br />
İdeoloji değil çözüm
Direnistanbul için IMF protestosu aslında hayatın her alanında sözlerini
söylemek için zemin oluşturması açısından önemli. Bu yüzden hafta boyunca
yaptıkları eylemlerin her biri farklı bir tema içeriyordu. Toplumun farklı
kesimlerindeki dertlere ortak olma çabası her zaman samimi bulunabilecek bir şey
değil. Onlar bu sorunu muhataplarıyla bire bir ilişkiler kurarak çözme yolunu
seçmişler. Deniz, yaşanılan ayrımcılığın zaten kendiliğinden
bir ortak zemin oluşturduğunu bu yüzden fikir çeşitliliğinin bir sorun
oluşturmadığını söylüyor. Leman da yaşadığı birçok örgütlenme
deneyiminin ardından bir ideoloji için değil de daha somut dertler üzerine
örgütlenmenin gerekliliğine inanmış. Bu yüzden Direnistanbul’un oluşturmak
istediği zemin onun için fazlasıyla uygun.
Başta bahsettiğimiz eylemlerdeki yaratıcılık da bu çeşitliliğin sonucu olsa
gerek. Çıkan gürültü belki kolluk kuvvetlerini fazlasıyla rahatsız ediyor ama
Leman, “Asıl amacımız eylemleri biraz şenliklendirmek. Ciddi,
kortej havasında yürüyüşler değil de herkesin eğlendiği eylemler yapıyoruz”
diyor. Belki de Direnistanbul’un yaşça genç isimlerden oluşması veya Leman’ın
dediği gibi “şenliği de direniş olarak görmekle alakalı.”
Atalay da hemen ekliyor; “Şenlik de bir direniştir ama her
direniş şenlik değildir. Oturma eylemi yapmamız ya da toplu halde kendimizi
gözaltına aldırmamız da bir direniştir.” Kürşat’sa bu şenlik
havasının tamamıyla kendiliğinden oluşmadığını söylüyor. Hatta Almanya’dan gelen
bir ritim grubu Direnistanbul trampetçileriyle birlikte çalışıyormuş. Kürşat ve
diğerleri hafta boyunca kendi faaliyetlerinin yanı sıra sendikaların önderlik
ettiği eylemlerde de yer aldı. Elbette orada Direnistanbul’unkiler kadar
hareketli bir kalabalık olmuyor. Hatta hiyerarşik bir durumun söz konusu
olduğunu da söyleyebiliriz. Leman da, “Orada yer alan
örgütlenmeler zaten antiotoriter örgütlenmeler değil, dahil olanlar da bunu
bilerek onlarla hareket ediyor. Bizse işlerin böyle yürüyeceğine inanmıyoruz. En
azından böyle bir işleyişin içinde yer almak istemiyoruz. Bizimkisi antiotoriter
bir yapılanma” diyor.
Eylemleri gürültü çıkarmakla sınırlı değil. Toplumsal cinsiyet eyleminde
ponpon kız kıyafeti giymiş erkekler ve erkek kıyafeti giymiş kadınlar
kendilerine eşlik eden polisleri de fazlasıyla güldürmüş. Leman, yaratıcı
eylemlerin polisle aralarında farklı bir iletişim oluşturduğunun farkında.
“Karşındakinin de insan olduğunun farkına varmalarını sağlıyor” diyor. Kürşat’a
göre bu tip eylemlerin farklı işlevleri de var: “Polisin tamamıyla bir saldırı
aygıtı, kamu düzeni için değil de farklı sesleri ortaya çıkarmak için kurulmuş
bir örgüt olduğunu deşifre etmek için de bir taktik. Alaya alıyoruz ve bir
anlamda façasını bozuyoruz.”
|