
Kapadokya’ya Bir Seyir Terası...

Kapadokya'da Peribacasında Çökme

Kapadokya'da Kaçak Restoran Yıkıldı

Kapadokya’daki Kaçak Yapılar...

Kapadokya'da 49 Yapı Daha...

Kapadokya'daki Üst Ölçekli...
Peribacalarının Önüne Yapılan Dükkânlar Tepki Çekiyor
Kapadokya’da, Zelve Ören Yeri’nde peribacalarının önüne ve ören yerinin girişine yapılan dükkânlar arkeolog, mimar ve restoratörlerin tepkisini çekiyor.

Üç vadiden oluşan Zelve Ören Yeri, 1967 yılında açık hava müzesi haline dönüştürüldü. 2024 yılı itibarıyla ise Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı ören yeri olarak ziyarete açık. Ancak son zamanlarda peribacalarının önüne ve ören yerinin girişine yapılan dükkânlarla yine gündemde. Cumhuriyet’ten Öznur Oğraş Çolak’ın haberine göre; arkeologların, mimar ve restoratörlerin tepkisini çeken bu yapılaşma için bölgede görev yapan rehberler, “Zelve Ören Yeri’nin girişinde eskiden tahtadan üç beş dükkân vardı. Bu dükkânlar doğayla uyumluydu. Ama artık peribacalarının yanında beton rant yapıları yükseliyor. Tabii bunlara elektrik lazım, yine peribacalarının önüne kocaman bir de trafo koydular. Bu trafodan geçen kablolar için yerde derin kazılar yaptılar. Burası özenle korunmalı çünkü başka bir Kapadokya ve başka bir Zelve yok.” diyorlar. Bölgeyi iyi tanıyan ve çalışmalar yapan bir mimar restoratör ise şu ifadeleri kullanıyor: “Zelve, tamamı peribacalarının içindeki konutlardan oluşan, çok özel bir köy. 1966’ya kadar içinde yaşam sürüyordu. Taş taş üzerine koyularak (kâgir yapı deriz) yapılmış hiç ev yoktur. Boşaltıldıktan sonra kayalarda çökmeler başladı, peribacalarındaki bakımsızlık yüzünden olağanüstü özgünlükteki köy ‘bacaları’ giderek daha hızlı yok oluyor. Oralarda çok sevdiğim bir söz vardır, ‘Damı nefes korur’ derler. Yani içinden insanı çıkarırsan ev korunamaz anlamında. Zelve’deki asıl büyük sorun bu.” Zelve’nin girişinde, 1960’larda yapılan, çok daha nitelikli ve mütevazı bir karşılama tesisi” olduğunu belirten uzman, sözlerine şöyle devam ediyor: “Orayı bakımsızlıktan harabeye çevirdiler ve sonra da yıkarak yok ettiler. Yıllar içinde o alanda sayısı artan tezgâhlar gerçekten kötüydü, derme çatmaydı. Tezgâhların yerleştiği yer hatalıydı ve yerleşkenin giriş görüntüsünü kapatıyordu. Eski tesisin dükkân alanları tam ters yönde, otopark alanıyla ilişkili, giren herkesin -tabir uygunsa- ‘gözüne girecek’ bir yerinde değildi, ağaçlar altında gizli gibiydi. Zelve kadar değerli bir Kapadokya yerleşkesinde bile, ticari ünitelerin yerleşeceği yeri, korsan tezgâhların istediği noktaya taşıdılar. Koruma alanının gerekliliklerini değil, ticari taleplerin hırsını öncelik saydılar. Dükkân sahiplerinin ‘Bizi orada kimse görüp gelmiyordu ancak burada satış yapabiliyoruz’ taleplerine uyarak, fırsatçı siyasetin önceliklerini peribacalarının önüne iri dükkânlar koyarak yerine getirdiler.” Haberin tamamına linkten ulaşılabilir. |