İlkokuldan itibaren hepimize neredeyse ezberletilir;
“Türkiye’nin coğrafi özellikleri sayesinde güneş, yüzölçümü sayesinde rüzgâr
alan, deprem bölgesi olması dolayısıyla da jeotermal enerji kaynakları bol bir
ülke olduğu.” Ama bu kaynakların dünyaya zarar veren nükleer enerji, doğalgaz ve
kömür yerine kullanılabileceğini ise Batı’dan öğreniyoruz. Bu işin bir yanı.
Diğer yanı ise bir türlü düzenlenemeyen enerji politikaları yüzünden hâlâ dışa
bağımlı olduğumuz. Örnek mi? İran’a, kullandığımız ve de kullanmadığımız
doğalgaz için her yıl 500 milyar dolar ödüyoruz. Durmadan “ya Rusya, İran
doğalgazı kısarsa” diye korkuyla yaşıyoruz.
Hükümetlerin enerji ve çevre bakanlıkları “bilgi yetersizliği”yle suçlansa da
işin arka planında Türkiye’yi hem çöplük olarak kullanıp hem de para
musluklarını kapatmak istemeyen uluslararası enerji kartelleri bulunuyor.
Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Tanay Sıdkı
Uyar’ın anlattıkları da bu tezi doğrular nitelikte. Tanay Sıdkı Uyar
lisansını nükleer enerji, doktorasını ise kömür enerjisi üzerine yapmış. Şimdi
her ikisine de karşı. Zaten kendisi de, “İnsanlar işlerine geleni değil doğru
olanı tercih etse, şu an bu konuları konuşmuyor olurduk” diyor. Tabii gereken
çözümleri de...
- Bir ülkede yenilenebilir enerji kullanılması için ne
gerekiyor?
- Bir ülkede herhangi bir enerji kaynağının kullanılmasına karar vermeden
önce o kaynağın olup olmadığına, kaynağı ısıya dönüştürecek teknolojinin varolup
olmadığına karar vermek, ya da bu kaynağın yararlı olup olmadığına karar verecek
bir kamu gerekli. Yenilenebilir enerji kaynağı insanların hiçbir katkısı olmadan
her sabah doğan güneşin atmosfere verdiği ısı ve ışık, onun dolaylı olarak
oluşturduğu rüzgâr, biyokütle, jeotermal kaynaklar.
- Peki insanlar bu kadar alternatif enerji kaynağı varken neden daha
zararlı olan fosil yakıtları tercih ediyor?
- Bunun için biraz geriye gitmek gerekli. 1850’lerde endüstrileşmeyle
birlikte birden çok fazla miktarda enerji ihtiyacı doğunca, fosil yakıtlara
yöneldi ülkeler. Fosil yakıtların bulunması da daha kolaydır. Ancak bunların hem
doğaya hem de insanlığa verdiği zarar geç keşfedildi. Bunun üzerine birçok ülke
kömür ve petrol gibi fosil yakıtların kullanımına karşı önlemler almaya başladı.
Örneğin, Londra’da kömür yakıldığı için bir gecede 2 bin kişi ölünce, İngiliz
hükümeti hemen hareket geçip fosil dışı yakıt kullanım programını başlatmış. O
zamanlar teknoloji de yeterli değildi. Ancak şimdi rüzgârdan hem sıcak su ve
buhar hem de elektrik üretilir. Bu teknoloji gelişti. Bir rüzgâr türbiniyle 25
bin kişinin elektriği üretilebilir.
- Fosil yakıtlar küresel ısınmaya da neden oluyor mu?
- Şu an pek çok ülkenin alternatif enerjiye geçiş sürecinde olmalarının
nedeni de bu. Örneğin, üretilen her bir kw saat elektrik için, bir termik
santralda kömür kullandığında 1 kg, petrol kullanılırsa 650 gr, doğalgaz
kullanılırsa 450 gr karbondioksit salınıyor atmosfere. Bu da dünyanın dengesini
bozuyor. Kömür, doğalgaz, petrol yakıldığı için 1850’den 2000’e kadar dünyanın
ortalama sıcaklığı 0.5-0.8 derece arttı. Bu artış küçük bir yüzde gibi görünse
de, dağlardaki buzları eritmeye, kutuplardaki buzulların kopmasına neden oldu.
Bu daha fazla suyun atmosferde buharlaşması demek, bulutların su dolu olması
demek, rüzgârın tahribatı demek. Dünya ancak 75 yıl sonra dengeye girebilir.
