Bu köşede daha önce konuyu ele aldım ve detayları sizlere
aktardım. Ben yazdıktan sonra "ihale zarfı" açıldı ve içinde
"yerse" tadında bir fiyat çıktı. Teklif edilen fiyat dünya standartlarından en
az yüzde 50 daha fazlaydı. Fazlaydı ama "bitti" denmesine rağmen süreç hala
kesilmedi ve son iki gündür "fiyat revizyonu" başlığı altında
"yeniden gündeme" gelmeye başladı. Peki bu ihalede "sorun" ne? Değerli dostlar,
detaya geçmeden önce bir kez daha bir hatırlatma yapmak istiyorum; bu sayfada
daha önce "Türk-Rus" işbirliğine dair yazılar okudunuz. O
yazıların ana tezi yeni dünya düzeninde esir olduğumuz Avrupa Birliği
(AB) senaryosu yanında, alternatifleri de sorgulamamızın
gerekliliğiydi.
Rusya'ya teslim
edildik
Türk-Rus İmparatorluğu başlığı ile konuyu "en noktasına" taşıdığımda dahi asla "tek taraflı" bir bağımlılığı düşünmedim. Ülkesini seven biri için bugün Rusya karşısında düştüğümüz durum asla kabul edilemez. Gerek AB ile gerek Rusya ile geliştirdiğimiz bütün projeler ve birliktelikler "karşılıklı ve eşit şartlarda oluşmalı. Rusya'ya "teslim edilmemiz" gerçeğine gelince. Son iki gün içinde belki de fazla dikkatinizi çekmeyen bir haber ile başlamak istiyor ve aynen aktarıyorum:
"Türkiye'nin ilk nükleer santral projesinde sona gelindi. Atom Enerjisi
Kurumu, eylüldeki ihaleye tek teklifi veren AtomstroyExport-Inter Rao-Park
Teknik Konsorsiyumu (Rusya-Türkiye) ile ilgili incelemesini tamamladı. Enerji
Bakanlığı çevreleri, fiyat ve teknik açıdan yeterli bulunan şirkete hükümetin de
olur vereceği görüşünde. Mersin-Akkuyu'da kurulması planlanan Türkiye'nin ilk
nükleer santral inşaatı ve işletimi için 24 Eylül'de ihale yapılmıştı. 13
firmanın şartname aldığı ihaleye, sadece 1 firma teklif vermiş, 5 şirket ise
teşekkür mektubu sunmuştu."
Enerjide tam
bağımlıyız
Evet, aynen okuduğunuz gibi! Konu hakkında detayı takip etmeyenler, "Ne var
bunda?" diyebilirler. O zaman bilgi olarak bazı detayları arz etmem
gerekli:
1- Türkiye'de "doğalgaz vanamızın" neredeyse
tamamının kontrolü Ruslar'ın elinde. İran gibi alternatif projeler var ama
şimdilik ana arz Rusya kaynaklı.
2- Kullandığımız
elektriğin yüzde 40'tan fazlası doğalgazdan üretiliyor. Bu şu demek; sadece gaz
bağımlısı değiliz, gaz dolayısıyla yanlış üretimden dolayı aynı zamanda
elektrikte de "bağımlıyız"!
3- Bu kadar "yetmez"
diyorsanız, bir adım daha atayım. Bu ihale sonrası "nükleer enerji" vanalarımız
da yani içerideki enerji ihtiyacımızın büyük bir bölümü ve en önemlisi
alternatif dediklerimizin de "tamamı" Ruslar'ın eline geçiyor. Bu detaylar
sonrası "Ne olacak canım" diyenlere ve Türk kamuoyuna sormak istiyorum; hangi
egemen ülke enerji arz güvenliğini bu kadar başka bir ülkeye teslim
eder?
İhale iptal edilmeli
Sonuç 1: Türkiye çok tehlikeli bir yolda ilerliyor. Çocuklarımızın "arz güvenliğini" onları başka bir ülkeye enerji bağımlısı hale getirerek tehlikeye atıyoruz.
Sonuç 2: Bu ülkeye kimsenin bunu yapmaya hakkı yok. Bütün kamuoyuna, yetkililere, vicdanı olan herkese sesleniyorum; bu ihale "iptal edilmeli"!
Sonuç 3: Koskoca bir ülkeye "yerse" tadında teklif veren bir firma ile nasıl iş yapabiliriz. Nasıl bu sürece devam edebiliriz! Ben anlayamıyorum!
Not: Konuya enerjiden girmişken hatırlatmak istiyorum. Sorunumuz sadece "gaz-elektrik-nükleer" döngüsünde değil. Aynı şekilde boru hatlarında da inanılmaz hatalarımız var! Nabucco'da "günlerdir-aylardır yazıyorum"; Türkiye bütün haklarını, bilinmeyen bir sebepten, Avusturyalı bir şirkete teslim etmiş! Nedeni ve kazancı bilinmiyor. Doğalgaz ve elektrikte vana-şalter verilmiş şimdi de nükleer enerjinin anahtarları teslim ediliyor. Sorarım size hangi ülke "enerji arz güvenliğini" başkalarına bu kadar teslim eder.