Artık kullanılmayan endüstriyel yapıların başka işlevlerle yeniden kullanıma açılmaya başlaması, çok yeni sayılmaz. Kent içinde çeşitli yapıların ya da bölgelerin yaşantısına o ya da bu nedenden nokta konabiliyor. Ya da noktalı virgül...
20. yüzyıl içinde değişen üretim teknikleri, bazı endüstiyel alanların öne çıkarak bazılarının önemsizleşmesi, ulaşım ve taşımacılık alanındaki gelişmeler ve daha bir dizi etken bu eskimeye yol açıyor. Aynı zamanda da yenileşmeyi gerekli kılıyor. Baştan sona yıkmak yerine, basit müdahalelerle sorunun üstesinden gelmek bugün revaçta olan seçeneklerin başında geliyor.
Ancak mekana farklı işlevler yüklenerek, yapının yeniden düzenlenmesi her zaman çok kolay olmuyor. Yapının özgün işlevine göre seçilmiş ve artık kullanımda olmayan bir bölgeyi canlandırmak kadar iç mekanın tasarımını da tereyağından kıl çeker gibi halletmek mümkün değil..
Diğer yandan, çiçeği burnunda olmasa da bu eğilim kendi içinde bir rönesans geçiriyor. Yeniden canlanmanın yanı sıra, ele alınan yapı açısından daha kapsamlı bir alt üst oluşu içeriyor.
Atlantik’in Doğusu
Günümüzde Münih’te yapı alanında yatırımların ciddi bir bölümünün onarım, ekleme ve yeniden düzenlemeye ayrıldığı söylenebilir. Zerdüşt değilse bile, istatistikler öyle buyuruyor.
Haliyle, varolanın yeniden düzenlenmesi, sıfırdan inşa etmekten daha ucuz. Ancak her tür yapının serbestçe bir başka türe dönüşmesinin mümkün olmayabileceğini de eklemek gerekiyor. Net ve klasik strüktürleri ile eski endüstri yapılarının hem yaratıcılığı teşvik edici bir sürece el verdiği, hem de elde edilen sonuçların tatmin edici olduğu belirtiliyor. Bu konuda uzmanlaşmış bürolar var artık Almanya’da. Bu, onların belirttiği...
Büroların “loft” tarzı dairelere dönüştürülmesinden, büyük depo yapılardan daha “hesaplı” toplu konut birimleri elde edilmesine kadar kapsamlı bir çerçevede devam eden eğilim aynı zamanda yapının sahibinin kiracıları ile ilişkisini de tanımlar bir konuma gelmiş durumda. Eski bir binayı kısa süre içerisinde bir bankaya ya da pansiyona dönüştürebilecek kadar taleplere hızlı cevap vermeyi hedefleyen yeni bir sektörün oluşmaya başladığından bahsedilebilir. Bu mimari hareketliliğin, yeni bir piyasa yaratması kaçınılmaz görünüyor. Başka bir deyişle, piyasadaki kimi boşlukların, yeni mimari mekanizmaları harekete geçirmesinden de bahsedilebilir.
Atlantik’in Batısı
Atlantik’in Doğusu’nda durum böyleyken, garp cephesinde ise bu kez yeni bir şey vardır.
Diğer taraftan New York’da üç tane büyük dönüşüm projesinin yaklaşık olarak aynı zamanda onaylanmış olması, eğer öyleyse, ilginç bir tesadüf olsa gerek.
Mimarlık alanındaki bu manevralar, yasal kimi düzenlemeler ile kentsel kurguda yaklaşım değişikliklerini öngörüyor. Kimi resmi kurumlar için, kent içinde var olagelmiş işlevsel ağırlık merkezlerini daha kaygan bir zemine yerleştirerek, esnek bir kentsel iskelet elde etmek yeni bir hedef konumunda. Durağan varlıklar olarak yapıların büyük çoğunluğu, piyasa hareketlilikleri için gerekli bükülgenliğe sahip değiller. Tek tek yapıların ötesinde, kentin çeşitli parçaları için de aynı katılıktan söz edilebilir. Ancak toplumsal yaşantıyı güncellemenin yanı sıra, resmi kurumlar piyasanın gereksinimlerini mimari ve kentsel yasal düzenlemelere yansıtmayı amaçlıyorlar. En azından New York’ta durum budur.
