Bakan Eroğlu: "2B Arazileri Sanıldığı Kadar Büyük Bir Alan Değil"
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, 2B arazilerinin sanıldığı
gibi çok büyük bir alan olmadığını ifade ederek, ''Kıymetli alanlar var. Biz
sadece geçen yıl 501 bin hektar yani bu alanların iki katından fazla yeri
ağaçlandırdık, ormana kazandırdık'' dedi. (Fotoğraf: FERDİ
TÜRKTEN/AA)
Eroğlu, Sapanca'da
gerçekleştirilen AB SürecindeÇevre Yönetimi
Çalıştayı'nın açılışının ardından gazetecilerle yaptığı sohbet
toplantısında, çevre alanındaki çeşitli konulara ilişkin değerlendirmelerde
bulundu.
Orman vasfını yitirmiş arazilerden kira bedeli alınmasıyla
ilgili bu yerlerin el değiştirmesinden kaynaklanan sorunlar yaşandığını anlatan
Eroğlu, Maliye Bakanlığının bu konuda bir düzenleme yapacağını, bunun henüz
taslak safhasında olduğunu belirtti.
Bu alanların tüm halkın malı
olduğuna işaret eden Bakan Eroğlu, ''Birisi orada bina yapmışsa bunun bir
şekilde bedelini vermesi şart. Buralar kıymetli yerler. Zamanında işgal edilmiş,
tüm Türkiye'de var ancak şunu iddia ediyorum; 2003 yılından bu yana hiçbir yerde
işgale göz yummadık. Ben 'hodri meydan, Türkiye'de bir metrekare işgal edilmiş
yer bulun kendi elimle yıkacağım' dedim. Hiç kimse şu ana kadar gelmedi'' diye
konuştu.
Bu bölgeleri uydudan kontrol ettiklerini anlatan Eroğlu,
Marmaris'te kara ulaşımı olmayan bir yere denizden gelinerek tesis yapıldığı
ihbarı üzerine, Helikopterle havadan orman muhafaza memurlarını buraya
indirdiklerini ve yapıyı inşa edeni yakalayıp savcılığa teslim ettiklerini
söyledi.
''GEÇMİŞTEN GELEN BİR
KANGREN''
2B arazilerinin, 31 Aralık
1981'den önce orman vasfını tamamen kaybetmiş alanlar olduğunu vurgulayan Çevre
ve Orman Bakanı Eroğlu, konuyu ''geçmişten gelen bir kangren'' olarak niteledi.
Bu alanların yaklaşık 450 bin hektar olduğunu, bunların arasından
bağlık-bahçelik alanlar düşüldüğünde 230 bin hektar yerleşim alanı kaldığını
anlatan Eroğlu, şunları kaydetti:
''Buradan
şimdiye kadar hiçbir hükümet para almamış. Devlete bir gelir temin edilmemiş
bunun tespiti de yapılmamış. İlk defa biz geldiğimizde bunlar kime ait, kim
oturuyor belli olsun diye Tapu Kadastro Kanunu'nda geçen yıl bir değişiklik
yaptık. Bütün Türkiye'de bu alanları tespit ediyoruz. Bunların bedeli de
alınacak. Bunlar bize ait değil, 31.12.1981 tarihinden önce vasfını kaybetmiş,
Kepez'e organize sanayi bölgesi kurmuşlar ama geçmişte orman alanıymış.
Dolayısıyla bunların mutlaka satılıp bedelinin hazineye yatması gerekir.
Sanıldığı gibi çok büyük bir alan değil, kıymetli alanlar var, 230 bin hektarlık
bir yerleşim alanı. Biz sadece geçen yıl 501 bin hektar yani bu alanların iki
katından fazla yeri ağaçlandırdık, ormana kazandırdık. Dolayısıyla orman
varlığımız hem alan olarak hem miktar olarak bizim iktidarımız döneminde
artıyor. Orman alanını yaklaşık 1 milyon hektar artırdık. Odun serveti de 900
milyon metreküpten 1 milyar 300 milyon metreküpe çıktı. Bu konuda artışı olan
nadir ülkelerdeniz. Hatta FAO bunu dünyaya örnek olarak gösterdi. Bu
faaliyetlerimiz Kyoto vesilesiyle Danimarka'da düzenlenen 17. Taraflar
Konferansında tüm dünyaya gösterildi.''