- Bizim nükleer ve fosil yakıt kullanımından zararımız
nedir?
- Bir ülke AB standardı dışında yeralan nükleer, fosil gibi kirletici
teknolojileri bizim ülkemize atmak isteyip üzerine de Hazine garantisi
istiyorlar. Yani bir santralı yapan firma yabancıysa, o santral durdurulsa bile
yapan şirkete para vermeye devam etmek zorundasın. Adamlar, Hazine garantisini
şart koşuyor. Bu da bizim vergilerimiz demek. Kısacası emisyon ticareti adı
altında kirliliklerini bize yollayıp hem kurtuluyor, hem de mali kazançlarını
koruyorlar.
Nükleer enerji yasası
- Doğalgaz daha masum değil mi?
- Doğalgaz da, kömür de, petrol de nitrik asit oluşuma neden oluyor.
Azotoksit denen zehirli bir madde açığa çıkıyor doğalgaz yandıkça. Belediyeler
ve kamu kuruluşları azotoksitin tehlikeli olduğunu söylemiyorlar. Avrupada
yüksek azotoksit emisyonlu ne kadar terkedilmiş şofben varsa bizim ülkemizde
satılıyor. Buna müdahale eden kimse de yok. Enerji konusundaki müzakere hemen
başlamalı AB’yle. Ancak başlamadan önce bizim karbonsuzlaşmayla ilgili kamuoyunu
oluşturmamız lazım. Yoksa AB ülkelerinin çöplüğü olmaya devam edeceğiz.
- Nükleer enerji yasası geçti... Buna nasıl izin
veriliyor?
- Nükleer silah üretimi amaçlı olarak çalıştırılan nükleer santrallar 1978
yılından itibaren pahalı, atıkları depolanamaz, denetlenemez ve insanlarla
birlikte var olamaz bulundu. Fosil yakıtlardaki aynı şey bunun için de
yapılıyor. Onlar terkederken bizde çalıştırılıp bedeller de bize aktarılmaya
başlandı. Yasada “Nükleer santralı kuranlara 15 yıllığına alım garantisi
verilecek. Nükleer santralın kapatılmasını kamu yapacak” yazıyor. Endüstrileşmiş
ülkeler tıkandıkları yerde yüklerini diğer ülkelere aktarıyorlar. Örneğin
İngiltere özelleştiremedi nükleer santrallarını, bugün 19 nükleer santralı
kapatmak için 91 milyar sterlin gerektiğini açıkladı İngiliz başbakan.
- Enerjinin etkin kullanımı yasası olumlu bir gelişme miydi? Geç
kalınmış değil miydi?
Enerjinin etkin kullanımına diğer ülkeler hemen geçti. Daha az enerjiyle
ısınacak, makineleri çalıştıracaklar. Her yeni uygulamalarında terk ettikleri
sistemleri bizim gibi ülkelere aktardılar. Ne yazık ki biz 2005 yılına kadar
enerjinin etkin kullanımı yasasını çıkarmadık, şimdi çıkardık.. ancak bizim
yasamız hâlâ diğer ülkelerden verimsiz. Yasa işlevini yerine getirmiyor.
Örneğin, Türkiye’de kullanılan beyaz eşyalar A artı değil. Bakanlığın sadece A
artı kullanılacak demesi lazım.
Halk bilinçlenmeli
- Peki sizce bu konuda ne yapılmalı?
- Bir kere karbonsuzlaşmayı zorunlu hale getirmek gerekiyor. Kyoto’yu
imzaladığı için Türkiye’ye yenilenebilir enerji yatırımı yapan dış kredi
beraberinde Türkiye’nin temiz havasının parasını götürüyor. Bunu biz
yapacağımıza yabancı bir şirket gelip yapıyor. O parayı gidip kendi ülkesinde
rüzgâr türbini yapmak için kullanıyor. Türkiye’nin kullandığı tüm enerjinin iki
misli sadece yenilenebilir enerji ve etkin kullanımla sağlanabilir. Bunun olması
için “Temiz Enerji Plaformu”nu kurduk, her kentte örgütleniyoruz. Bulduğumuz
çözüm karşıtlık üzerinden değil. Doğrusuna yurttaşları ikna etmeliyiz. Biz
belediye başkanlarının, milletvekillerinin iyileşmelerini bekleyemeyiz, onların
yerine halkla birlikte bu işin peşine düşmeliyiz.
|