Wall Street'in Devleri de Çöktü, Piyasalar Tetikte



Temmuz başında İstanbul'da Türkiye ofisinin açılış yemeğinde gazetecilere "Size burada et ikram ettiğimize göre batmıyoruz" diyen Lehman Brothers yetkilileri 15 Eylül tarihini "yumurta bile ikram edemediğimiz gün" olarak hatırlayacak. Çünkü ABD finans tarihinin son 100 yıl içinde yaşadığı en büyük çalkantı olarak gösterilen kriz dün sabaha karşı Wall Street'ten gelen sarsıcı haberlerle yepyeni bir boyut kazandı. Finans sektöründeki depremin ilk artçı şoku ABD Merkez Bankası'nın (FED), Lehman'ın satışına Bear Stearns'de yaptığı gibi destek vermeyeceği sinyalini verince geldi. Bu sinyalin ardından son iki teklifçisi Bank of America (BoA) ile Barclays'i de kaçıran Lehman Brothers dün Türkiye saati ile sabaha karşı iflas başvurusunda bulundu. Bankanın İngiltere'deki faaliyetleri ise yeddiemin yönetimine devredildi. Hisse senetleri dün yüzde 83 çakıldı. Lehman böylece ABD bankacılığının kara lekesi WorldCom'un 2002'deki iflasını bile sollayarak ABD'nin en büyük şirket iflası olarak tarihe geçti. WorldCom iflas ettiğinde 107 milyar dolarlık bir varlığı yönetiyordu. Lehman ise 639 milyar dolarlık devasa varlığı ile çöktü.
    
AIG hisseleri eridi Merrill yüzde 40 primli

Mortgage yatırımları yüzünden 40 milyar dolara yakın zarar eden Merrill Lynch'in ise bir kaç saat sonra Bank of America'ya 540 milyar dolara satıldığı açıklandı. Böylece Wall Street'in en köklü iki bankası da adeta "tarihin tozlu sayfaları" arasına karıştı. Ancak Merrill hisseleri dün açılışta yüzde 40 değer kazandı. Mortgage piyasasına dayalı tahvilleri sigortalayarak krizin içine sürüklenen sigortacılık sektörünün dev ismi AIG de aynı saatler içerisinde FED'den 40 milyar dolar acil finansman desteği talebinde bulundu. AIG'in hisseleri ise dün açılışta yüzde 51 düştü. Kredi derecelendirme şirketi Moody's ise sektörün bir diğer sınırdaki ismi Washington Mutual'ın ve Lehman'ın kredi notunu düşürdü. Wall Street'in 10 büyük bankası likiditeye sıkışan bankaları kurtarmak adına dün 70 milyar dolarlık fon oluşturduklarını açıkladı. Şimdi ise gözler başta FED olmak üzere yeniden dünya merkez bankalarında. FED Başkanı Ben Bernanke'nin bugünkü toplantısında acil bir faiz indirimine gitmesi bekleniyor. Avrupa ve İngiltere kredi enjeksiyonu silahına sarılacak.
    
FED artık piyasaları rahatlatmaya oynayacak

ABD finans tarihinde görülmedik depremin ardından Avrupa borsaları güne yüzde 5 civarında kayıplarla başlarken, ABD borsaları da yüzde 3 aşağıdan açıldı. Saat 18:00 itibariyle FTSE100 endeksi yüzde 4,68, Alman DAX yüzde 3,85, Fransız CAC40 yüzde 4,30 düştü. Euro dolar paritesi ise 1,4479'a kadar fırladı. FED'in bir yıldır süren faiz indirimlerinden bu yana ciddi biçimde kan kaybeden doların TL karşısındaki geleceği de çok parlak görünmüyor. Uzmanlara göre YTL hala gücünü koruyor ve piyasalardaki belirsizlik doları aşağı çektikçe bu YTL'nin işine yarayacak. FED son gelişmelerle faiz indirimine yaklaşmış gibi görünse de uzmanlara göre Bernanke bundan sonra piyasaların içini rahatlatmaya oynayacak. "Bir hafta önceye kıyasla FED'in faiz indirmeyeceğini o kadar rahat söyleyemiyorum" diyen Finansbank ekonomistlerinden İnan Demir'e göre FED bundan sonra diğer likidite araçlarını kullanmaya başlayacak. Referans'a konuşan Demir'e göre piyasaların sabahki daha sert kayıplarını toparlayabilmesi Lehman'a çok da hazırlıksız yakalanmadıklarının ve Merrill'in satışı ile ikinci stres unsurunun da ortadan kalktığının işareti olarak yorumlanabilir. Demir'in şu ifadesi ise dikkat çekici "Emsali olmayan bir süreç yaşıyoruz, önümüzü kestirmek çok zor". Dünkü gelişmelerin ardından FED'in maestrosu olarak bilinen Alan Greenspan de durumu "Bu 50 yılda, hatta muhtemelen 100 yılda bir yaşanabilecek bir olay" olarak nitelendirdi. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Profesörü Burak Saltoğlu'na göre ise yaşanan kriz 1930'lu yıllarakine kıyasla çok daha "bulaşıcı". Piyasaları ikna edici bir önlem olmazsa piyasalarda satışın süreceğine dikkat çeken Saltoğlu'na göre de faiz silahı artık eskisi gibi etkili olmayacak.


