‘Tasarım Kentleri’, Londra Tasarım Müzesi ve İstanbul Modern
işbirliği ile 10 Ağustos’a
kadar İstanbul’da. Dünya tasarım anlayışını değiştiren önemli sanatçıların
yapıtlarını bir araya getiren ve 19. yüzyıl ortalarından günümüze
bir kronoloji sunan serginin küratörü ise Londra Tasarım Müzesi Direktörü
Deyan Sudjic. Mimariden endüstriyel ürünlere, mobilyadan grafik
tasarımına, modadan otomotive uzanan çok geniş bir yapıt seçkisini içeren
sergide, 64 tasarımcının 109 yapıtı, 7 markanın 12 ürünü yer alıyor. Sergi, 5
Eylül 2008 - 14 Ocak 2009 tarihleri arasında da Londra Tasarım Müzesi’nde yer
alacak.
Tasarım Kentleri sergisi, çağdaş tasarımın serüvenini, uluslararası anlamda
yedi önemli kente ve bu kentlerin tasarımın gelişimindeki belirleyici
konumlarına odaklanarak anlatıyor. Sergi, kentlerin farklı zamanlardaki
konumlarının tasarımın gelişimini yönlendirmeye nasıl katkıda bulunduklarını
göstermeye çalışarak, tasarımın çağdaş kültürü biçimlendirmesini inceliyor. Aynı
zamanda tasarımın, seri üretimin ve tekil üretimlerin, yüksek teknolojinin, yeni
malzemelerin ve bu alandaki iletişimin kilit yönlerini bir araya getiriyor.
Tasarım Kentleri sergisinde Charles ve Ray Eames’in sandalyeleri gibi
tasarım klasiklerinin yanısıra, dönemlerini en çarpıcı biçimde gözler önüne seren
William Morris, Owen Jones, Christopher Dresser, Adolf Loos, Le Corbusier, Eileen
Gray, Achille Castiglioni, Ettore Sottsass, Gio Ponti, Otto Wagner, Josef Hoffman,
Paul Smith, Ron Arad, Zaha Hadid ve Ross Lovegrove gibi ünlü tasarımcıların
çalışmaları da yer alıyor.
1851’den 2008’e 7 kent
1851 yılındaki 'Büyük Sergi' zamanının Londra'
sında başlayan sergi, modernist dilin yeni yeni biçimlenmeye başladığı, I.
Dünya Savaşı’nın hemen öncesindeki Adolf Loos’lu Viyana'sına;
dünyanın en ünlü tasarım okulu olan Bauhaus’un yer aldığı Almanya’daki küçük
Dessau kentine; 1930’larda görsel kültürün başkenti olan,
Picasso ve Le Corbusier’li Paris’e; Amerikan tasarım yüzyılını
tanımlayan, Charles Eames’in son derece incelikli atölyesini ve evini inşa
ettiği savaş sonrası yıllarının Los Angeles’ına; 1960’larda,
çağdaş tasarımın başını çeken Milano’ya ve 1980’lerde Avrupalı
endüstri tasarımının ahlaki katılığının ötesine geçerek daha oyunbaz bir
anlayışla varlığını hissettiren Tokyo’ya ulaşıyor. Sergi,
sonunda yine başa dönerek çemberi tamamlıyor ve bir kez daha, bugün dünyanın
önde gelen tasarım merkezi olan, Ron Arad, Zaha Hadid, Ross Lovegrove, Jasper
Morrison ve daha bir çok öncü tasarımcının yaşamakta olduğu
Londra ile sona eriyor.
|