Ankara’daki alışveriş merkezlerinin sayıları her geçen gün artıyor. Doğru
planlama yapılmadan inşa edilen bu yapıların Ankara’ya zarar verdiğini söyleyen
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Şehir Plancıları Odası Ankara
Şubesi 2. Başkanı Gökçen Kunter,
“Anakent Belediyesi’nin kontrol mekanizması olmadığı için alışveriş merkezleri
mantar gibi çoğalıyor. Ankara’nın bu kadar fazla alışveriş merkezine ihtiyacı
yok” dedi. TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi 2. Başkanı Gökçen Kunter
ve TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi Yazmanı Murat
Çevik’le, Ankara’daki alışveriş merkezlerini konuştuk:
Ankara’daki alışveriş merkezlerinin sayısı son yıllarda daha da
arttı. Artışla ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Gökçen Kunter: Evet, sayıları arttı. TÜBİTAK’ın bu konuda
devam eden bir araştırması var. 2023 Nazım İmar Planı’nda Eskişehir ve İstanbul
yolu üzerinde kentsel servis alanları açmak ve kent içinde kalan küçük sanayinin
o alanlara yerleşmesi amaçlanıyordu. Anakent Belediyesi’nin bu konuda bir
kontrolü yok. Gidip ilçeden de ruhsat alınabiliyor. Çünkü planda, “Orada
alışveriş merkezi olamaz” denilmiyor, “Kentsel servis alanıdır” deniyor. Bu
durumda da Anakent Belediyesi’nin bir kontrol mekanizması olmadığı için
alışveriş merkezleri mantar gibi çoğalıyor.
Bu artışla ilgili olarak siz ne düşünüyorsunuz ?
- Murat Çevik: Anakent Belediyesi tarafından yapılan 2023
Nazım İmar Planı’nda öngörülen bu alışveriş merkezleri, belirlenmiş bir alt
merkez alanına inşa ediliyor. Ancak böyle bir alt merkez alanı yok. Anakent
Belediye Başkanı Melih Gökçek’in onayladığı, imzaladığı ve ertesi gün tersini
yaptığı planlama çalışmasında, “Stratejik bir etki değerlendirilmesi yapılarak
ondan sonra yaşama geçirilmelidir” deniyor. Ama hiçbir şey uygulanmıyor.
‘İstanbul’da bile bu kadar yok’
Peki Ankara’nın bu kadar fazla alışveriş merkezine ihtiyacı var
mı?
- G.K: Kesinlikle yok. İstanbul’da bile bu kadar fazla
değil.
- M.Ç: Planlamanın özü ihtiyaç tespitidir. Bu alışveriş
merkezlerini yaptığınızda çok açık biçimde, Ulus ve Kızılay’daki ticaret ve kent
kimliğinin geçmişini öldürüyorsunuz.
- G.K: Kızılay çöküntü bölgesi haline geliyor. Ama
Kızılay’da ticaret var. Ulus’un ise tarihi kent merkezinde ticaret yapılıyor. Bu
tip merkezleri güçlendirmemiz lazım. Ticareti daha akışkan hale getirmemiz
gerekiyor. Bu tarz büyük çaplı alışveriş merkezleri yapacaksak da, birbirine bu
kadar yakın ve insanların sadece otomobille ulaşabileceği yerlere bunları
koymamamız gerek. Bir de sanayi alanlarında bir tek OSTİM kaldı. Geriye kalan
küçük sanayi, imalat sektörü de Ankara’da giderek azalıyor. Zaten tarımsal
üretim de yok.
‘AVM’ler batacak’
O zaman Ankara için “tüketim başkenti” haline geliyor diyebilir
miyiz?
- G.K: Evet. Aslında başkent yanlış tüketiliyor. Alışveriş
merkezleri yapmanın bir tutarlılığı yok. Yakın zamanda bazıları batacak. Örneğin
bazı alışveriş merkezleri yan yana. Ekonomik olarak baktığınızda tüketimi bu
kadar yan yana koymak bir süre sonra birbirlerine zarar vermelerine neden
olacak.
Konuyla ilgili vurgulanması gereken başka noktalar var
mı?
- M.K: Bu yapılaşmalara bir de Atatürk Orman Çiftliği’ne
(AOÇ) yönelik birtakım planlar, rant çalışmaları ile hesaplarını eklersek ortaya
daha farklı anlamlar çıkıyor. AOÇ üzerindeki çalışmalar, “kılıfına uydurularak”
yapılıyor. Orası işlevinden çıkarıldıktan sonra “tamam burası kent hizmet alanı”
deniliyor. Bu da arkasında başka bir öbeklenmeyi getiriyor. Örneğin konut alanı
yapılıyor. Bu da orayı sadece alışveriş yapıp döneceğimiz bir yer olmaktan
çıkarıp, farklı bir rant ve gelişim alanı haline getiriyor.