Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü
(UNESCO) Dünya Kültür Mirası Başkanı Francesco Bandarin, bir önceki ziyaretinde
heyetin restorasyonlarla ilgili kaygılı olduğunu, yapılan çalışmaların
birbiriyle tutarsız bulunduğunu belirterek, "Bu ziyaretimizde önerilerimizin
yerel yönetimler ve idare tarafından dikkate alınmış olduğunu gördük.
Dolayısıyla olumlu gelişmeler yaşanmış" dedi.
Bandarin ve İstanbul Vali Yardımcısı Cumhur Güven Taşbaşı, UNESCO Dünya
Mirasını Koruma Merkezi Heyetinin İstanbul ziyaretine ilişkin İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Koruma ve Denetim Müdürlüğü’nde (KUDEB) bir basın
toplantısı düzenledi.
Toplantıda konuşan Taşbaşı, "Dünya Kültür Mirası Listesi"nde bulunan
İstanbul’un "Tehlike Altında Bulunan Yerler" statüsüne düşürülmesi söz konusu
olunca 2005 yılında UNESCO’dan bir heyetin kente geldiğini hatırlattı.
Yapılan incelemeler sonucu bir rapor hazırlandığını ve İstanbul’a 2 yıl süre
verildiğini ifade eden Taşbaşı, "Bu yıl, bu süre bitti ve yeni rapor için yeni
bir heyet İstanbul’da bulunuyor" diye konuştu.
Heyetin incelemelerine Bandarin’in başkanlık yaptığını belirten Taşbaşı,
yarın incelemelerini tamamlayarak İstanbul’dan ayrılacak heyetin yeni bir rapor
hazırlayacağını, bu raporun da Kanada’nın Quebec kentinde düzenlenecek Dünya
Kültür Mirası Komitesi’nin toplantısında ele alınacağını kaydetti.
Karar Quebec’te verilecek
Francesco Bandarin de İstanbul’daki incelemelerinin ana amacının bilgi
toplamak ve bu bilgileri Dünya Kültür Mirası Komitesi’ne sunmak olduğunu,
Quebec’te yapılacak toplantıda bu verilerin değerlendirilerek İstanbul’un "Dünya
Kültür Mirası Listesi’nde mi kalacağına, Tehlike Altında Bulunan Yerler
statüsüne mi geçeceğine" karar verileceğini bildirdi.
Bandarin, bu karar alınırken Londra ve St. Peterburg gibi benzer durumdaki
şehirlerin hep birlikte değerlendirileceğini vurguladı.
İstanbul ile ilgili konuştukları konulardan birincisinin kent için bir
yönetim planı hazırlamak olduğunu anlatan Bandarin, İstanbul "Dünya Kültür
Mirası" seçildiğinde böyle bir plan bulunmadığı için bazı tarihi binalarda,
geleneksel ahşap evlerde yıkımlar yaşandığını dile getirdi.
"Bizi alarma geçiren de bu oldu" diyen Bandarin, komitenin kentte doğru bir
tarihi koruma yapılabilmesi için yönetim planı yapılması önerisinin dikkate
alındığını bu seferki ziyaretlerinde gördüklerini vurguladı.
Bandarin, "Bir uzman heyet tarafından hazırlanmaya başlanan yönetim planında
oldukça gelişme kat edilmiş. Dolayısıyla bu duruma oldukça olumlu bakıyorum. Bir
yıl sonra doğru yönetim planına sahip olacak ve yolunuza devam edeceksiniz" diye
konuştu.
Bu planın sadece hazırlanmasının değil, uygulamaya geçirilmesinin de büyük
önemi bulunduğunu ve uygulamayı yapacak uzman bir teknik komite oluşturulmasının
da büyük önem taşıdığını anlatan Bandarin, İstanbul için çıkarılacak planın
dünyanın benzer diğer şehirlerine de örnek olacağını, bu nedenle büyük önem
verdiklerini söyledi.
'İstanbul yeni bir sürece girdi’
Bandarin, "’UNESCO, daha önceki ziyaretinde restorasyonlarla ilgili
kaygılıydı. Yapılan çalışmalar birbiriyle tutarsızdı. Bu ziyaretimizde
önerilerimizin yerel yönetimler ve idare tarafından dikkate alınmış olduğunu
gördük. Dolayısıyla olumlu gelişmeler yaşanmış. İstanbul yeni bir sürece girdi,
diyebiliriz" şeklinde konuştu.