Stonington bölgesinde, Mystic Harbour, Thread Mill ve Pawcatuck Landings olarak adlandırılan projelerde fabrika kompleksleri ve imalathaneler, yasal kimi değişikliklerle önerilere açıldı ve hiç de ufak sayılamayacak dönüşüm projeleri çıktı ortaya.
Mahşerin üç konut alanı olarak yeniden tasarlanmış olan bölgeler, böylece New York içinde artık yaşamayan bölgelerin reankarne olarak yaşama dönmesi anlamına gelecek. Kelebek olarak bir bahar günü yeniden mi doğacağı yoksa Gregor Samsa gibi dev bir böceğe mi dönüşeceği henüz belli olmasa da, Mystic Harbour projesinin fikir babasının, projenin aklına düştüğü gece ile ilgili romantik anısı dikkate değer. Artık kullanılmayan fabrikada bir gece yanan tek bir ışık görünce bu projeye hala sönmemiş bir hevesle bağlanıverir.
Meselenin manevi yönü bir yana, oldukça yüklü yatırımların söz konusu olduğu projelerin, aynı zamanda ciddi anlamda maddi getirisinin olması bekleniyor.
Pasifik’in Doğusu Atlantik kıyısından Pasifik’e geçildiğinde ise bu kez San Fransisco’nun kent merkezinde klasik ofis binalarının el üstünde tutulduğu göze çarpıyor. Kent merkezinde, tarihi ofis yapılarının, aynı zamanda yaşamaya değer olduğu fark edilmiş durumda. Büro kiralarının düşüşe geçmiş olmasının yanı sıra, yaşanan konut sıkıntısıyla birlikte konut kredisinin uygun ve moda olduğu bir dönemden geçiliyor olması, bu kımıldanmayı tetiklemiş olsa gerek. Tarihi bir değer taşımanın ötesinde, kentsel yaşantıda nabzın attığı noktalar olarak var olagelmiş yapılar da bu ilgiyi körüklüyor. Böylece, modern mimarlığın klasik ofis binalarının dönüşümü, yakın zamanda konut sıkıntısı sorununda sıkça başvurulan bir çözüm haline gelmiş durumda. San Francisco Call gazetesinin merkezi olarak yapılmış olan 1914 yapımı 74 New Montgomery binası, 1920’lerden kalma Britannica Center olarak bilinen 310 South Michigan Avenue gibi yapıların yanında, Chicago’da 919 North Michigan Avenue’da Palmolive binası da içi konut olarak dönüştürülerek kullanıma açılanlar arasında. Yetmezmiş gibi, sevgili istatistikler bir çok otelin de bazı katlarını konuta dönüştürdükleri belirtiyor.
Dönüştürülmüş yapıların, artık tek tük karşımıza çıkmak yerine kentsel kimi gereksinimleri karşılayan bir araç olmaya başladığı gözlenebilir. Hem tarihi dokunun çekiciliğinden vazgeçilemediği için hem de yıkıp yeniden yapmanın zorluklarından olsa gerek, öteden beri varolan bu eğilim günümüzde hızlanmış durumda.
Yakın tarih ile kurulan böyle bir ilişki hem kentsel yaşantıyı günün ihtiyaçlarına uyarlamaya hem de kentsel belliği korumaya yarıyor.
Konunun kentsel ve ekonomik boyutları dışında, kimi tekil örneklerde, iki ayrı tarihsel katman iç içe geçirilerek, melez bir mimari tarza ulaşıyor. Melezlik doğurgan olmamakla beraber, yine de eski mimarinin yeni görüntüsü doğal yabancılığı içinde, kentsel imgelere dönüşebiliyor. Bir rakı şişesinde balık olsalar... Olacak!