    
Yük hazineye kalırsa işler daha da karışır

FDIC, sorunlu banka listesinde yer alan bankaların sayısını geçen ay 117'ye çıkarmıştı. Bu toplamda 500 milyar dolar civarında bir bilanço büyüklüğü demek. Ayrıca işin içinde 9 bine yakın küçük ve orta boylu bankalar da var. Bu bankaların da çöküşü halinde son aylarda bir çok bankaya el koyan ABD'nin Tasarruf ve Sigorta Mevduatı Fonu FDIC'nin finansman gücü kalmayabilir. Kısa bir süre önce de FDIC, el koydukları banka sayısı artarsa Hazine'den destek talep edeceğini belirtmişti. FDIC son olarak 90'lı yılların başında, binlerce bankanın battığı kredi krizi döneminde Hazine'den borç almıştı. Yatırımcılarına geçtiği notta bu durumda yükün Hazine'ye kalacağına dikkat çeken ekonomist Atilla Yeşilada'ya göre dolar iyice kan kaybedebilir.
    
Merkez bankaları yeniden devrede

Gelişmeler karşısında sessiz kalamayan merkez bankaları ise yine para enjeksiyonu ve borçlanma limitlerinin gevşetilmesi silahlarına sığındı. FED acil borç verme penceresini daha da geniºleterek artık tüm yatırım notuna sahip özel sektör tahvillerini teminat kabul edeceğini açıkladı.

Ayrıca, mevduat bankaların kendi yatırım bankası iştiraklarına kredi vermesi yasağını geçici olarak kaldırdı. Avrupa Merkez Bankası (AMB), piyasaların sakinleşmesi için mali sisteme 30 milyar euro (42,6 milyar dolar) enjekte ettiğini açıkladı. İngiltere Merkez Bankası (BoE) "gerekli olursa harekete geçeceğini" belirtti ve 5 milyar sterlin değerinde (yaklaşık 9 milyar dolar) üç günlük ihale açtı. İsviçre Merkez Bankası para piyasalarına gecelik faiz oranı yüzde 1,9'dan olmak üzere "esnek ve bolca" likidite sağlayacağını bildirdi. Almanya Merkez Bankası Bundesbank, içeride ve dışarıdaki bankacılık kurumlarıyla temas halinde olduğunu belirtti. Avustralya Merkez Bankası da piyasaya 2,1 milyar Avustralya Doları (1,7 milyar ABD Doları) sürdü. 2007 yazında FED'den, AMB'ye BoE'den BoJ'a likidite enjeksiyonu furyası yaşanmıştı. Sürdükleri para işe yaramayınca 1929 Büyük Buhran döneminden kalma uygulamalarını gündeme sokan FED, ticari bankaların da kendisinden borç alabilmesine izin vermiş, hatta bunun karşılığında mortgage piyasasına dayalı zarar eden yatırım araçlarını bile teminat olarak almayı kabul etmişti.


    
TCMB Eski Başkanı Gazi Erçel: Şok gelişme olmaz ama Türkiye etkilenir

Krizin en kötü tarafı henüz bitmedi. Krizin temel noktası konut sektörü ve hala o sektörde iyileşmeye ilişkin işaretler yok. Bu hafta yaşanan olaylar krizin mali sektördeki bazı kuruluşlara yansımasının artık son safhalarını gösteriyor. ABD yöneticilerinin karar verme süreçleri uzun sürdü. Zordaki kuruluşları Arap sermayesine de açmadılar. O zaman herhalde "Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir" dediler. Şimdi zora gireni piyasa kurtaracak, kurtarmadığı da batacak anlayışına geçildi. Bu safhada sermaye artırıp kendisini kurtaramayacak olan yatırım bankaları Chapter 11 denilen iflas prosedürünün içine girecek.

Avrupa tavrını baştan koydu

Mali sektör ve mali kurumlar açısından Avrupa ülkeleri tavrını baştan koydu. Gerek Almanya gerekse İngiltere zora düşenleri hemen devlet yardımı ya da devlet müdahalesi ile kurtardı. Dolayısıyla orada sermaye bulamadım, artıramadım, ben batıyorum gibi bir olayı gözlemeyiz diye düşünüyorum. Mali sektörde ABD'de yaşanan kararsızlığın Avrupa'da olduğu inancında değilim. Tüm bunlar en sonunda gelecek ve Türkiye'yi, büyüme oranlarını etkileyecek. Ben şok bir gelişme olacağı kanısında değilim ama elbette büyüme, mali piyasalar etkilenecektir.


