar için sigorta yaptırılma zorunluluğu bulunuyor. TRAMER verilerine göre
Türkiye’deki 14 milyon 474 bin motorlu taşıta rağmen Mayıs itibariyle
yürürlükteki poliçe sayısı 11 milyon 60 binde kalıyor. Buna göre motorlu
taşıtların yüzde 23.6’sının zorunlu sigortası yok. Zorunlu sigortası bulunmayan
taşıt oranı otomobillerde yüzde 6.33 gibi makul bir oranda kalırken, otobüslerde
yüzde 21.5, minibüslerde yüzde 18.5, kamyonlarda yüzde 23.8 civarında
seyrediyor.
Kaskoda durum kötü
Her yıl yaklaşık
1.5 milyon aracın trafik kazasına katıldığı Türkiye’de araçların sadece yüzde
24.8’inin kaskosu bulunuyor. Trafiğe kayıtlı araç sayısının 14 milyon 316 bin
olduğu 2009 yılı sonu itibariyle kasko sigortası poliçesi sayınının ise 3 milyon
544 binde kaldığı belirlendi. Buna göre trafikteki araçların yüzde 75.2’sinin
kaskosu yok. Türkiye’de bireysel emeklilik sistemine katılım oranı da oldukça
kalıyor. Nüfusu 72.5 milyonu aşan Türkiye’de bireysel emeklilik sistemindeki
katılımcıların sayısı Haziran itibariyle sadece 2 milyon 135 bin kişide
kalıyor.
Tarım da sigortasız
Türkiye nüfusunun
yaklaşık yüzde 25’inin ekmeğini yediği tarım sektöründe de sigorta yok denilecek
düzeyde kalıyor. Her yıl büyük doğal afetler yaşanmasına rağmen 2008 yılı
sonu verilerine göre Türkiye’deki sigortalı tarım alanı 4.5 milyon dekar.
Türkiye’de 250 milyon dekar alanda tarım yapıldığı tahmin ediliyor. Tarım
sigortalı alan toplam tarım alanının yüzde 2’sine bile ulaşmıyor. 37 milyon
başlık küçük ve büyükbaş hayvan varlığına sahip olduğu tahmin edilen Türkiye’de
sigortalı hayvan sayısı da 72 binde kalıyor. (Radikal)
45 milyon
kredi kartının 50 bini sigortalı
Bankalararası Kart Merkezi’nin
verilerine göre, Türkiye’de vatandaşların cebinde 45 milyon adet kredi kartı
var. Yaklaşık 1.5 milyon kişi kredi kartı borcunu ödeyemiyor. Buna rağmen
borç ödeyememe riskine karşı düzenlenen sigorta poliçesi sayısı 50 binde
kalıyor. Her yıl binlerce yangının yaşandığı Türkiye’de sivil yapılar, ticari
yapılar ve sınai yapılar için düzenlenen yangın sigortası poliçesi ise 2 milyon
851 bin. Sel felaketine karşı düzenlenen sigorta poliçesi sayısı da 46 bin
civarında. Ekonomik kriz nedeniyle birçok insanın beklemediği anda işini
kaybetme riskiyle karşı karşıya bulunduğu Türkiye’de istihdam sigortası
poliçelerinin sayısı da 50 bin civarında.
Kişi başına prim 109
dolar
Her türlü riskin sigortalanabildiği çağda Türkiye, kişi
başına sigorta primi üretiminde dünyanın en düşük ülkeleri arasında yer alıyor.
Hazine Müsteşarlığı’nın verilerine göre 2008 yılında 116 dolar olan Türkiye’deki
kişi başına prim üretimi 2009 yılında 109 dolara kadar geriledi. Hazine’nin
sigortacılık sektörüne ilişkin verilerine göre, OECD ülkelerinde kişi başına
ortalama prim üretimi 3 bin 15 dolar düzeyinde bulunuyor. Bu tutarın bin 250,8
dolarlık kısmı hayat dışı, bin 764,4 dolarlık kısmı ise hayat sigortalarına
ilişkin primlerden oluşuyor. Türkiye’de ise hayat dışı alanlarda kişi başına
düşen prim miktarı 101,3 dolarda, hayat sigortalarında ise 14,8 dolarda
kalıyor.
Aygün: Bize bir şey olmaz demek
yanlış
ATO Başkanı Sinan Aygün, coğrafi konumu ve küresel ısınma
nedeniyle, deprem ve sel gibi çok sayıda doğal afet ve binlerce kaza yaşanan bir
ülke olan Türkiye’de vatandaşların sigortaya fazla ilgili göstermediğini
belirtti. Kaza, yangın, hırsızlık, deprem, sel baskını gibi olaylarda
sevdiklerimizi ve sahip olduğumuz varlıkları kaybetme riskinin her zaman
bulunduğunu ifade eden Aygün şunları söyledi:
“Dünyada artık sigorta
şirketleri akla gelebilecek her riski sigortalıyor. Buna rağmen biz ‘bana bir
şey olmaz’ mantığıyla kendimizi, yakınlarımızı, ömür boyu çalışarak elde
ettiğimiz varlıklarımızı sigortalamıyoruz. Örneğin yangında evi yanan ailenin
bütün hayatı yanıp gidiyor. Oysa çok az bir prim ödenerek sigorta yaptırılsa,
yanan sadece ev olur ve aile yeni bir evde hayatını
sürdürür.”
Sigortamız atık
Sigorta sektörünün
gelişmesinin, ekonominin gelişip büyümesi açısından büyük bir önemi bulunduğunu
ifade eden Aygün, sigorta sektörünün yarattığı tasarrufların ülkelerin
kalkınmasında büyük rol oynadığını belirtti. Aygün, sigorta sektöründe
toplanacak fonların ülkedeki yatırımların finansmanında önemli işlev göreceğini
vurgulayarak, sektöre devletin teşvik ve benzeri yollarla özel önem vermesi
gerektiğini kaydetti. Aygün, “Sigortacılığın gelişmiş ülkelerde ne kadar önemli
büyüklüklere ulaştığını gördükçe, Türkiye’nin sigortasının atık olduğunu
anlıyoruz” dedi.
|