Köylüler, Maden Yasasına Karşı Açlık Grevine Başladı

(Fotoğraf: ANKA)

Zeytinliklerin madencilik faaliyetine açılmasını öngören kanun teklifine karşı Ankara'da nöbet başlatan köylüler, açlık grevi yapma kararı aldı. Köylülerin Meclis önünde yaptıkları açıklamada konuşan Esra Işık, "Bu yasa geri çekilene kadar açlık görevindeyiz. Bizi göz göre göre öldürecekseniz kendiniz bilirsiniz. 'Biz bu topraklar için ölürüz de dönmeyiz' demiştik. 'Ölmek var, dönmek yok' demiştik. Dönmüyoruz!" dedi.

ANKA’da yer alan habere göre; Türkiye'nin farklı bölgelerinden Ankara'ya gelen yurttaşlar, zeytinliklerin madencilik faaliyetine açılmasını öngören kanun teklifine karşı başlattıkları nöbetlerine iki haftadır Cemal Süreya Parkı'nda devam ediyor. Köylüler, "seslerinin duyulmaması" üzerine açlık grevi kararı aldı.

Reklam Goruntulenme Bolumu

TBMM Dikmen Kapısı önünde yapılan açıklamada konuşan Esra Işık şunları söyledi:

"14 gündür Cemal Süreya Parkı'nda gece gündüz, sıcak soğuk demeden nöbetteyiz. Gidecek bir toprağımız, bir yurdumuz kalmayacak diye buradayız. Her şeyimizi feda ettik. Evde gebe ineğimizi, ailelerimizi, topraklarımızı bıraktık ama bizi ne gördünüz ne duydunuz. Şimdi Türkiye'nin dört bir yanından köylüler ve yurttaşlar olarak buradayız. Canımız yanıyor. Yıllardır sesleniyoruz, 'Hayatlarımızı madenlere peşkeş çekmeyin, talan etmeyin' ama duymuyorsunuz. Bugün Mecliste görüşeceğiniz maden yasası, bizim ölüm fermanımızdır.

İzin vermeyeceğiz. Hayatlarımızı göz göre göre elimizden almanıza izin vermeyeceğiz. Herkes bilsin, bu yasa geçerse biz yok oluruz, üretim yok olur, toprak yok olur, yaşam yok olur. 80-90 yaşındaki ninelerimiz, dedelerimiz saatlerce yol yürüyerek geldiler. Defalarca Ankara yollarını aştık, Meclisin önünde sözümüzü söyledik ama yine duymadınız. Biz görünmez değiliz. Biz de insanız. Buradan tekrarlıyoruz. Son sözümüzü söyledik. Bu yasa geri çekilene kadar açlık görevindeyiz. Bizi göz göre göre öldürecekseniz kendiniz bilirsiniz. 'Biz bu topraklar için ölürüz de dönmeyiz' demiştik. 'Ölmek var, dönmek yok' demiştik. Dönmüyoruz, dönmüyoruz, dönmüyoruz."