Dünya mimarlık gününü takiben 2-5 Ekim tarihlerinde İstanbul’da yaklaşık 10 mimarlık fakültesinden, 1000 birinci sınıf öğrencisi ile 10. İstanbul Sanat bienalini gezdik. Hou Hanru küratörlüğünde “İmkansız Değil, Üstelik Gerekli: Küresel Savaş Çağında İyimserlik” teması ile gerçekleşen bienal ilk düzenlendiğinden yirmi yıl sonra turistik mekanlardan çıkarak kentin içine, gündelik yaşantılarımızın geçtiği İstanbul’un kozmopolit ve kaotik köşelerine yerleşti.
Bienale birinci sınıf öğrencileri ile yaptığımız gezinin yanlızca onlar için değil biz YEM ekibi için de son derece keyifli ve öğretici geçtiğini söylemeliyim.Genç mimar adaylarının eğitimlerinin ilk, belki de ikinci haftasında mimarlığa ilişkin karmaşık hislerle dolu karşımıza gelişi bizleri fazlası ile etkiledi. Yaşamlarının son bir-iki yılını ÖSS eksenli geçirmiş, tutku ile tercihini yapmış da olsa (en iyimser ihtimalle) mesleği ile ilgili fazla bilgisi olmayan, bir kısmı sınav sisteminin azizliği ile tamamen tesadüfi yerleştirilmiş bu gençlerin birbirleri ve Yapı-Endüstri Merkezi ile buluşması gerçekten keyifli oldu.
İlk gün Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde, stüdyo KAHEM’den Mert Eyiler, Pelin Tan ve Boğaçhan Dündaralp’in katıldığı buluşma toplantısında öğrenciler; “mimarlık nedir?”, “mimarlık sanat mıdır?”, “mimar nasıl para kazanır?”, “mimarlar yazar da olur mu?”, “mimarlar bienal için ne yapar?” gibi soruları bizlere ve kendilerine yönelttiler. Eğitim sisteminin lise sonuna kadar onlara dayattığı “her sorunun bir tek doğru ve çoktan seçmeli cevabı var” tezini tamen çürüten, limitin sonsuza gittiği, her mimarın maalesef ancak kendi yolundan yürüyerek cevabını verebildiği bu sorular üzerinde konuşmak hepimiz için farklı kapılar açtı. Toplantıya ikinci gün stüdyo KAHEM’den katılan Funda Us Sönmez ilham verici konuşması ile tüm öğrencilerin kalbini fethetti. Gezinin son günü aynı ekipten bize katılan Ertuğ Uçar ve Hakan Şengün bienal kavramını açtılar, İstanbul bienalinin bu güne kadarki serüvenini ve stüdyo KAHEM’in 10. Bieanle nasıl eklemlendiğini aktardılar.
Stüdyo KAHEM’in, bienal mekanı olarak Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'ni seçişinin üzerinde her grup ile özenle durduk. 1937 yılında bir yarışma ile seçilen bu yapının hem cumhuriyetin ideolojisini yaygınlaştırma sürecininin ikonik yapılarından biri olması ve bir kamu yapısını var eden aktörlerin birbiri ile ahenk içinde var olduğu özlenen bir dönemi yansıtmasının önemini de konuştuk. Bienali gezmek için yola çıkmadan önce öğrencilerle bienalin anlamı, küratörün işlevi ve modern sanata ilişkin beklentileri üzerine sohbet ettik. Çoğu öğrencinin ilk defa duyduğu bu kavramları biraz açıklığa kavuşturmaya çalıştık.
Bienalin en renkli ve kaotik mekanı olan antrepo No 5’e vardığımızda öğrencilerin bir kısmı büyük bir merakla, bir kısmı şaşkınlıkla, bir kısmı da ciddi bir hayalkırıklığı ve kayıtsızlıkla işlere yaklaştılar. Oldukça kalabalık olan gruplarımıza eşlik eden bienal rehberleri öğrencilere bu işlerin arkasındaki düşünceyi aktarmaya çalıştılar. Henüz liseden mezun olmuş genç mimarlık öğrencileri hepimizin yaşamının önemli bir parçası haline gelen bu “arka plan” olgusu ile ilk defa tanıştılar diyebiliriz.
Antrepo No 5 – Fotoğraf Işıl Göreci
İkinci durağımız, bugün kentte örnekleri gittikçe artan modern alışveriş merkezi komplekslerinin belki de en erken örenği olan İstanbul Manifaturacılar Çarşısı idi. 1967 yılında inşası tamamlanmış, Doğan Tekeli, Sami Sisa, Metin Hepgüler yapıtı olan bu çarşıdaki bienal işleri ekonomi, ticaret ve göç ekseninde konumlanmıştı denebilir. İMÇ’de öğrencilerin en çok rağbet ettiği çalışma Sora Kim’in CapitalPlus Kredi Birliği projesi oldu. Paranın dışında kişisel eşya ve malları da mevduat olarak kabul eden kuruluş her türlü mevduata %3 faiz veriyordu. Öğrenciler 10 cm olarak yatırdıkları cetvele 3 mm aylık faiz alma hayali ile epeyce sıra beklemeyi göze aldılar…
İMÇ - Dünya Fabrikası, Fotoğraf Seda Babağoğlu
Gezinin son durağı olan AKM’de bizi kötümser ama hayli mimari çalışmalar bekliyordu. Yıkılma kararı meclis tarafından aynen benimsenen Atatürk Kültür Merkezi üzerine tartışma fırsatı bulduğumuz gezinin bu durağında en çok ilgi gören çalışmalar Nina Fischer ve Maron El Sani’nin çarpıcı Dünyanın Bütün Hafızası videosu ve Xu Zhen’in himalayalar üzerinden 1.86 m’lik kısmını kesip sergilediklerini kanıtlarıyla idda ettikleri 8848-1,86 projesi oldu.
AKM - 8884-1,86 önünde öğrenciler, Fotoğraf Merve Fidan
Günün sonunda bizler mimarlık mesleğine ilk adım attığımız günlere, öğrencilerin kaygı, heyecan ve kayıtsızlıkları ile harmanlanarak geri döndük. Bu arada İstanbul’daki mimarlık fakültelerine başlayan öğrenci profili ile ilgili de epeyce bir fikir sahibi olduk.
Onlarsa; sanırım çokça yoruldular, biraz sıkıldılar, birbirleri ile kaynaştılar ve umarım keyifli bir gün geçirdiler. Yapı-Endüstri Merkezi genç mimar adayları ile tanışmaktan ve onlara bir kapı aralamaktan dolayı çok mutluydu. Hele bu yoğun gezi programının ardından onların zihinlerine bazı soruların takılmasını sağalayabildiysek bizden mutlusu olamaz.
Banu DURMUŞOĞLU
Mimar