    
Mahfi Eğilmez - Ekonomist: Avrupa'nın işi ABD'den daha zor
    
İnsanlar resesyondan korkuyor ama en korkulan şey krizin mali sektöre, oradan kredilere ve son olarak da reel sektöre sıçramasıydı. Bu sanki onun bir aşaması olarak görünüyor. Büyük bankalar peş peşe devrliyor şu anda. Bankaları ya da bu tür aracı kurumları devralanlar ister istemez kredilerin peşine düşecek. Bu da ABD'de zaten sıkıntıda olan sektörde kredi sıkışıklığı yaratacak diye düşünüyorum. Kredilerin bir bölümü geri çağrılacak, bunların bir kısmı ödenemediği için olanak tanınmayacak. Bu kriz kredilerden geçerek reel sektöre yansıyacak. ABD bunu şimdiye kadar FED ve Hazine'nin para saçması ile önledi.

Avrupa bu kadar rahat değil. Avrupa'daki otoriteler ABD'deki gibi tek, AMB de FED kadar rahat değil. Ülkeler Trichet'nin hareket alanını daraltıyor. Maliye politikası uygulayacak olan tek bir merkez de yok. O nedenle bence Avrupa'nın böyle bir sıkıntıdan çıkması ABD'den daha zor.
    
Türkiye'nin etkilenmemesi mucize olur

Türkiye'ye verdiği zararı görmeye başladık bile. Türkiye'nin bu gibi gelişmelerden en az zararı görmesi için siyasi istikrarını sağlam tutması lazım ama yapamıyor. Ekonomik program da terk edildi. Türkiye'nin krizden etkilenmemesi mucize olur. Bankacılar kredilerin ödenmesinde sorunlar başladığını belirtiyor. Bu daralma devam ederse krediler ötelendiği halde ödenemezse o zaman bankalar da sıkıntıya girecektir.


    
Metin Emer - HYPO Investment: ABD'de yeni iflas beklenmiyor
    
FED'in bu krize kısa bir sürede farklı aktiviteler ile müdahale etmesi söz konusu. Bu bankalara kredi sağlamasından ve faizleri düşürmesinden daha öte, bankaların birleşmesi için baskı yaratacaktır. Bankaların risk oranını gelecekte dengelemesi için yeni yasalar uygulayacaktır. Önümüzdeki çeyrekte büyük bankaların açıklanacak bilançolarını dikkatle izlemek gerekir. Çok negatif finansal rakamlar açıklanmadığı sürece daha büyük bir düşüş veya bir iflasın olmayacağı tahmin ediliyor.

Küreselleşmiş bir piyasada bu gelişmelerden tabii ki Avrupa ve Türkiye de kısmen etkilenecektir. Ama uzun süreli bir ekonomik sıkıntı yaratacağı tahmin edilmiyor. Önümüzdeki yıllarda bütün dünyada büyüme oranlarında bir düşüş söz konusu olacaktır. Tabii ki bu Türkiye içinde geçerliliğini yitirmeyecektir. Hammaddelerin son dönemdeki düşüşleri biraz da olsa dünya iktisadını rahatlatmış görünüyor.


    
Hasan Ersel - Referans yazarı: Tökezlemeler üçüncü çeyrekte de sürer
    
Bu olayın mali sistem içinde yayılacağı hep söyleniyordu. Ben kendi hesabıma bunun yılın ikinci çeyreğinde sona ereceğini düşünüyordum. Ama tökezlemeler başka kuruluşlara yayılıyor ve anlaşılan üçüncü çeyrekte de devam edecek. Bu tür bir olay başladığında piyasanın kendi başına çözümlemesi kolay değil ve bir şekilde yükü kamuya geliyor.

ABD'de bütçe açığı var ve borcu yüksek. Yeni bir yönetimin gelip mali sistemdeki krizi yola sokmak için vergileri artıracağım demesi zor. Müdahale etmeyeceğim de diyemez ama müdahalenin nasıl finanse edileceği önemli. Vergi almak zor. Bence ABD'nin 650 milyar dolara yakın askeri harcaması var, bunu kısarak bulabilir ama yapmaz. Bu nedenle kamu borcunu artırarak alınacak bazı önlemleri gündeme getirir. Bu, ABD'de faizlerin yükselmesine yol açar. Bu dünyaya da yansır. Avrupa da bundan etkileniyor. Kolay toparlanması zor. Dünyanın büyüme hızını bile aşağı çekecek bir gelişmeye benziyor.
    
