STRONG>Deloitte'un yeni enerji raporunda, sadece yenilenebilir enerjiye
vurgu yapan yaklaşımların yetersiz kaldığı, temiz enerjiyi ön plana çıkaran daha
dengeli bir duruş gerektiği ifade edildi.
Deloitte'un bağımsız
enerji danışmanlarından Dr. Joseph A. Stanislaw tarafından
hazırlanan ''Düşük Karbonlu Gelecek İçin Yeni Bir Enerji
Dengesi'' başlıklı rapora ilişkin yapılan yazılı açıklamada, ABD örneği
üzerinden giderek enerji politikalarının gerçekçi bir yaklaşımla hazırlanması
gerektiği vurgulanan çalışmada, ''yeşil politikaların''
sağlıklı büyümedeki tartışmalı rolünün de irdelendiği belirtildi.
Raporda, ekonomik büyüme, enerji güvenliği ve adil piyasa gibi diğer
değerlerin de dikkate alınmak zorunda olduğu, bu kavramlar ışığında, sadece
yenilenebilir enerjiye vurgu yapan yaklaşımların yetersiz kaldığı, temiz
enerjiyi ön plana çıkaran daha dengeli bir duruş gerektiği kaydedildi.
Enerji politikalarında bir uzlaşmaya yönelen yeni yaklaşımın temelinde,
petrol fiyatlarındaki değişimlerin de önemli bir rolünün bulunduğu dile
getirilen raporda, kriz döneminde yükselen petrol fiyatlarının düşme eğilimine
girmesi ile rüzgar enerjisi, güneş enerjisi, biyoyakıtlara ve petrol, doğal gaz
gibi diğer enerji formlarına yapılan yeni yatırımların cazibesinin azaldığı
ifade edildi.
Enerji fiyatlarındaki dengesizliklerin yeni ve
yenilenebilir enerji yatırımlarını da etkileyerek iklim değişikliği ile
mücadeleyi giderek zorlaştırdığı vurgulanan raporda, enerji piyasalarındaki
belirsizliği azaltacak ve uzun vadeli yatırımlar yapılmasını teşvik edecek yeni
bir çerçevenin yaratılmasının politikacıların öncelikli görevleri arasında yer
aldığının altı çizildi.
Yeni teknolojilerin pazarda yaygınlaşmasının bir
nesil kadar uzun zaman alacağının hesaplandığı dile getirilen raporda, bu alana
yapılan yatırımların istikrarlı bir şekilde sürdürüleceği, buna karşılık temiz
petrol, temiz gaz ve temiz kömür seçeneklerinin ekonomik gelişme modeli içinde
değerlendirileceği bütünsel bir yaklaşımın hedeflendiği kaydedildi.
Çin, Hindistan, Brezilya ve diğer yeni enerji
kaplanlarının ''pazarlık gücünün'' kalkınma yarışında ABD'ye benzeri
görülmemiş bir baskı oluşturduğu vurgulanan raporda, Çin'de 586 milyar ABD
Doları tutarındaki teşvik paketinin yaklaşık yüzde 40'ının yeşil projelere
gittiği, Çin'in 2030 yılına kadar petrol ithalatını yüzde 30 ila 40, kömür
talebini yüzde 40 ve sera gazı emisyonlarını yüzde 50 azaltmayı hedeflediği
belirtildi. Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarına Yatırımlar Raporda,
Çin'in yenilenebilir enerji tüketimini 2010 yılına kadar yüzde
10 ve 2020 yılına kadar yüzde 15 artırmayı hedeflediği için hidro, nükleer,
güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesini sürekli artırdığı dile getirilerek,
dünyadaki güneş enerjisi ile çalışan cihazların yüzde 44'ünün güneş pillerini,
artık sayıları 600'e ulaşan Çinli güneş pili üreticilerinin ürettiği kaydedildi.
