''Marmara Denizi 2010 Sempozyumu'' Yunus Emre Kültür
Merkezi'nde başladı. İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Ürünleri Fakültesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayram Öztürk, sempozyumun en son 10 yıl önce
yapıldığını, bu on yıllık süreç içinde Marmara Denizi'ndeki
ekolojik sorunların daha da arttığını belirtti.
Öztürk, 10 yılın sonunda Marmara Denizi'nde balıkçılık ve ekosistemin çok
zarar gördüğünü vurgulayarak, ''İlk sempozyum yapıldığında bu denizde sorunlar o
kadar derin değildi. Şimdi ise balıkçılık ve ekosistem için önemli bir tehdit
söz konusu. İklim değişikliği konusu da 10 yıl önce tartışılmadı, zira
Kızıldeniz kökenli canlılar daha bu denize girmemişti. Oysa artık bu balon
balıklarından, deniz analarına kadar birçok yabancı tür bu denize girmiş
durumda. Balıkçılıktaki kriz ise daha derinleşiyor'' diye konuştu.
Lüfer balığı yavrularının, neslinin yok olması pahasına yıllardır
avlandığını, orkinosların yuvalarının dağıtıldığını, kılıç, uskumru, kolyos,
mersin, kalkan ve ıstakozların artık Marmara'dan çekildiğini ifade eden Öztürk,
sürdürülebilir balıkçılığın yerini aşırı avcılığa bıraktığını söyledi.
Prof. Dr. Öztürk, Marmara Denizi'nin her tarafının Türkiye'ye ait olduğuna
dikkati çekerek, şunları kaydetti: ''Denizlerimizin korunmasından biz
sorumluyuz. İstanbul gibi bir kent, Marmara gibi zengin bir bölge, bu denizin
etrafında ama denizi, derin çöp ve lağım çukuru olarak kullanıyoruz. Bu durumun
önüne geçmek için hepimizin bir ortak akılda buluşması gerekiyor. 10 yıl önce
önerdiğimiz bütün koruma tedbirleri hala geçerli. Bütünsel bir eylem planı
yapmak, aşırı ve kaçak balıkçılığı önlemek, özellikle gemi kökenli petrol
kirliliği için tedbir almak, kıyı kullanımına özen göstermek, arıtma tesislerini
tamamlamak gerekiyor. Uzun dönemli ciddi ve tartışmaya açık bir izleme projesi
her zamankinden daha fazla gerekli.''
Prof. Dr. Öztürk, Marmara Denizi'nin aynı zamanda deprem üreten bir alan
olduğunu ve deprem araştırmaları için bu doğal laboratuvarın bilimsel olarak
izlenmesi, sürekliliği olan deprem araştırmalarının yapılması için yetkililerin
kaynak yaratarak sorumlu davranması gerektiğini kaydetti.
Türk boğazlarından geçen tehlikeli madde taşımacılığının her geçen gün daha
da arttığını, Marmara Denizi kıyılarının ve Çanakkale Boğazı'nın büyük bir risk
altında olduğunu anlatan Öztürk, bu riskin sadece ekolojik değil, aynı zamanda
ekonomik bir risk olduğunu, bu nedenle olası kaza durumunda en az zarar için
hızlı bir eylem planı yapmak ve uzman yetiştirmek gerektiğini ifade etti.
İÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öztürk, Marmara Denizi'nin
korunması konusunda, kitlelere koruma bilinci aşılamanın, gelecek kuşaklara iyi
bir yatırım olduğunu belirterek, ''Son 10 yılda Marmara Denizi'nde balık
miktarında yüzde 60 azalma oldu. Milyonlarca metreküp su, arıtılmadan Marmara
Denizi'ne gidiyor. Arıtma tesisleri doğru dürüst çalışmıyor. Birçok tesiste
arıtma cihazı bile yok. Arıtma tesisleri kurulmalı ve biyolojik arıtma
yapılmalı'' dedi.
Türk Deniz Araştırmaları Vakfı'nın (TÜDAV), deniz bilimleri konusunda
araştırmalar yapmak, deniz yaşamını korumak, deniz kültürü ve sevgisini tüm
halka, özellikle de gelecek kuşaklara taşımak ve korumak amacıyla 1997 yılında
kurulduğunu anımsatan Öztürk, Vakfın kuruluşundan bu yana deniz sorunlarıyla
ilgili 12 adedi İngilizce 16 adedi Türkçe olmak üzere 28 kitap yayınladığını
bildirdi.
Öztürk, Vakfın, başta Türk boğazlarında kirlenme, biyolojik çeşitlilik,
sürdürülebilir balıkçılık, deniz koruma alanları ve deniz hukuku gibi güncel
birçok sorunla ilgili çalıştay ve kurslar düzenlediğini ve politika ürettiğini
vurgulayarak, özellikle Türk Boğazları bölgesi ve Karadeniz'de sürdürülebilir
balıkçılık konusunda çalışmalar yürütüldüğünü, ayrıca, seminerler vererek
sorumlu balıkçılık ilkelerinin Türkiye'de uygulanması için çaba gösterildiğini
kaydetti.
Denizlerle ilgili veri tabanı
İÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayram Öztürk, karmaşık
kökenli kirlenme ve aşırı avcılık nedeniyle Marmara Denizi'nin tehdit altında
olduğuna dikkati çekerek, ''Balıkçılara ve yerel halka sürdürülebilir balıkçılık
ve kirlenmenin önlenmesi için bilgi veriyoruz. Ülkemizde artık nesli tükenmekte
olan Akdeniz Foklarının korunması konusundaki çalışmalarımız devam ediyor.
Orfozlar, lahozlar, deniz kaplumbağaları, yunuslar, balinalar ve daha
bilemediğimiz birçok tür sularımızda yaşam savaşı veriyor'' şeklinde
konuştu.
Denizlerle ilgili veri tabanı oluşturduklarını, özellikle gemi kazaları
konusundaki bu veri bankasının önemli bir başvuru kaynağı olduğunu dile getiren
Öztürk, özellikle gemi kazaları konusundaki bu veri bankasının önemli bir
başvuru kaynağı teşkil ettiğini belirtti.
Vakfın, denizlerle ilgili güncel sorunların üzerine kitaplar hazırladığına
işaret eden Öztürk, yılda bir bilimsel makalelerden oluşan dergi yayınladığını,
denizlerle ilgili her türlü bilginin geniş kitlelere ulaştırılmasına büyük bir
önem verildiğini söyledi.
Prof. Dr. Öztürk, belli dönemlerde seminer ve yaz okullarında yapılan eğitim
çalışmaları yoluyla denizin tanıtıldığını, deniz, çevre sorunları ve koruma
yöntemlerinin tüm toplum katmanlarına anlatıldığını da vurgulayarak, Türkiye
denizleri ve deniz canlılarının tanıtılması amacıyla su altı fotoğraf
yarışmaları ve balıkçılık festivalleri düzenlediklerini sözlerine
ekledi.
|