STRONG>Türkiye'nin ekonomisi büyürken bir internet sitesini kim takar
diyebilirsiniz. Fakat tiranlık insanların yavaş yavaş susturulmasıyla başlar.
YouTube yasağının ne kültürle ne de Avrupa'yla ilgisi var; İstanbul'un Avrupa
Kültür Başkenti statüsü yasak kalkana kadar askıya
alınmalı.
İstanbul’un göbeğindeki Sıraselviler Caddesi’nde
kaldığım otelin balkonundan, bu hareketli ve modern metropolün niçin AB’ye üye
olmayı hak ettiğini gayet iyi görebiliyorum. Türkiye gururlu ve ılımlı bir
Müslüman demokrasi; güçlü bir ekonomiye sahip, Ortadoğu’nun geri kalanındaki
umutsuzluğa ve işlevsizliğe çarpıcı bir alternatif sunuyor.
Doğu’yla
Batı, laiklikle gelenek ve dinle hoşgörü arasındaki bu köprüden öyle etkilendim
ki, Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyen bir YouTube videosu hazırlamaya karar
verdim. Daha doğrusu, YouTube hükümet tarafından engellenmiş olmasaydı öyle
yapacaktım...
Türkiye ikili oynuyor
Türklerin, en
popüler internet sitelerinden YouTube’a erişimi 2008’den bu yana yasak. Siteye
girmeye çalışığımda ekranımda şu mesaj çıkıyor: “Ankara 1. Sulh Ceza
Mahkemesi’nin, 05.05.2008 tarih ve 2008/402 nolu KORUMA TEDBİRİ
kapsamında bu internet sitesi (youtube.com) hakkında verdiği
karar Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nca uygulanmaktadır.” Türkiye’nin en
büyük internet sağlayıcısı olan Türk Telekom’un genel müdürü, kendisinin
YouTube’a konulan videoları yargılayacak konumda olmadığını, sadece bir yasağı
uygulaması yönündeki mahkeme kararlarına uyduğunu söylüyor.
YouTube
Türkiye’de niçin mi yasak? Çünkü birisi cumhuriyetin kurucu atasına hakaret etme
cüretini gösterdi. 2007’nin başlarında, Yunanistan kaynaklı olduğu söylenen ve
Mustafa Kemal Atatürk’ü eşcinsellikle suçlayan çok sayıda video siteye konuldu.
Bazı videolar Türkiye’den ‘Küçük Asya’ diye söz ediyor ve Türk bayrağına hakaret
ediyordu. Ardından Mayıs 2007’de, hükümetin Atatürk’e hakaret eden her siteye
erişimi yasaklamasına olanak tanıyan bir yasa çıkarıldı. Ceza Yasası’nın 301.
maddesi de ‘Türk ulusu’na hakaret etme suçunu işleyenler için iki yıla kadar
hapis cezası öngörüyor. Şu Türkler hassas insanlar.
YouTube yasağının
adını doğru koymalı: Derin bir güvensizlik hissiyatı ve insanın en temel
haklarının bastırılması. Bugün her internet sitesini kapatmak veya her muhalifi,
bırakın cezalandırmayı, tek tek tespit etmek bile imkânsız. Bunun yerine,
başkalarına gözdağı vermek için belirli internet siteleri ve insanlar
kullanılıyor. Küçük bir restoranın sahibi olan Mehmet bana şöyle diyor:
“Atatürk’ü eleştirirseniz hükümet sizi yerin yedi kat dibine gömecektir. Çok
güçlüler ve insanlar arasında korku duygusu hâkim.”
Princeton
Üniversitesi’nin ünlü profesörü Bernard Lewis, Türkiye’yle İran’ın yakın
gelecekte yer değiştirebileceği konusunda beni tekrar tekrar uyarmıştı.
Türkiye’nin giderek daha radikal hale geldiğini, İran’ın da gerçek bir
demokratik devrimin eşiğinde olabileceğini söylemeye çalışıyordu. Bu teoriyi
birkaç Türk’e anlattım ve birçoğu buna katılmadı. Fakat Türkiye’nin ikili bir
oyun oynadığı da şüphe götürmez. Kendisini bir taraftan modern, gelişmiş,
seçimler düzenleyen bir demokrasi olarak sunuyor. Diğer taraftan temel internet
sitelerini yasaklıyor ve kurucu atasına ‘hakaret eden’ herkesi hapis cezasıyla
tehdit ediyor. Türklere Romalı tarihçi Suetonius’un şu sözleri hatırlatılmalı:
“Gerçek özgürlüğün tadını çıkaran bir ülkede, insanlar özgürce düşünebilmeli ve
bu düşüncelerini özgürce ifade edebilmeli.”
Türkiye’nin ekonomisi
büyürken ve kaotik bir bölgeye istikrar getirirken, aptalca bir internet
sitesini kim takar diye düşünebilirsiniz. Yanıt şu ki, bu iş hep böyle başlar:
Önce bir internet sitesi, sonra bir gazeteci. Tiranlık bir günde egemen olmaz.
İnsanların şartlandığı, sistemin parçası haline getirildiği ve susup boyun
eğmeleri için korkutulduğu bir süreçtir bu. Ortadoğu üzerine haberler yapan
Amerikalı bir gazeteci arkadaşım derin bir nefes alıp, YouTube yasağı da dahil
olmak üzere artık burada hiçbir şeye şaşırmadığını söylüyor. Fakat otoriterlik
çirkin başını ne zaman kaldırsa bir kez daha şoke olmamız fazlasıyla önem
kazanıyor.
Ayasofya’daki mesaj yetmez
AB
İstanbul’u bu sene ‘Avrupa Kültür Başkenti’ olarak seçti ve bu durum Türkiye’ye
kültürel gelişmişliğini dünya vitrinine çıkarma şansını veriyor. Ayasofya’nın ve
Türk Havayolları uçaklarının üzerindeki büyük reklamlar bu mesajı gururla
taşıyor. Fakat vatandaşlarınızı YouTube’u izlemekten alıkoymanın, kültür bir
yana, Avrupalı olmakla hiçbir ilgisi yok. Türkiye’nin ‘Kültür Başkenti’ olarak
statüsü yasak kalkana kadar askıya alınmalı.
Bir ulusun gücü hakaretleri
yasaklama becerisinden ziyade, muhalefete ve eleştirilere tanıdığı alandan
kaynaklanır.
David KEYES (İnternet sansürüne karşı çalışmalar
yapan CyberDissidents.org adlı sitenin direktörü, 16 Şubat
2010)
|