Çin'de her 10 evden birinde, güneş enerjili termal su ısıtıcı
kullanıldığına, bu ülkenin Asya'daki en büyük ve dünyadaki dördüncü büyük rüzgar
santrali portföyüne sahip bulunduğuna işaret edildi.
Yenilenebilir
enerji kaynaklarına yatırımda Çin'in bölgede yalnız olmadığı ifade edilen
raporda, Güney Kore'nin de temiz enerji için her yıl
GSYİH'sının yüzde 2'si tutarında yatırım yapma taahhüdünde bulunduğu ve bu
rakamın beş yıl içinde toplam 80 milyar ABD Dolarına karşılık geldiği
bildirildi.
Raporda, Pakistan'ın verimli doğal gazlı
araçlarda dünya lideri olduğu, bu ülkeyi Arjantin, Brezilya ve İran'ın izlediği
bilgisine yer verildi.
Danimarka'nın, ekonomisinin 1980
ile 2008 yılları arasında yüzde 70 büyümesini sağlayan verimlilik ve
yenilenebilir enerji odaklı bir rota izlediği, rüzgar, yalıtım ve verimlilik
teknolojilerinde dünya lideri haline geldiğine işaret edilen raporda, bu ülkenin
2011 yılı sonuna kadar yenilenebilir enerji kullanım oranını enerji portföyünün
yüzde 20'sine çıkarmayı hedeflediği anlatıldı.
Raporda, 2000 yılında
elektriğinin yüzde 6,3'ünü yenilenebilir enerjiden sağlayan
Almanya'da bu oranın 2008 yılında yaklaşık yüzde 15'e çıktığı,
hedefin 2020 yılında oranı yüzde 27'ye yükseltmek olduğu bildirildi.
Sahra Çölünde Elektrik
Üretimi Raporda, dünyadaki çöllerin
insanoğlunun bir senede tüketebileceğinden daha fazla enerjiyi sadece altı saat
içinde aldığının bilindiğine işaret edilerek, Suudi
Arabistan'ın bu gerçekten hareketle 400 milyar dolarlık bir yatırım ile
Büyük Sahra Çölü'nü tamamen yenilenebilir bir enerji kaynağına dönüştürecek
önemli bir girişimi başlattığı anlatıldı.
Bu girişimin Sahra çölündeki
sert koşullara dayanıp dayanamayacağını görmek için 100 megavatlık bir tanıtım
projesi ile test edilmesinin planlandığı belirtilen raporda, bu projenin çölün
bir bölümünün gelişmiş güneş pilleri ile kaplanması fikrine dayandığı
kaydedildi.
Raporda, proje başarıya ulaşırsa 2050 yılında yüksek
gerilimli kablolardan oluşan süper bir güç dağıtım şebekesi aracılığıyla burada
üretilen elektriğin Avrupa'nın elektrik ihtiyacının yüzde 17'sini karşılayacağı
bildirildi.
Deloitte Türkiye Danışmanlık Ortağı ve Enerji ve Doğal
Kaynaklar Endüstri Lideri Sibel Çetinkaya yeni yaklaşım ve
rapor hakkında şunları ifade etti:
''Günümüzde yenilenebilir enerji
kaynaklarının mevcut ihtiyaçlara çok hızlı bir cevap oluşturamayacağı anlaşılmış
durumda. Ayrıca petrol, doğal gaz ve kömür gibi mevcut fosil yakıtların yeni
teknolojilerle daha verimli ve temiz kullanımı mümkün görünüyor. Önümüzde bu
yakıtların daha temiz kullanımını sağlayan teknolojiler ile yolumuza en azından
bir süre daha devam edeceğimizi gösteren güçlü kanıtlar bulunuyor. Temiz enerji
kavramının öne çıkacağı böyle bir dönem, aynı zamanda geleceğin yenilenebilir
enerji kaynakları ortamına geçişi sağlayan bir köprü olarak önemli bir rol
üstlenecektir.'' (AA)
|