Ağaçlandırma konusunda Portekiz,
İspanya, Yunanistan, İtalya, Arnavutluk, Bosna Hersek, Gürcistan, Suriye, Lübnan
ile Sudan ve Somali gibi bazı Afrika ülkelerinin Türkiye'den destek istediğini
bildiren Eroğlu, Özbekistan ve Türkmenistan ile de kurak bölgelerde dayanıklı
ağaç türleri yetiştirilmesi konusundaki çalışmaların sürdüğünü
anlattı.
DANIŞTAYIN İPTAL KARARI
Bakan Eroğlu, ''Orman Kanunu''na bağlı
çıkartılan tahsis yönetmeliğindeki bir maddenin, Danıştay tarafından ''düzenli
depolama tesislerine yer verilemez, bu katı atık bertaraf tesisi değildir''
gerekçesiyle iptal edilmesine ilişkin, katı atık bertaraf tesislerinin, yakma,
düzenli depolama tesislerini de kapsadığını, bütün dünyada bunun böyle kabul
edildiğini kaydetti.
Bertaraf tesislerinin sadece depolama alanları
olmadığını ve buralarda metan gazından elektrik üretildiğinin altını çizen
Eroğlu, ''Buradaki çöpler kendi kendine zamanla zaten dekompoze oluyor bu yüzden
bu bir bertaraf tesisidir. Bunu izah etmeye çalıştık ama şu anda zaten bertaraf
tesisi olarak telakki ediyoruz. Kaldı ki daha açık olmak için kanunda da böyle
bir teklif getirdik'' dedi.
Bakan Eroğlu, yargı
kararlarına elbette saygılı olduklarını, ancak çöpler uygun bir yerde düzenli
bir şekilde depolanmazsa kontrolsüz bir kirlenme yaşanacağını söyledi. Bunun
sıkıntısını Giresun'daki taşkınlarda yaşadıklarına dikkati çeken Veysel Eroğlu,
çöp depolama alanı olmadığı için dere yataklarının çöplerle doldurulduğunu
söyledi.
Eroğlu, ''Giresun'daki felaketin
büyümesinin sebeplerinden birisi budur. Şimdi orası için yer bulundu. ÇED
çalışması yapılıyor Giresun'u da kurtaracağız'' şeklinde konuştu.
Bakan Eroğlu, mahkemelerin konuyu bilirkişiye
havale ettiğini, uzman olmadığı halde bilirkişilik yapanlar olduğunu ifade
ederek, ''Türkiye'de bana göre bilirkişilik müessesesinin yeniden ele alınması
lazım'' dedi.
Uzman olmayan bilirkişilerce
yanlış raporlar hazırlandığını anlatan Eroğlu, ''Orada mahkemenin bir kusuru
yok, bilirkişi raporuna göre hareket ediyor. Bu konuda ilk defa biz bakanlık
olarak böyle bir mücadeleye giriştik. Bilirkişiler yanlış bilgi verdiğinde
kesinlikle üzerine gideceğiz. Üniversitesine, YÖK'e şikayet edeceğiz, yargı
makamlarına gideceğiz'' diye konuştu.
''BELEDİYELER CİDDİ ADIM
ATMALI''
Tıbbi atık depolama
tesisleriyle ilgili yakın zamanda mevzuata uymayan AK Partili 4-5 belediyeye çok
yüklü cezalar kestiklerini ifade eden Bakan Eroğlu, yaptırımlar konusunda taviz
vermediklerini söyledi.
Gayret gösterenlere de
yardımcı olmaya çalıştıklarını bildiren Veysel Eroğlu, ''İyi niyetle belli bir
yol alanların önünü kesmek doğru değil ama hiçbir şey yapmıyor, oturuyor.
Gidiyor, festival düzenliyor. Kusura bakma sen festivalden önce altyapını
hazırlayacaksın. Onun için ben hiçbir festivale gitmiyorum. Hatta atık su arıtma
tesisi ihale bedelinin yüzde 10'nu belediyelere biz hibe edelim dedik. Bizim
böyle bir bütçemiz yok, gerekirse başka kaynaklardan aktaralım verelim dedik.
Artık belediyelerin de bu konuda ciddi adım atması lazım'' görüşlerini ifade
etti.
