Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye Genel Müdürü Tolga
Baştak, 2010 yılında dünya nüfusunun doğal kaynakların yüzde 150'sini
kullanacağının öngörüldüğünü, bu nedenle insan yaşamının sürdürülebilir olmaktan
çıktığını belirterek, ''Bugün ortalama bir Amerikalı için 5, bir Avrupalı için
3, Türkiye'de yaşayan ortalama bir vatandaş için 2 dünya gerekiyor''
değerlendirmesinde bulundu. Baştak, yaptığı
yazılı açıklamada, WWF'nin Küresel Ayak İzi Ağı (Global
Footprint Network) işbirliğiyle 1998 yılından bu yana ''Yaşayan
Gezegen Raporu'' yayınladığını belirtti. Bu çalışmada doğanın sunduğu
ve gezegenin her yıl yenilediği kaynak miktarının hesaplandığına dikkati çeken
Baştak, çıkan rakamın, insanlığın yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan
doğal kaynakların yeniden üretilme süresiyle karşılaştırıldığını, ''ekolojik
ayak izi'' ve ''biyolojik kapasite'' arasındaki farkın, nüfus, tüketim oranı,
küresel gayrı safi milli hasıla ve kaynak ihtiyacı gibi etmenler göz önünde
bulundurularak hesaplandığını kaydetti. Baştak,
insanlık tarihinin büyük kısmında yaşamın, doğanın kendini yenileyebileceği
düzeyden daha az miktarda doğal kaynak tüketilerek sürdürülebildiğini, ancak son
30 yıldır gezegenin kırılma noktasına doğru hızla ilerlendiğini vurgulayarak,
şunları ifade etti:
''İnsanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli olan doğal kaynaklar,
doğanın sunabileceğinin üzerine çıktı. Ekolojik ayak izi ve biyolojik kapasite
olarak adlandırdığımız bu iki ölçü arasındaki fark, her yıl daha da açılıyor.
Başka bir deyişle; dünyadan aldığımız kredinin neredeyse minimum ödeme tutarını
ödeyebiliyoruz. Günümüzde, bir yıl içerisinde tüketilen doğal kaynakların doğa
tarafından yenilenmesi 18 ayı buluyor. 2010 yılında dünya nüfusunun, doğal
kaynakların yüzde 150'sini kullanacağı öngörülüyor. Bu nedenle yaşamımız
sürdürülebilir olmaktan çıkıyor ve dünyadaki türlerin yüzde 30'u kayboluyor.
Yüzyılımızın en büyük tehdidi olan iklim değişikliği, doğal kaynaklarımızı
gereğinden fazla tükettiğimizin en belirgin göstergesidir.''
Baştak, karbon ayak izinin, insanlığın ekolojik ayak izinin büyük bir
bölümünü oluşturduğunu ve hızla arttığını belirterek, karbon ayak izinin 1970
yılına göre, iki katına çıktığına dikkati çekti. Atmosferde biriken
karbondioksitin iklim değişikliği olarak geri döndüğüne işaret eden Baştak,
Türkiye'de tüketimin ekolojik ayak izinin 209,6 milyon küresel hektar olduğunu,
kişi başına düşen ekolojik ayak izinin 2,8 küresel hektara denk geldiğini
kaydetti.
Türkiye'nin 1974 yılından beri ekolojik borçlu ülkeler arasında yer aldığının
altını çizen Baştak, 2006'dan bu yana talebin bir kısmı ithalat yoluyla
karşılanmasına karşın ekosistemin kendini yenileme hızından daha hızlı üretim
gerçekleştirildiğini belirterek, ''Bugün ortalama bir Amerikalı için 5, bir
Avrupalı için 3, Türkiye'de yaşayan ortalama bir vatandaş için 2 dünya
gerekiyor. Yine de ekolojik likidite krizini geri çevirme olanağına sahibiz.
Geri dönüşsüz bir ekolojik krizin üzerimize çökmesini önlemek için henüz çok geç
değil. Daha sürdürülebilir bir yola girmek için yaşam biçimimizi hangi kilit
alanlarda dönüştürmemiz gerektiği ortada. Gezegenimizin sahip olduğu kaynakların
kendini yenilemesine izin vererek yaşamak için gerekli teknolojinin büyük bir
bölümü mevcut. Ayak izimizi küçülterek doğal kaynaklar üzerindeki etkimizi
azaltmak için, bu kaynakları sağlayan eko sistemleri daha iyi yönetmemiz
gerekiyor'' ifadesini kullandı.
|