Alman teknoloji devi Bosch, bu yıl Türkiye’de bir asrı
deviriyor. 1910 yılında Osmanlı İmparatorluğu’na küçük bir satış ofisiyle adım
atan Bosch, bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde 1.4 milyar euro yatırımla kurduğu 3
fabrikasında dünyaya üretim yapıyor. Bosch Türkiye’nin başında
Alman Hermann Butz var. 43 yaşındaki Butz, kıvrak Türkçesiyle,
“Türkiye’de 100 yıllık firma çok yok. 1910’dan bu yana büyük değişimlere şahit
olduk. Bu ülkeye katma değer sağlamaya ve güven vermeye çalıştık. Bunu da 8.500
çalışanımızla başardık. 2010, Bosch Türkiye için iyi bir yıl olacak” diyor.
‘Made in Türkiye’ marka oldu
Bosch’un 100. yılında Türkiye’ye 100 milyon euro’luk yatırım kararı aldığını
anlatan Butz’un Türkiye macerası 17 yıl önce başlamış. Almanya ve ABD’de ekonomi
eğitimi alan Butz, 1992 yılında Bosch’ta çalışmaya başlamış. Temmuz 1993’de de
Türkiye’ye gönderilmiş. İlk işi fabrikadaki işçileri saymak olan Butz, zamanla
muhasebeden bilgi işleme tüm bölümlerde çalışmış. 1998 yılında Bosch’ta
tanıştığı bilgisayar mühendisi Binnur Hanım’la evlenen Butz’un Zeynep ve Kaan
adında iki çocuğu olmuş. 1999’da kısa bir Almanya döneminin ardından 2000
yılında Bursa’ya orta kademe yönetici olarak dönmüş. 5 yıl süren bu görevin
ardından iki yıl yine Almanya Bosch’ta çalışmış. Butz, 2007’de ise Türkiye’ye
genel müdür olarak dönmüş.
Butz, “Türkiye’de Bursa’da enjektör, fren ve benzin püskürtme sistemleri,
Çerkezköy’de küçük ev aletleri ve Manisa’da da ısıtma sistemleri üretiyoruz.
2007 yılında genel müdür koltuğuna oturduğumda kimse krizi konuşmuyordu. Kriz
döneminde ciromuzda yüzde 15 düşüş oldu. Ancak istihdama bakarsanız, sadece
yüzde 2 azaldı. Krizde ana hedefimiz ‘ciroyu unutun, personeli tutun’ oldu.
Şimdi işler açılınca bunun iyi bir strateji olduğunu gördük. Artık Bosch
dünyasında ‘Made in Türkiye’ bir marka. Hatta bazı yabancı müşteriler özellikle
Türk fabrikasında üretilmiş ürün ister.”
Kültür farkına saygımız sonsuz
Hermann Butz’a geçen ay Bursa’daki Bosch fabrikasında şikâyet üzerine ‘mescit
kontrolü’ yapıldığı haberlerini hatırlatıyoruz. Denetimde Bosch fabrikasının 4
ayrı mescite sahip olduğu ve çalışanlarını cuma namazı için otobüslerle camiye
götürdüğü anlaşılmıştı. Bosch’ta kültür farklılıklarına büyük saygı duyduklarını
belirten Butz, şunları söylüyor:
“Olay bizi çok üzdü. Namaz olsun, Ramazan olsun, hiçbir zaman çalışanlarımıza
baskı yapmayız. Elemanlarımıza çok güveniyoruz. Onlarla başarılı olduk. Biz
fabrikamızda ibadet yerlerinde tadilat ve yenileştirme yapmak istedik. Keşke
iletişim açısından daha dikkatli olsaydık. Artık daha sağlıklı bir ortamda
ibadet ediliyor. Bu olay da bizim için geride kaldı.”
En büyük tutkusu fotoğraf çekmek
Hermann Butz, Türkiye’deki yaşamının hemen her anını ölümsüzleştiriyor. Tam
bir fotoğraf tutkunu olan Butz, sabahları ve akşamüstleri insan ve manzara
fotoğrafı çekmek için kendini dışarı atıyor. Henüz bunları yayınlamayı
düşünmeyen Butz, sosyal yaşamıyla ilgili şunları anlatıyor:
“Fotoğrafın yanı sıra maket uçak ve araba hobim var. Ancak boş vaktimi
ailemle değerlendirmeyi tercih ediyorum. Ailece Belgrad ormanında bisiklete
binmeyi, Tarabya, Bebek, Emirgan ve Çamlıca’da gezmeyi çok seviyoruz. Boğaz da
güzel ama arkadaşları gezdirmekten Boğaz’daki her dalgayla tanışır olduk.
Emirgan Sütiş’e çok gideriz. Rumelikavağı’nda kalkan zamanı mutlaka Kahraman
Balık’a uğrarız. Okulda hentbol ve futbol oynadım ama şimdi sadece kayak
yapıyorum. Türkiye’de Karadeniz, Van ve Nemrut dışında her yeri gezdim.
Türkiye’ye geldiğim ilk hafta Türkçe dersine başladım. Birkaç hafta sonra hoca,
‘Nerede çalışıyorsun?’ diye sorunca ‘Bosch’tayım’ dedim. Bana ‘İşsiz misin?’
dedi. Bosch’un okunuşunun ‘dolu olmayan’ anlamına geldiğini erken öğrendim.”
Türk hızlı koşuyor, Alman planlı gidiyor
Türkiye ve Avrupa’da iş yapmanın farkları hakkında ilginç gözlemleri olan
Butz, şunları anlatıyor:
“Almanya’da bütün büyük organizasyonlarda iş talimatları vardır. O süreçten
dışarı kimse çıkmaz. Böylece işler düzenli gider. Hatalar azalır. Ama sorun
çıkarsa çözümler pek hızlı gelmez. Türkiye’de ise bir sorun çıkarsa herkes
çözmek için koşar. Bu kadar heyecanlı çalışınca çözüm de gelir. Tek problem,
yarın sorun tekrar ederse işe sıfırdan başlamak gerekir. Bu yüzden Türkler ve
Almanlar işbirliği açısından çok iyi bir takım. Çünkü Türkler çok hızlı koşuyor.
Almanlar da daha yavaş ama kalıcı çözümü planlıyor.”
Hedef tasarruflu ve çevre dostu ürünler
Bosch’un bu yıl planladığı 100 milyon euro yatırımın büyük çoğunluğu yeni
teknolojilere gidecek. Butz, “Makineleri yenilemek zorundayız. Kapasite artışı
olacak. Çevre dostu ürünlere odaklandık. Ürünlerimizde elektrik ve su
tasarrufunu artırmaya çalışıyoruz. Bir bulaşık makinesi 7 litre, elle yıkayan
150 litre su harcıyor. Doğalgazda da yüzde 25 - 30 tasarruf sağlamaya
çalışıyoruz. Hatta fabrikamızda 2012’ye kadar yüzde 20 karbondioksit tasarrufu
yapacağız. Karbon ayak izimizi küçültmeye çalışıyoruz. Geçen yıl 1.4 milyar euro
ciro, 800 milyon euro’luk da ihracat yaptık. Türkiye’de 285 civarı Ar - Ge
mühendisimiz var. Buradan çıkan teknolojiyi dünyaya yayıyoruz” diyor.
|