Birleşmiş Milletler 64. Genel Kurulu'na
katılmak üzere New York'ta bulunan 100'den fazla ülke lideri, şimdiye kadarki en
geniş katılımlı iklim zirvesinde buluştu.
Toplantıda başta BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon olmak üzere ABD
Başkanı Barack Obama ve Çin Devlet Başkanı Hu Jintao gibi iklim değişikliği
konusunda tepki çeken ülkelerin liderleri de bir konuşma yaptı. İklim
değişikliği konusundaki Yüksek Düzeyli Zirvenin Açılış Oturumu'nun ardından da
İklim Değişikliği Zirvesi Yuvarlak Masa Toplantıları'na geçildi. Bu toplantıda
ise Başbakan Erdoğan'ın görüntülü bir mesajı yayınlandı.
İklim Değişikliği Zirvesi'nde görüntülü mesajı yayınlanan
Erdoğan, insanoğlunun büyük bir tehditle karşı karşıya olduğunu belirterek,
küresel ve bölgesel işbirliğinin önemine dikkat çekti.
Nefret, öfke, önyargı gibi yaklaşımların radikal akımlara ve
teröre zemin hazırladığını belirten Erdoğan, "Bütün bunlar karşısında ortak bir
gelecek inşa etme idealini ortaya koymalıyız" dedi.
Ancak bazı bilimsel gerçeklerin bu konuda neler yapılabileceği
hakkında yol gösterici olduğuna işaret eden Erdoğan, "Türkiye, küresel
sorunların, küresel çözümler getirdiğine inanmaktadır." sözlerini kullandı.
Sorunun ayrıca bölgesel ve küresel işbirliğini de zorunlu kıldığını aktaran
Erdoğan, iklim değişikliği sorununun yol açtığı olumsuz etkilere en açık
coğrafyalardan biri olan Doğu Akdeniz havzasında bulunduğunu belirttiği
Türkiye'den bazı örnekler verdi. Erdoğan, "Hükümetim, iklim değişikliklerinin
bahse konu olumsuz etkilerini hafifletebilmek ve uyum sağlayabilmek amacıyla
tamamen ulusal kaynaklarla desteklenen çok önemli çalışmalara farklı
sektörlerden ivme kazandırmış, bu yönde önemli gelişmeler kaydedilmiştir" diye
konuştu.
Türkiye gibi ülkelerin finansman gereksinimleri dikkate
alınmalı
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin, BM İklim Değişikliği Çerçeve
Sözleşmesi'ne 2004 yılında taraf olduğunu, Kyoto Protokolü'ne katılım belgesini
28 Mayıs 2009'da sunduğunu 26 Ağustostan itibaren de resmen taraf olduğunu
vurguladı. Erdoğan ayrıca 2012'den sonraki yeni iklim değişikliği rejiminde de
"ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar' ilkesi ışığında ulusal koşulları
ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleri, görece kapasitesi dikkate alınmış adil
bir hukuki statüyle yer almayı" istediklerini dile getirdi. Başbakan Erdoğan,
"Böylelikle Türkiye, küresel salımlarla uluslararası mücadele ve işbirliği
çalışmalarında sürdürülebilir kalkınma hamlelerine zarar vermeyecek nitelikte
'ulusal olarak uygun eylemleri' yerine getirme konusunda üzerine düşeni
yapabilecektir" ifadelerini kullandı.
Ülkelerin 'yeşil ekonomilerin' oluşturulması için yapacakları
yatırımların çok büyük meblağlara ulaşacağının da bilinmekte olduğunu söyleyen
Erdoğan, sanayileşme sürecini tamamlamamış ülkelerin teknoloji transferi ve
finansman gereksinimlerinin Kyoto Protokolü'nün yerini alacak olan yeni
anlaşmada dikkate alınacağını umduğunu dile getirdi. Erdoğan, yeni anlaşma ile
"her ülkenin kendi koşullarına uygun salım azaltım ve uyum eylemlerine olanak
sağlayacak esnekliğe sahip yeni ve adil bir mekanizmanın oluşturulmasını"
temenni ettiğini ifade etti. Erdoğan ardından sözlerini şöyle bitirdi: "2012
sonrasına bağlı yeni anlaşmanın halen devam eden müzakerelerinde bugüne kadar
hâkim olmuş bir nevi siyasi bölünme atmosferinin yerini yapıcı işbirliği ve eş
güdüme dayalı bir anlayışa bırakması ve her ülkenin kaygılarını göz önünde
bulunduran bilimsel gerçeklerle uyuşan tek taraflı ve katı önlemler içermeyen
gerçekçi ve adil olan bir anlaşmanın ortaya konmasının metnin aralık ayında
Kopenhag'da yapılacak taraflar konferansında benimsenmesi şansını artıracağına
inanıyorum."