İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim
Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, Şubat ayı İSO Meclis Toplantısında
yaptığı konuşmada, sanayi üretimi, büyüme ve işsizlikteki olumlu gelişmelerin
yanı sıra 2011'in cari açık cephesinde düşündürücü bir tablo ortaya koyduğunu,
2011'in tamamında cari işlemler açığının 77 milyar dolar ile 'tarihin en yüksek'
düzeyinde gerçekleştiğini, geçen yılın ihracat ve ithalatta rakamsal olarak en
yüksek değerlere ulaşılan yıl olduğunu hatırlattı. 2012'ye ait göstergelere
değinen Küçük, bu değerlerin, üretici ve tüketicinin yıla ümitli bir başlangıç
yaptığına işaret ettiğini vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Ocak ayı
ihracat artışını yüzde 9,8 olarak açıkladı. Bizler de aralık ayında sanayi
üretimindeki nispi hız kesişin geçici bir eğilim olarak kalacağını ve üretim
artışının 2012'de de devam edeceğini ümit etmekteyiz. Üretimin aksaması,
işsizlik başta olmak üzere ekonomide pek çok aksaklığa yol açacaktır. 2012, cari
açık ve dış ticaret açığında yeni rekorlara giden bir yıl olmamalıdır. Öte
yandan, cari açığı kontrol altına almak, üretim ve büyümeden kabul edilebilir
ölçülerin ötesinde ödün vermek anlamına gelmemelidir. Kanaatimizce, bu noktada
sağlıklı bir denge kurmanın yolu, ekonomimizde ihtiyaç duyulan yapısal dönüşüm
adımlarını süratle atmaktan geçmektedir.''
''Tasarruf konusunda önemli kan kaybı var''
Daha güçlü bir sanayinin daha çok
yatırım anlamına geldiğinin altını çizen Küçük, Türkiye'nin yüksek büyüme
potansiyeline sahip bir ekonomi olmasına rağmen büyümenin ve daha çok yatırım
yapmanın önünde önemli bir engel bulunduğunu, yatırımları finanse etmek için
yeterli kaynağa sahip olunmadığını, ekonomi olarak tasarrufların yetersiz
kaldığını ifade etti. Dünyada yükselen ekonomilerde iç tasarruf oranının yüzde
30-40'lar civarında olduğuna değinen Küçük, Türkiye'de ise 2010 yılında iç
tasarrufların GSYH'ya oranının yüzde 13,9 olarak gerçekleştiğini, 2011
tahmininin yüzde 13,3, 2012 öngörüsünün ise yüzde 15,2 olduğunu belirtti.
2000'li yıllar öncesinde tasarruf oranının
yüzde 20'lerde olduğunun altını çizen Küçük, ''Dolayısıyla, son dönemde
ekonomimizde bu anlamda önemli bir kan kaybı var'' dedi. Ekonomik ve sosyal
sorunları çözmek için Türkiye'nin daha yüksek bir ortalama ile büyümek zorunda
olduğuna dikkati çeken Küçük, daha yüksek büyüme için daha çok yatırıma ihtiyaç
bulunduğunu, yatırımlarla ilgili olarak kendileri açısından çok önemli konunun,
hem kendi yatırımlarında hem de doğrudan yatırım girişinde imalat sanayi
yatırımlarının arzu edilen ağırlığa ulaşamaması olduğunu söyledi.
'''Yatırım olsun da ne olursa olsun'
mantığını da sorgulamamız gerekiyor''
Şimdiye kadar tüm sektörlerde görülen doğrudan yatırım girişinin daha çok
mevcut tesislerin el değiştirmesi şeklinde olması ve tamamen yeni yatırım
girişinin sınırlı kalması konusuna da işaret eden Küçük, ''Yatırım isteği ve
eğiliminin kendi yatırımcımızda artarak devam etmesi, uluslararası yatırımcıları
da harekete geçirecek, doğrudan yatırımlardan daha fazla pay almamızı
kolaylaştıracaktır'' diye konuştu. Kayıt dışı faaliyetlerin yarattığı haksız
rekabetin, Türkiye'deki yatırımcıların olduğu gibi dışarıdan gelecek yatırımcı
için de caydırıcı bir unsur olduğunun altını çizen Küçük, şöyle devam etti:
''Diğer taraftan, 'yatırım olsun da ne olursa
olsun' mantığını da sorgulamamız gerekiyor. Sınırlı kaynaklarımızı, küresel
gerçekler ve bu gerçekler paralelinde ülkemiz için belirlediğimiz hedefler
doğrultusunda, en doğru, getirisi en yüksek yatırımlara yönlendirebilmeliyiz.
Burada doğru sanayi politikası ve doğru yatırım stratejisinin oluşturulabilmesi
büyük önem taşıyor. Bu sürecin temel ayaklarından biri de kuşkusuz, teşvik
politikaları... Bu vesileyle, hükümetimizin üzerinde çalıştığı ve yakında
açıklamayı planladığı yeni Yatırım Teşvik Yasasının, ihtiyaca ve beklentilere
cevap vereceğini ümit ettiğimizi ifade etmek isterim.''
|