“Depremi Değil ama Afeti Önlemek...
7 Maddede İstanbul Depremi
İZODER’den “Dünya Doğa Koruma...
İZODER 29. Yılını Yalıtım...
İZODER’den Enerji Verimliliği Çağrısı
İZODER’den Yangından Korunma...
“Yapılarımızın Güvenliği için Su Yalıtımı Uygulamalarını Yaygınlaştırmalıyız”
Yalıtım sektörünün çatı örgütü İZODER, '17 Ağustos Marmara Depremi’nin 23. yıl dönümü nedeniyle yaptığı açıklamada binaların depreme karşı güçlendirilmesi noktasında su yalıtımının hayati önemine dikkat çekti.
|
İZODER (Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, "17 Ağustos'ta her yıl depremin yarattığı büyük yıkımı hatırlıyor, önlemler konusuna dikkat çekmeye çalışıyoruz. Depremin yol açtığı yıkımların en önemli nedenlerinden birinin yapının taşıma gücünü etkileyen korozyon olduğu bir gerçek. Bir yapının ana unsurları olan demir ve betonu, suyun olumsuz etkilerinden yalıtımla koruyarak binalarımızı depremin etkilerine karşı güçlü hale getirmeliyiz. Mevcut binalarımızın depreme dayanıklılığı konusunda endişe duyuyor, güvenli ve sağlıklı binalara sahip olmak için kentsel dönüşümü fırsat olarak görüyoruz." dedi. Ülkemizdeki yapı stoğunun çok büyük bir bölümünün betonarme yapılardan oluştuğunu belirten Emrullah Eruslu, "Betonarme yapı sistemlerinin en zayıf noktalardan biri suya karşı olan hassasiyetleridir. Yağmur, kar, yeraltı suları, zeminde yer alan nem, mutfak, banyo, tuvalet gibi ıslak hacimlerdeki su kaçakları, binanın inşa edildiği zeminde bulunan basınçlı veya basınçsız yeraltı suları nedeniyle binalar sürekli olarak suya maruz kalabiliyor. Suyun taşıyıcı yapı elemanlarına nüfuz etmesi durumda özellikle betonun içindeki demirin paslanmasıyla başlayan ‘korozyon’ yapının yük taşıma kapasitesini azaltıyor. Betonarme yapıların sağlıklı bir şekilde tasarım ömürleri süresince işlevlerini sürdürebilmesi için yapının tamamının standartlara uygun şekilde ısı ve su yalıtımı ile korozyondan korunması gerekiyor." şeklinde konuştu. Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şakir Erdoğdu’nun donatı ve korozyon ilişkisini ortaya koyan araştırmasını hatırlatan Emrullah Eruslu, sözlerine şöyle devam etti: "Bu araştırma binalarımızı bekleyen korkunç tehlikeyi gözler önüne seriyor. Suya maruz kalan bir donatı, taşıma kapasitesinin 5 yılın sonunda yüzde 50’sini, 15 yılın sonunda yüzde 90’ını, 24 yılın sonunda ise tamamını kaybettiğini ortaya koyuyor. Donatı korozyonu, deprem veya herhangi bir dış etki olmaksızın belirli süre sonra yapıların çökmesine yol açabiliyor. Bu durum da maalesef ülkemizin yabancı olmadığı bir gerçeklik. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi sonrasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından yapılan incelemeler sonucunda, yüzde 79’u hasarlı bulunan 55 bin 651 konut ve işyerinin yüzde 64’ünde korozyon tespit edilmişti." Deprem değil bina öldürür, ihmal öldürür Yalıtım maliyeti sanıldığı gibi yüksek değil Kentsel Dönüşüm fırsatı kaçırılmamalı |

