Bugünün geleceğini biliyorduk, 2634 sayılı
Turizmi Teşvik Kanunu’nda öngörülen değişiklik, yani orman alanlarının
turizme açılmasına yönelik yasa tasarısı iki aydan beri gündemdeydi. Yine de
yeterince kamuoyuna duyurulmadı, anlatılmadı ya da yeterince tepki almadı! Ve
değişiklik kabul edildi, yasa yeni haliyle Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe girdi. Dünya çevre gününe dört gün kala, ormanlarımızın
büyük bir bölümünün yasal olarak talan edileceğinin, içinde hayatlarını sürdüren
hayvanların da ormanlarla birlikte yok olacağının haberini verecek olmak
gerçekten çok üzücü, ama gerçek. Yasayı ve sonuçlarını Kırsal Çevre ve
Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği üyesi Doç. Dr. Yücel
Çağlar ile konuştuk...
- Ormanlık alanların turizme açılmasına yönelik yasa tasarısı
yürürlüğe girdi. Şimdi ne olacak?
Turizmi Teşvik Kanunu’nda yapılan değişiklikler, “devlet ormanı” sayılan
arazilerin neredeyse sınırsızca turizm yatırımcılarına tahsis edebilebilmesini
sağlıyor. Bu kapsamda, ülke genelinde, “devlet ormanı” sayılan 1.1 milyon dönüm
arazi turizm yatırımlarına tahsis edilebilecek ve 330 bin dönüm orman ekosistem
de yok edilerek yapılaştırılabilecek. Bu miktar, AKP döneminde yanan ya da
yakılan tüm orman varlığımıza eşit. Daha kötüsü, söz konusu değişiklik,
ormanlarımızda önceki yıllara oranla daha fazla yangın çıkmasına yol
açabilir.
- Nasıl?
Geçen yıl Başbakanın ve ilgili bakanın tam da seçimler öncesinde yaptıkları
“2B arazileri” ile ilgili açıklamaları, önceki yıla göre orman yangını sayısının
yüzde 28, yanan orman varlığının genişliğinin de yüzde 47 oranında artmasında
etkili oldu...
- Yasanın yeni halinde bir kısıtlama yok mu?
Yasada herhangi bir turizm yatırımına tahsis edilebilecek ormanların
özellikleri, yatırımın niteliği, yapılacağı yerde kesilebilecek ağaçların
niteliği ve niceliğine ilişkin hiçbir sınırlama yok. Bu nedenle, biyolojik
çeşitlilik düzeyi son derece yüksek, yaşlı ve karışık ormanlarımızın geleceği de
tehlikeye atılıyor. Oysa bu niteliklere sahip ormanların korunmasına yönelik
ülkeler arası çok sayıda düzenlemeyi Türkiye de benimsemişti.
- Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun açıkladığı gibi makilik ve
bozuk alanları kapsamıyor yani...
Kesinlikle hayır!
- Peki öyle olsa bile, makilik ve bozuk alanların yok edilmesi
kabullenilir bir şey mi?
Orman Genel Müdürlüğ’ne göre, ağaçların tepe genişliklerinin üzerinde
bulundukları araziyi örtme düzeyi yüzde 10 ve daha azsa, orman ekosistemi
“bozuk” sayılıyor. Bu tanım, orman ekosistemlerini ağaç topluluklarına
indirgeyen bir yaklaşımın ürünü. “Bozuk” sayılan bir orman alanında “anıtsal”
özelliklere sahip ağaçlar, bitki ve hayvan türleri bulunabilir; ki, çoğu
yöremizde de böylesi varlıklar bu “bozuk” sayılan ekosistemlerde bulunuyor.
Makilerinse, yabanıl bitki ve hayvan varlığı yönünden biyolojik çeşitlilik
düzeyi ormanlardan çok daha yüksek, onların da en az ormanlar kadar korunmaları
ekolojik bir zorunluluk.
- Tüm bunlara sebep olacak bu yasa değişikliği, henüz tasarı
halindeyken, hiçbir şey yapılmadı mı, geri çekilen madde hiç olmadı
mı?
Ne yazık ki yapılmadı... Bir iki TV konuşması, gazete haberi ve köşe yazısı
dışında, ne orman fakülteleri ve orman bilimciler ne de çevre ve doğa korumacı
kişi ve kuruluşlar yapılacak değişikliğin getiri ve götürüleri konusunda halkı
aydınlatmaya yönelik çabalara girmediler. Hâlâ da bireysel yakınmaların dışında
etkili bir çaba yok... Tahsis edilecek orman alanlarının, illerin “orman”
sayılan alanlarının yüzde 1’inden yüzde 0.5’e indirilmesi dışında değişen bir
şey yok. O da gnderdigim metni nemseyip de nerge veren kimi milletvekilleri
sayesinde oldu. Bu durumda lke genelinde turizm yatırımlarına tahsis
edilebilecek alanlar 2.2 milyon dnmden 1.1 milyon dnme; ormansızlaştırılarak
yapılaşacak alan da 660 bin dnmden 330 bin dnme inmiş oldu. Bu da ayrı bir şey!
Düşünebiliyor musunuz; bu nasıl bir hesapsızlıktır ki, tahsis edilebilecek orman
alanı genişliği, hiç tartışılmadan yarı yarıya indirilebildi!
- Peki, şimdi iş işten geçti mi?
Hem “hayır” hem “evet”! Hâlâ yapılan değişikliğin anamuhalefet partisi
tarafından Anayasa Mahkemesi’ne götürülebilmesi olanağı var. Her şekilde, iş
işten büyük ölçüde geçmiş olacak. Söz konusu değişiklik, deyim yerindeyse
“ısmarlama” bir düzenleme. Bu düzemeyle çoğu AKP’ye yakınlığıyla tanınan elli
dolayında turizm yatırımcısının yolları açılmış oldu. Turizmi Teşvik Kanunu’nda
“24.11.2007 tarihinden önce, ön izin ve kesin tahsis aşamasındaki orman sayılan
yerlere ilişkin verilen izinlerden ilgilisinin otuz gün içerisinde talepte
bulunması halinde bu kanun hükümlerine uygunluğu tespit edilen tahsislere
kaldığı yerden devam edilir” yaptırımına yer verilmesi de bu amacın ürünü. Yani
Anayasa Mahkemesi düzenlemeyi iptal etse bile karar Resmi Gazete’de
yayımlanıncaya değin, atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş olacak!
- Bu aşamada sizce ne yapılmalı?
Anamuhalefet partisi, Anayasa Mahkemesi’ne başvurmalı. İlgili demokratik
kitle örgütleri başta olmak üzere, duyarlı yurttaşlar orman arazilerinin turizm
yatırımlarına tahsis edilmesine yönelik uygulamaları yakından izlemeli;
ormanlarımıza zarar verebileceğini düşündükleri her türlü uygulamanın
durdurulması için idare mahkemelerine başvurmalı.
|