''ÇEVREYLE UYUMLU MADENCİLİĞE
EVET''
Madencilik konusundaki
düzenlemeler doğrultusunda artık her önüne gelenin madencilik yapamayacağını
dile getiren Eroğlu, Turgutlu'daki maden ocağından örnek verdi.
Eroğlu, Turgutlu'daki tesis için Kanada'daki
işletmelerden bir gömlek üstün olacak şekilde şartlar öne sürdüklerini ve bu
doğrultuda, hiçbir şekilde hava, su kirlenmesi olmayacağını, maden arama işinin
sonlanmasının ardından alanın ağaçlandırılarak teslim edileceğini söyledi.
''Biz madenciliğe karşı değiliz, karşı
olduğumuz vahşi madencilik'' diyen Eroğlu, şöyle konuştu:
''Madeni işletsin, altınını alsın, ıslah etsin,
bize aynen ağaçlarımızı teslim etsin. Zaten ağaçlandırma, kira parasını
alıyoruz. Sıkı bir denetim var. Ben madenciliğe karşı değilim elbette bu servet
çıkarılacak. Dünyanın her yerinde çıkarılıyor. Çevreyle uyumlu madenciliğe evet
diyoruz. Bu konuda basın mensuplarımızın hassas olması lazım. Bazı durumlarda
yurtdışından bu işi manipüle edenler var. Altına karşı büyük bir tepki var. Bazı
ülkeler özel olarak Türkiye'de altın çıkmasını istemiyorlar. Siyanür sadece
orada mı kullanılıyor? Sanayide her tarafta var. Siyanürün de arıtılması son
derece basit.
Uşak'taki sistem fevkalade iyi
çalışıyor. Altın üretiliyor ülkeye bir katma değer sağlanıyor. Bunlar karşı
çıktılar dava açıldı sürüncemede kaldı. Biz izin veriyoruz. Gayet çevreci
diyoruz fakat birileri gidiyor. Bağırıyor, bazı insanların elbisesini
çıkarttırıyor, yırtıyor. Aynı adamları ben başka yerlerde de görüyorum. İşleri
bu. Bu konuda milli menfaatlerimizi kesinlikle korumamız lazım.''
DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ 1 GÜN ÖNCEDEN
KUTLANACAK
Çevre ve Orman Bakanı
Eroğlu, 5 Haziran Dünya Çevre gününü 4 Haziranda kutlayacaklarını belirterek,
''5 Haziranda sınavlar var. 5-6 Haziranda gürültü yapılmaması şeklinde talimat
verdik, çok sıkı denetliyoruz. O bakımdan kutlamaları 4 Hazirana aldık'' dedi.
Bu sene kutlamaları Konya'da yapacaklarını
anlatan Bakan Eroğlu, kutlamalar kapsamında 5 atık su biyolojik arıtma
tesisinin, 5 katı atık bertaraf tesisinin açılışını yapacaklarını söyledi.
Konya'nın yıllarca çok ileri biyolojik atık su
arıtma tesisinin özlemini çektiğini ifade eden Veysel Eroğlu, ''Bakanlık olarak
biz bir miktar destek verdik. Konya Büyükşehir Belediyesi de bunu tamamladı,
işletmeye aldı. Tuz Gölü artık kirlenmeyecek. Çıkan atık su arıtılarak sulamada
kullanılacak. Böylece bir taşla iki kuş vurmuş olacağız'' diye konuştu.
Bakan Eroğlu, 80-100 civarında çöp kamyonunu
Konya bölgesindeki ilçelere, belediyelere dağıtacaklarını, Katı Atık Birliğine
üye olan belediyelere parti ayrımı yapmaksızın bu kamyonları vereceklerini de
belirterek, ''Nüfusu 25-30 bin olan ilçelere 15, nüfusu bunun altında olanlara
da 7 tonluk çöp kamyonu verilecek. Bunlar kutlamalara katılacak Sayın
Başbakanımızın hediyesi olacak'' şeklinde konuştu.
Eroğlu, kutlamalar kapsamında çeşitli kurumlara da ödüller dağıtılacağını
duyurdu.
Bartın ve Sinop'a termik santral
kurulması tartışmalarına da değinen Bakan Eroğlu, bu illerin incelendiğini
kaydederek, ''Bütün kurumların görüşü alınıyor. Buna bir kişi karar vermiyor.
Kurumların tamamından uygun görüş gelmezse biz müsaade etmiyoruz'' dedi.
(AA)