Türkiye'yi iki sorun bekliyor

Türkiye bu ortamda iki taraftan sorunla karşılaşacak. Birincisi finansman açısından. Türkiye'nin kendi finansman olanakları özel sektörünü tam olarak destekleyemiyor ve bu nedenle özel sektörün dış borcu yüksek. Bu borçlar eskisi kadar alınmayacak ve özel sektör büyüme programı yaparken daha mütevazı rakamlara yönelecek. Ülke büyüme hızını yükseltememiş olacak. İkinci olarak Avrupa başta olmak üzere dünyada en çok iş yaptığımız ülkelere ihracatımızın artışını düşürecek bir gelişmeyle karşı karşıyayız. Bunu ikame etmek de zor. Türkiye üzerinde bu iki olumsuz etkiyi yaratabilir.


    
David Wyss-Standard&Poors Baş Ekonomisti: Yatırım bankası kalmayacak gibi
    
Lehman Brothers'ın iflası en önemli gelişmeydi. FED'in Bear Stearns'e verdiği desteği burada vermemesi de şaşırttı. Bu nedenle piyasalar ciddi anlamda endişelendi. Haftasonu genel kanı Lehman'ın Bear Stearns gibi, Bank of America ya da Barclays tarafından satın alınacağı yönündeydi. Ama Bank of America Lehman yerine çok daha güçlü ve büyük bir oyuncu olan Merrill Lynch'i aldı.

Diğer yatırım bankalarının geleceği konusunda tartışılıyor ama ABD'de yatırım bankası kalmayacak neredeyse. Baktığınızda iki büyük yatırım bankası kaldı; Goldman Sachs ve Morgan Stanley. Bankalar ise biraz farklı durumda. Bankalara FDIC ve diğer finansal kurumlar farklı muamele ediyor. Çoğu küçük ve yerel. Bunlar, büyük oyuncular gibi türev piyasalarına dahil olmadıkları için biraz daha iyi durumda bile diyebiliriz.

Ekonomik anlamda baktığımızda Avrupa ABD'den daha kötü durumda. Özellikle İngiltere, İspanya ve İtalya sıkıntılı. Almanya ise onlara göre daha iyi durumda. Ancak en büyük avantajları mortgage piyasasında ABD kadar aptalca davranmadılar ve bir evin değerinin yüzde 97'sini kredi olarak vermediler. Biz Avrupa ülkelerinde resesyon yaşandığını, ABD'de yaşanacak olduğunu düşünüyoruz ama bu ülkelerin kredi notlarını etkilemez.


     
Kronolojiler
    
MERRILL LYNCH: En büyük aracı kurumdu dibi gördü

* 1914: Tekstilci Charles Merrill ile Edmund Lynch tanıştıktan 7 yıl sonra ortak bir finans şirketi kurdu.
* 1917: Şirketin ismi Merrill Lynch oldu
* 1960: Londra'daki ilk ofisini açtı, 4 yıl sonra Tokyo'da ofis açıldı.
* 1971: NYSE'de Halka arz oldu
* 1999: Merrill dünyanın en büyük hisse senetleri ve tahvil aracı kurumu oldu.
* 2006: Merrill bilançosuna milyarlarca dolarlık mortgage tahvili ekledi.
* Ekim 2007: Mortgage zararları ortaya çıkınca CEO'su Stan O'Neal'i kovdu.
* 2008: 30 haziran itibariyle toplam kayıp 19,2 milyar doları buldu, kredi zararı 40 milyar doları aştı. Yabancı devlet fonlarına satışla çıkış yolu aradı
* 15 Eylül 2008: Bank Of Ameria'ya hisse başına 29 dolardan toplam 50 milyar dolara "evet" dedi.
    
LEHMAN BROTHERS: Bankacılıkta Yahudi ekolüne darbe
    
* 1850: 3 Yahudi göçmen tarafından Almanya'da kuruldu.
* 1929: Şirket kapalı uçlu bir yatırım fonuna dönüştü.
* 1993: American Express'den ayrılarak bağımsız oldu.
* 1994: NYSE'de halka arz oldu.
* 2007: 4'üncü yılda da üstüste olmak üzere rekor kâr açıkladı ve Londra borsasının en yüksek işlem hacmine sahip hissesi oldu.
* 1 Nisan 2008: 4 milyar dolar sermaye artırımına gitti.
* 9 Haziran 2008: İkinci çeyrekte 3 milyar dolar zarar ettiğini açıkladı, 6 milyar dolar daha artırdı.
* 9 Eylül 2008: Şirket hisseleri KDB ile görüşmelerin bittiği açıklanınca yüzde 52 çakıldı.
* 12 Eylül: Wall Street yöneticileri ve üst düzey hükümet yetkilileri Lehman'ı kurtarmak için acil toplantı yaptı.
* 15 Eylül 2008: Banka Chapter 11 denilen iflastan korunma kanununa başvurdu.