Çimento İhalesindeki Şeffaf Kutunun Sırrı

Geçen hafta boyunca Sepetçiler Kasrı’nda saat 11.00’de hep aynı görüntü vardı:

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) Uzanlar’a ait çimento fabrikalarının satışını yürüten komisyon önce kuralları hatırlatıp, sonra taliplilerin zarflarının bulunduğu ‘şeffaf kutu’ testereyle kesiliyor. Zarflar herkesin gözü önünde açılıp, ‘kapalı teklif’ler okunuyor.

TMSF geçen hafta ihalesini yaptığı 5 çimento fabrikasıyla 658.2 milyon dolarlık gelire ulaştı, 433 milyon dolarlık muhammen bedel çoktan aşıldı. Bu hafta satılacak 4 fabrika muhammen bedelle gitse bile, 839.2 milyon dolarlık gelir garantilendi.

Fabrikalara talip olan işadamlarının bile, ‘dolarlar havada uçuşuyor’ dedikleri ihalenin en ilginç ayrıntılarınların biri, TMSF’nin ‘şeffaf kutu’ formülü oldu.

Peki TMSF neden teklif zarflarını ‘şeffaf kutu’ya koydu? Kutuyu açık artırmanın yapılacağı salonda testereyle kesmek gibi bir ‘şov’a gerek var mıydı?

Soruların yanıtı TMSF Başkanı Ahmet Ertürk’ten geldi: ‘Biz çimento fabrikalarına teklifleri 30 Eylül’de aldık. Kimsenin içinde, ‘Acaba bu zarflar önceden açılıp, birilerine bilgi sızdırılır mı’ şüphesi kalmasın istedik. Bu yüzden seçim sandığına benzer şeffaf kutular yaptırdık. Teklif sahipleri zarfları kendi elleriyle sandığa koydular. Kutu onların gözü önünde mühürlendi.’

Ertürk, gerek ihale komisyonunun, gerekse kendilerinin çimento fabrikalarına kapalı zarfla teklif edilen fiyatları her seferinde ilk kez ihale günü gördüklerini belirtip, devam etti: ‘Zarfların konulduğu kutuyu şeffaf seçmekle, ‘Bakın ne kadar şeffaf ihale yapıyoruz’ mesajı vermek istedik. Çimento fabrikaları ihalesi kafalarda soru işareti bırakmadan başarıyla yürüyor.’

Ertürk’ün, ‘Acaba teklif zarfları önceden açılıp, birilerine bilgi sızdırılır mı şüphesi kalmasın istedik’ sözü, beni biraz gerilere götürdü.

Hatırlar mısınız? Hani, Tofaş’ın kamudaki küçük hissesinin satışı söz konusuydu. Bunun için teklifler alınmış, zarflar ihaleden önce dönemin Başbakanı Tansu Çiller tarafından görülmüştü. Büyük tartışma kopmuş, Çiller bu yüzden Yüce Divan’ın eşiğine kadar gelmişti. O dönemde ANAP’la yaptıkları, ‘Birbirimizi Yüce Divan’a göndermeyelim’ barışıyla olay kapanmıştı.

Şimdi eski Başbakan Mesut Yılmaz neden Yüce Divan’da? ‘Türkbank ihalesine müdahale’den...

‘Şeffaf kutunun’ önemi burada ortaya çıkıyor. Çimento fabrikaları ihalesinde, bırakın siyasi otoriteyi, TMSF Başkanı bile fiyatları herkes gibi televizyondan ‘canlı canlı’ görüyor.

Bir yanda ‘şeffaf kutu’ duruyor, diğer tarafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Maliye Bakanı Kemal Unakıtan Galataport ihalesini kazanan, ‘toptan satış’ı özel yakalayıp, Tüpraş’tan hisse alan İsrailli işadamı Sami Ofer’le ‘gizli görüşme’ yapıyor...

Üstelik Başbakan, ‘gizli görüşme’yi konu eden medyaya, ‘size ders vermeli’ resti çekiyor...

Erdoğan bize kızacağına ‘şeffaf kutu’dan ders çıkarsa, bu tür görüşmeleri ‘şeffaf’ yapsa, kim ne diyebilir ki?