İstanbul’un kara surları açısından dünyadaki nadir şehirlerden olduğunu,
dolayısıyla bu surların doğru şekilde korunmasının büyük önemi bulunduğunu
vurgulayan Bandarin, çok yüksek binaların ve gökdelenlerin "Dünya Kültür Mirası"
içine girmemesine rağmen boğazın siluetini ve kentin tarihi dokusunun
bütünselliğini bozacağı için sakıncalı olacağını anlattı.
Francesco Bandarin, "Son yıllarda benim şaşkınlıkla izlediğim biçimde
özellikle şehir merkezine yakın alanlarda yüksek binaların dikildiğini
görüyoruz. Bunlar yapılacaksa da şehir dokusunu etkilememeli" dedi.
'Galataport'un durdurulması korumaya uygun'
Bandarin, bugün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’la bir
araya geldiklerini, Galataport ve Haydarpaşa projelerini konuştuklarını,
Galataport projesi için yürütmeyi durdurma kararı alındığını öğrendiğini ifade
ederek, "Görsel dokuya zarar veren bu tür projelerin durdurulduğunu görüyoruz.
Bu da korumaya uygun" diye konuştu.
Bandarin, Four Seasons Oteli’nde çalışmaların yapıldığı yeri gezdiğini,
UNESCO’nun bu tür tarihi SİT alanlarının bulunduğu yere yeni yapıların inşa
edilmemesi gerektiğine inandığını, ancak yapılacaksa da yüksekliğinin SİT
alanına zarar verecek seviyeye ulaşmamasının önemli olduğunu anlattı.
Burada ayrıca bir arkeolojik park oluşturulacağını görmenin kendileri için
sevindirici olduğunu kaydeden Bandarin, Haliç üzerine yapılacak raylı sistemin
geçeceği köprüyle birlikte bu 2 projeyi de inceleyeceklerini, en iyi sonuca
karar vereceklerini söyledi.
Bandarin, genel anlamda olumlu gelişmeler bulunmasına rağmen bazı
eksikliklerin de olduğunu, bunların tamamlanmasını bekleyeceklerini dile
getirdi. (aa)
Toplantı sonunda basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Bandarin, basın
mensuplarının toplantıya yoğun ilgi göstermesine işaret ederek, hayatındaki en
kalabalık basın toplantısını da bugün gerçekleştirdiğini ifade etti.
Bandarin, "Hilton arazisi ve Mecidiyeköy’de yapılacak 32 katlı gökdelenlerin
projelerini görüp görmediğinin" sorulması üzerine "Ben yüksek binalara karşı
değilim, ama şehrin siluetini nasıl etkiliyor bu önemli" dedi.
'Four Seasons kabul edilebilir boyutta'
Four Seasons Oteli’ndeki restorasyonu nasıl değerlendirdiği sorulan Bandarin,
"Mümkün olan en minimum müdahaleyi öneriyoruz biz. Ama tabii ülke ekonomisini de
göz önünde bulundurmak lazım. Otel de oda sayısını artırmaya, kendini
geliştirmeye uğraşıyor. Dolayısıyla görsel etki açısından incelediğimizde böyle
bir inşaatın çok dramatik olmadığını, bir anlamda kabul edilebilir boyutlarda
olduğunu söyleyebiliriz" diye konuştu.
Buradaki arkeolojik bulguların halka açılmasının ve sergilenecek olmasının da
olumlu olduğunu belirten Bandarin, kentsel dönüşüm alanı içine alınan
Sulukule’ye ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine de şunları söyledi:
"Burada incelememiz gereken 2 öge var. Hem fiziksel, hem sosyal açıdan
düşünmek lazım. Bunun gibi daha yüzlerce restorasyon ve kentsel dönüşüm
projelerini gördüm. Bu projelerde de bunun benzeri işler vardı. Ne yapılabilir?
Mesela oradaki yoğunluk azaltılabilir, ama insanların orada yaratmış olduğu ruh
kaybolmadan yapılması gerekir. Sulukule projesiyle ilgili olarak oradaki halka
da danışılması gerekiyor. Şu anki yaklaşımın, baktığımız zaman gayet demokratik
olduğunu düşünüyorum. Mutlaka olumlu bir sonuç alınacaktır."
|