Bienal Dersini Hep Birlikte Yeniden Tartışacağız

Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) tarafından düzenlenen etkinlik kapsamında, benim rehberliğimde ve New7Arch Mimarlık Kulübü’nün katkıları ile 60 mimarlık öğrencisi, 04 Ekim Perşembe günü bienal mekanlarını ziyaret etti. Mimarlık eğitimi ile ilgili vizyonumuz doğrultusunda, geçtiğimiz yıllarda gerçekleştirilen bienallere mimarlık öğrencilerinin katılımlarını sağlamıştık. Ancak küratör Hou Hanru tarafından düzenlenen 10. İstanbul Bienali'nin, güncel mimarlık kültürünü belirleyen politik, ideolojik, ekonomik ve toplumsal değişkenleri ve değişimleri tartışılabilir kılan işleri ortaya koyması nedeniyle, mimarlık eğitimi açısından oldukça önemli bir “farkındalık” kapısı araladığını düşünüyorum. Özellikle de “kamusal alan” üretimi ve “kentsel değişim-dönüşüm” meselelerinin oldukça sık gündeme oturduğu bu dönemde. Gerek sergi mahalleri, gerekse de sergilenen işler, mimarlık öğrencilerinin “mekan”ın kullanım ve tüketim bilgisini belirleyen “resmi/kurumsal” kuvvetlere karşı sanatçıların özgür ve eleştirel duruşlarıyla temas edebilmeleri açısından büyük bir fırsatın müjdesini veriyordu. Buna karşın, güncel sanat pratiklerinin yoğun kuramsal arkaplanı nedeniyle, öğrenciler için çok da kolay olmayacaktı. Yapı Endüstri Merkezi’nin gerçekleştirdiği “rehberli” sergi gezisi, en temelde bu sorunu kısmen aşmamızı sağladı. “Kısmen” diyorum, çünkü daha önce vurguladığım gibi, sergilenen ürünler kadar, sergi mekanları da, bir ardı zamanda, üzerinde “ders” gibi çalışılmayı gerektiriyor. Pek çok öğrencide, Bienal mekanlarına yeniden gitme gereksiniminin doğması, özellikle sergi mahalleriyle ilgili olarak düşünmeye başlamaları ve kişisel yorumlarını birbirleriyle ve benimle paylaşmaları, bu yöndeki en büyük kazancımız sanırım. YEM aracılığıyla gerçekleştirdiğimiz bu etkinliğin amacına ulaşmış olduğunu böylece anlıyoruz. Tüm dünyada gerçekleştirilen Bienallerin en önemli işlevlerinden birisi de, söyleminin toplumsal uzamları ve uzantılarıdır. Eğitim kurumları ise bunların en temel omurgaları. Ancak bu omurganın sağlıklı olarak oluşum kazanabilmesi için, söylem biçimlerinin ve bunların temsil araçlarının özgür ve bilimsel olarak konuşulması, yazılıp çizilmesi gerekli. Öğrenciler ile bienal gezisinin ardından gerçekleştirdiğim bir sohbet esnasında, bienal “dersi”ni hep birlikte yeniden çalışmamızın gerekli olacağı düşüncesine vardık. Bu sorunu aşmak açısından, biz Yeditepe Mimarlık Bölümü olarak, Kasım ayının sonuna doğru, Bienali yeniden konuşabileceğimiz bir tartışma ve yazışma ortamı hazırlamaya karar verdik. Kurumsal duyurusunu önümüzdeki haftalarda yapacağımız bu etkinlik çerçevesinde bir panel dizisi oluşturacağız. Ayrıca, bu paralelde, New7Arch kulübü, 10. İstanbul Bienali ile ilgili bir bülten hazırlayacak. Işıl BAYSAN SERİM Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi