Renaissance İnşaat Grubu Başkanı Erman Ilıcak 49 yıllığına
kiralama yoluyla aldıkları Ataport projesinin izinleri için
yaklaşık 2 bin imza topladıklarını, bundan sonra sadece
kendilerinin satın aldığı arsalarda yatırım yapacaklarını söyledi. Ilıcak,
Rusya'nın ikinci büyük kenti olan St. Petersburg'da inşa ettiği
ilk otellerinin işletmesinin Crowne Plaza'ya devri için
düzenlenen imza töreninin ardından Türkiye'deki çeşitli basın kuruluşların
Moskova temsilcilerinin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin sorusu üzerine Türkiye'deki Ataport projesinde büyük
zorluklarla karşılaştıklarını ifade eden Ilıcak, "Aldığımız izinler iptal
edildi. Daha çok Odalar... Mesela Mimarlar Odası, Şehir Planlamacılarının
itirazıyla çok uzun mahkemeler başladı. 4 yıllık bir sürecin içine girdik. Süreç
sonra bizim lehimize sonuçlandı ama 4 senemiz geçti. Tabii büyük projeler için
böyle bir süreç gerekiyor" dedi. Ilıcak, Ataport'un İstanbul?un ortasında
denizin doldurulmasıyla yapılacak büyük bir adayı oluşturduğunu belirterek, "Bu
iş bizi çok zorladı. Böyle büyük projelerin böyle büyük sancıları oluyor. Ben
bunu bilmiyordum. Böyle bir sürecin bizi beklediğini bilmiyordum" diye konuştu.
Ataport projesinin kendilerinin daha önce hazırladığından çok farklı bir noktaya
geldiğini kaydeden Ilıcak, "Proje sonuçta çok değişti ama yakında başlayacağız.
Projeye 2011 yılında başlayacağız. Yeni haliyle büyüklüğü aynı ama kat
yükseklikleri değişti. Bazı sınırlamalar geldi" dedi.
"Değişiklikler projenin lehine"
Getirilen sınırlamaların ve yapılan
değişikliklerin projelerin lehine olduğunu ifade eden Ilıcak, "Proje daha
güzelleşti. Anıtlar Kurulu'nun sınırlamalarıyla İstanbul?a daha yakışır bir
proje oldu" şeklinde konuştu. Anıtlar Kurulunda son derece değerli kişilerin
bulunduğunu söyleyen Erman Ilıcak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Mesela bazen (Türkiye nasıl böyle ayakta duruyor) diye soruyoruz ama arkada
bilmediğimiz böyle çok değerli insanlar var. Bunlar tamamen cumhuriyete, bunun
değerlerine inanmış çok sağlam insanlar. Tabi biz bunları da bilmiyorduk. Bu
süreçten geçerken bunu da öğrendik. O insanların fikirlerini değiştirmek mümkün
değil. O insanların doğru bildiği neyse onu değiştirmeniz mümkün değil. Bu
insanlar aslında sistemin en büyük bekçileri."
Projenin Anıtlar Kurulunun müdahaleleri ve sınırlamaları sayesinde daha da
şekillendiğini vurgulayan Ilıcak, şunları kaydetti:
"Bize (bir yıl içinde projeyi yapacaksın, inşaat ruhsatını alacaksın ve işe
başlayacaksın) dediler. Ama inşaat izni için 2 bin yerden izin alacaksın. İmar
için 2 bin tane imza gerekiyor. 17 bakanlığa gideceksin oradan geçecek belediye
gideceksin, oradan büyüksehire gideceksin. Öyle kolay süreçler değil. Çok acele
bir proje yaptık. Dünyadaki benzer örneklerine bakarak güzel şeyler yapmaya
çalıştık. Ondan sonra Anıtlar Kuruluna tosladık. Sonuçta bu gerçek olan şu: Bu
yanlış işi Allah'tan yapmadık. O müdahaleyle daha farklı daha güzel bir yere
geldi proje. Bize iyi oldu. Dedikodu da çok oldu. Bizi de çok yıprattı. O yüzden
bundan sonra sadece kendi satın aldığımız arsalar üzerine böyle şeyler
yapacağız. Bir daha böyle bir proje niyetimiz yok. 2 bin küsur imza aldık ve
bunları bir yıl içinde aldık. Proje yaklaşık 1,5 milyar dolara mal olacak.
Zeytinburnu Port adını Ataport olarak değiştirdik. İstanbul?un siluetini
değiştiriyorsun ve bunda acele etmemek gerekiyor."
"Ataport ile denizden 2,5 milyon turist gelecek"
Ilıcak, Ataport projesinin kendilerini "bir kaç
adım yukarı itecek" bir proje olduğunu belirterek, "Altından kalkabilirsek,
İstanbul çok büyük şey kazanacak. Bugün deniz yoluyla 450 bin turist geliyor
İstanbul'a ve o zaman 2,5 milyon kişi gelecek. Şu anda bunların gelebileceği bir
tesis yok. Büyük gemilerin yanaşabileceği limanları yapacağız. İnsanın gidip iki
gün içinde geçireceği bir alan yok. Bu öyle bir alanı barındıran bir ada olacak.
Bunun bir örneği Cannes?ta var" dedi.
Projeyi 4 yıl içinde tamamlayacaklarını ifade eden Ilıcak, "Biz araziyi
geliştireceğiz. Parsel parsel yatırımcılara vereceğiz. Mesela otel yatırımcısı
gelip otel bölümü alıp yapacak. Büyük projeleri bir kişinin yapması mümkün
değil. Ama nereden bakarsanız, bittiğinde en az 70 bin kişiye istihdam
sağlayacak. İnşaat sürecinde 1 milyon metrekarede 4 yıl boyunca en az 15-20 bin
kişi çalışacak. 10 tane böyle otel var. 49 yıl sonra sahibi devlet olacak" diye
konuştu.
Renaissance'ın kısa sürede dünyanın en büyükleri arasına girmesindeki
başarılarının ardındaki sırrın takım oyunu olduğunu söyleyen Ilıcak, "Bizde tam
bir takım oyunu var. Bu takım oyununu Ruslarla birlikte yaptık. Burada bazı
firmalar vardı mesela, çaycısına kadar Türk'tü. Hiç kimseye güvenmiyorlardı. O
zaman toplumdan izole oluyorsun ve buradaki başarıları da çok kısa süreli
oluyor. Ruslara da şirket içinde yükselme umudu verdik. Onlar da şirketi
sahiplenmeye başladı. Hatalarımızı eksiklerimizi beraber istişare ediyoruz"
ifadesini kullandı.
"Otel işine biraz
geç girdik"
Rusya'da daha çok ofis
yeri yaptıklarını ve otel işine geç girdiklerini kaydeden Ilıcak, şunları
söyledi:
"Otele biraz geç girdik. Daha çok ofis yapıyorduk. Ama biraz da şartlar
zorladı. Ofis olarak işletmek daha kolay. Biraz da rekabetten dolayı böyle bir
şeye yönlendik. 30 bin metrekarelik otel 4 yıl sürdü. Kolay değil izin almak.
Rusya için bir know-how geliştirdik. Sadece bizim değil, Moskova?da ENKA ve Ant
Yapı?nın yaptığı kolay işler değil. Dolayısıyla biz rekabette çok daha
ilerdeyiz. Mesela Finli bir firmanın artık gelip bizle rekabet etme şansı yok.
Onların bizle rekabet edebilmeleri için en az on yıl burada ter dökmeleri
gerekiyor."
Türk inşaat şirketlerinin işleri çok hızlı yaptığı ancak aynı oranda kaliteli
yapamadığını ileri süren Erman Ilıcak, "Belki süper kaliteli yapamıyoruz ama
gece gündüz çalışıp çok hızlı yürütüyoruz. Ama maalesef çok kaliteli
yapamıyoruz. Bir kere çok kısa sürede yapıyoruz. Bize bir kere çok rahat zamana
yayılmış işler gelmiyor. Bize hep zor işler geliyor. Tabi böyle çok zor işler
geliyor ve biraz da yapımız bir an önce yapıp başka bir işe geçmek istiyoruz ve
inşaat işi de buna gelmiyor" dedi.
Kendilerinin
St. Petersburg'da önceliği kalite olan Finlilerle rekabet ettiklerini ifade eden
Ilıcak, "Biz fiyat olarak adamlardan hep daha ucuzduk ama bizden hep aynı
kaliteyi de beklediler. Ama maalesef biz Türk inşaat şirketleri olarak, 5-6-7
yıldızlı işlerin müteahhitleri olamadık. Biz hep böyle kısa zamanda yapılması
gereken emek yoğunluklu işlerin müteahhitleri olduk" şeklinde konuştu. Ilıcak,
kendilerinin bu durumu değiştirmek istediğini belirterek, "Zamanla değişiyor.
Daha kaliteli, daha akıllı, nitelikli binaları yapacak tekniğe daha yeni yeni
ulaşıyoruz. Ve o mantaliteye yeni ulaştık. Biz sadece emek yoğun işlerden artık
tamamen çıktık" dedi.
"Rusya pazarı daha yüksek
teknoloji gerektiren işlere itiyor"
Türk şirketlerinin Rusya'da artık konut projeleri yapamadığını çünkü
Rusların bu işi artık çok iyi öğrendiğini kaydeden Ilıcak, "Pazar bizi biraz
daha yüksek teknoloji gerektiren işlere doğru itiyor. Türk firmaları olarak
artık yapacağımız yüksek binalar, fabrika tesisleri, alışveriş merkezleri, yani
çok kısa sürede yapılacak nitelikli tesisler. Pazarda artık o segmentler kalıyor
bize. Diğer segmentler dolduruldu" diye konuştu. Ilıcak, 1990'lı yıllarda tünel
kalıplarını Rusya'ya Türklerin getirdiğini ama şimdi Rusların bu işleri
Türklerden daha iyi yaptığını belirterek, "Daha iyi ve çok daha ucuza
uyguluyorlar. Eskiden bütün depoları Türkler yapardı. Şimdi bir tane yaptığımız
ambar yok. Bu sefer yatırım yapmaya başladık" dedi. Rusya'da inşaat sektöründe
eski günlere dönmesinin imkansız olduğunu savunan Ilıcak, şöyle devam etti:
''Mesela, Moskova?da Türk firmalar hep ofis yapıyordu. Şimdi Moskova?da boş
olan ofis stoku, İstanbul?da bütün kullanılan ofis stoku kadar. Moskova?da 2
milyon metrekare boş A sınıf ofis. İstanbul?da ise kullanılan A sınıfı ofislerin
tamamı 2 milyon metrekare. Moskova 4-5 yıl içinde mevcut stokları eritecek.
Neredeyse her sokakta alışveriş merkezi var. Biz bile kaç tane alışveriş merkezi
yaptığımızı unuttuk. Her yere yaptık. Dolayısıyla hiç bir zaman eskisi gibi
olmayacak. Dolayısıyla inşaat alanı Türkler için çok daralacak. Ucuz konutlara
talep artacak. St. Petersburg?da önümüzdeki 6 yıla yetecek lüks konut stoku var.
Dolayısıyla pazar bayağı daraldı. Bizim çok daha farklı şeyler yapmamız
gerekiyor."
"Rusya'da yatırımların geri
dönüşü 6 yıldan 8 yıla çıktı"
Rusya'da
inşaat sektöründeki karlılık durumunun yatırımların geri dönüşüne de yansıdığına
dikkati çeken Ilıcak, Rusya'da eskiden 6 yıl olan yatırımların geri dönüş
sericinin artık 8 yıla yükseldiğini söyledi. Renaissance'ın 2009 rakamlarıyla
dünyanın en büyük 75'inci, Türkiye'nin de sırasıyla ENKA ve GAMA'dan sonra en
büyük 3'üncü şirketi olduğunu ifade eden Ilıcak, "Biz burada (St. Petersburg)
Senator adlı şirketten sonra ofis konusunda ikinci sıradayız. Kira geliri olarak
yıllık 30 milyon avro civarında gelirimiz var" dedi. Ilıcak, Rusya'da işlerin
artık eskisi gibi olmadığı ve son derece rekabetçi bir piyasaya sahip olduğunu
belirterek, "Eskisi gibi fırsatların her köşe başında olduğu bir ülke değil
Rusya. Eskiden Ruslar yaptıkları işte bu kadar öne çıkmış değillerdi. Biz mesela
Türkiye?de sabun yapıyorduk, getirip burada hemen satıyorduk. Şimdi bizim o
işleri yapmamız artık mümkün değil" diye konuştu.
Türkiye'den sadece böyle ortamda rekabet edebilecek, böyle bir özveriyi
gösterebilecek firmaların gerekli kadroları kurarak gelmesi halinde başarılı
olabileceğini ifade eden Ilıcak, "Bu ülkede 10 sene 20 sene kalabilecek bir
adamı bulabildiğinizde başarılı olabiliyorsunuz. Bulamadığınız zaman Türkiye?de
istediğiniz kadar başarılı olun ve istediğin kadar yaptığın işte tekel ol, her
geçen gün pazar payın azalarak gidiyor" dedi. Rusya'da eskiden neredeyse bütün
araçların ithal olduğunu ancak getirilen zorluklarla tüm şirketlerin arabaların
artık Rusya'da üretmek zorunda kaldığını söyleyen Ilıcak, konuşmasını şöyle
sürdürdü:
"Biz de ne yapıyoruz? Otomobil fabrikaları yapmaya başladık. Çünkü o kadar
spesifik işler. Şimdi zincir gibi bunu yapıyoruz. Bizde bunları takip ediyoruz.
Mesela ilaç sanayi... Çok ciddi zorluklar geldi. Bir dizi ilaç fabrikası yapmak
için çalışıyoruz. Bira öyleydi bir zamanlar. Biz 16 bira fabrikası yaptık.
Spesifik iş hemen gidip yarın yapabileceğin bir iş değil. Rusya?da bu trendleri
iyi yakalarsak çok başarılı oluyoruz. Kadroları oluşturmak gerekiyor. Türk ve
Rus kadroları yetiştirmek gerekiyor. Gelip benden alsın yok artık böyle şey.
Girmek istiyorsanız insanlara yatırım yapacaksınız. Türkiye?de ailesi olan,
geliri olan birinin gelip burada bir şey yaptığını ben görmedim daha. Adamın
aklı hep orada. Bir an önce gideyim. Daha nitelikli konut yapacak inşaatçılara
ihtiyaç var ve imalat sanayinde iş yapacak her kese ihtiyaç var. Perakende de ve
imalat sanayinde büyük fırsatlar var burada."
"Bizi en fazla etkileyen Türkiye ve Rusya arasıdnaki siyasi
ilişkiler"
Ilıcak, Türk yatırımcıları
en fazla etkileyen unsurun iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerin olduğunu
belirterek, "Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkiler bence tarihinin en iyi
döneminde. 500 yıllık tarihimizde bundan daha iyi bir dönem olduğunu
zannetmiyorum. Son 20 yıllık bölümünü çok yakından takip ediyorum ve bu
ilişkilerin en üst seviyesindeyiz" dedi. Türkiye ve Rusya arasındaki iyi
ilişkileri, gümrük kapısından sokakta yürürken karşılaşılan insanlara kadar her
yerde hissettiklerini ifade eden Ilıcak, "Bunda mutlaka buradaki Türklerin çok
ciddi katkıları var. Buradan giden Rusların Türkiye'de karşılaştığı Türklerin
ciddi bir etkeni var ama bunla ilgili eğer başbakanlık düzeyinde bu kadar ilişki
kurulmamış olsaydı belki buralarda olmayabilirdik" diye konuştu. Erman Ilıcak,
Türkiye'nin Rusya ile 1990'lı yıllarda izlediği politikayı devam ettirmiş olması
halinde Rusya'daki Türklerin sayısının bugün çok sınırlı olacağına inandığını
belirterek, "Şu anda gelinen noktada, cumhurbaşkanları, başbakanlar ve alttaki
bakanlar arasındaki ilişki inanılmaz. Tarihte hiç bir dönem bu kadar yakın
olduğunu zannetmiyorum. Şimdi inanılmaz şartlar var bizim için" ifadesini
kullandı.