br/>
Igloo modülerliği vasıtasıyla farklı boyutta olan alanlara uyum sağlayabiliyor. İç-dış ilişkisini kurarken transparanlığıyla hem son derece fonksiyonel hem de çok çekici bir estetik ortaya koyuyor. Ürünü oluşturan ve ayakta tutan konstrüksiyonun ürünün aynı zamanda fonksiyonlarını da yerine getirmesi sayesinde minimum malzeme ile sağlanmış maksimum fayda oluşuyor. Yatay kullanılan taşıyıcı plakaların raf görevini de yerine getirmesi çok kullanışlı bir mekân yaratıyor.
Aziz Sarıyer, Igloo tasarımına bakışını şu şekilde anlatıyor: "Canlılar evrende var oluş dönemlerinde ilk ana rahminde ve sonraları da hep bir kabuk içinde olmayı tercih etmişlerdir. İlk çağlardan beri yaşama içgüdüleriyle kendilerini örten, içinde ihtiyaçlarını giderecekleri emin bir yuva yaratmışlardır. Bu ortamlarda gruplar halinde yaşamak istemişlerdir. Igloo bir ofis, bir yaşam sistemi olup tasarlama aşamasında bu felsefe vardır. Bilgi çağında teknolojinin çok yükselmesi ve internet gibi gelişmelerle globalleşen dünyadaki zaman çok hızlanmış bir durumdadır. Sistemler ani ve çabuk neticelere ulaşma zorunluluğu içindedirler. Bugün çalışma hayatında, ofislerde ortak hacimlerin oluşturulmasının faydaları konuşulmaktadır. Igloo-kabuk kendisini meydana getiren iskeletinin gerçekte bir raf sistemi olması sebebiyle de içindeki masa ve oturma elemanlarının depolama alanıdır."
|