
Konut Konferansı 2015: 'Konut'un...

Sağlıklı Geliştirici-Tüketici...

Gelişen Kentlerde Büyüme Nasıl Okunmalı?

Bir Test Aracı Olarak Konut Üretimi

Başarıyı Tasarım Değil, Ortak...

İstanbul'dan Birkaç Vaka Etüdü...

"Umarım İlerde Yeniden Bir...

“Dünya Değişti, Konut Politikaları...

4. Konut Konferansı’nda “Yeni...

Konut Konferansı 2013: "Yeni Yollar"
Cibic'ten İstanbul'a 'Mikrogerçekçi' Bakış
Konut Konferansı'nda 'Microrealities' (Mikrogerçeklikler) adlı araştırma projesini aktaran Aldo Cibic, İstanbul'a ilişkin görüşleri sorulduğunda, "Sizin de geçmişi yok etmenizden korkuyorum. Umarım siz de değerlerinizi aptal ticari alanlar yaratmak için yok etmezsiniz. Çünkü bu kentin kimliği o değil." dedi.

Tasarım araştırma atölyesi Cibic Workshop’un kurucu direktörü Aldo Cibic, Konut Konferansı 2013’te yaptığı konuşmada, 12. Venedik Mimarlık Bienali’nde okuyucuyla buluşan “Mutluluğu Yeniden Düşünmek” adlı kitabından hareketle, konut olgusunu yeni olası topluluklar ve tasarım yöntemleri üzerinden yorumladı.
Konuşmasının ikinci bölümünde, 12. Venedik Mimarlık Bienali’nde sergiledikleri ‘Rethinking Happiness' (Mutluluğu Yeniden Düşünmek) araştırmasında yer alan ‘rural urbanism’ (kırsal planlama), ‘superbazaar’, ‘a campus in the fields’ (kırda bir kampüs) projelerini anlatan Cibic, küçük projeleri biraraya getiren disiplinlerarası bir çalışma ile çağdaş çözümler sunduklarını ifade etti. “İstanbul çok sevdiğim ve yüzlerce kez ziyaret ettiğim bir şehir” diyen Aldo Cibic, yeni yerleşimlerin hareketlilik ve güzel mekanlar yaratma konusunda eksik kaldığına dikkat çekerek, kentteki yaşam kalitesinin giderek düştüğünü söyledi. Bunun sadece İstanbul’a özgü bir sorun olmadığını ekleyen Cibic, kente daha geniş ve disiplinlerarası bir bakış açısı ile yaklaşmanın önemine değindi.
Kedisine yöneltilen "İstanbul’un belediye başkanı olsaydınız neyi değiştirdiniz" ve "İstanbul'daki dönüşümü nasıl değerlendiriyorsunuz" sorularına ise Cibic'in verdiği yanıt şöyle oldu: "Sonuçta ben bir yabancıyım ve İstanbul’a dışarıdan bir gözle bakıyorum. Ama bazen kendimi bir gecekonduda daha iyi hissettiğimi söyleyebilirim. Bombay ve Şangay gibi metropoller de aynı sorunla karşı karşıya. Orada da yerinden edilen gecekondulular var. Sonuçta insan her koşulda mekânı insanileştirme yeteneğine sahip. Ama eğer her şeyi en baştan düşünürseniz mekân kalitesi de artar. Bunu söylerken yıldız mimarları kast etmiyorum. Onlar zaten kendi hayellerini gerçekleştirme peşinde. Yaratıcılık binadan çok, süreçten geçiyor. İstanbul’a gelen turistlerin kentle ilgili algısı hep aynıdır. Biz İtalya’da bu değerlerin bir kısmını yok ettik. Sizin de geçmişi yok etmenizden korkuyorum. Umarım siz de değerlerinizi aptal ticari alanlar yaratmak için yok etmezsiniz. Çünkü bu kentin kimliği o değil." |