Kentsel Alanlarda Çöküntü ve Rehabilitasyon Kavramı
"Kentsel çöküntü" kavramı kentleşme tarihinde "karanlık bölgeler", "slum" gibi çeşitli terimlerle ele alınmıştır ve sosyokültürel alanda "geto" kavramıyla irdelenmiştir. "Kentsel çöküntü" kavramı, sanayileşme sonrası dönemde kentin büyümesine paralel olarak kent merkezinde yıpranmaya yüz tutmuş mahalleler için koruma politikaları geliştirilmemesi sonucunda ve özellikle 1960'dan sonra yoğun olarak ortaya çıkmıştır. Kentteki bu değişimde kenti belirleyen işlevlerin kent merkezi çeperlerine yayılmasının önemi büyüktür. Merkezde yoğunlaşan "çürüme ve köhneleşme" diye tanımlanan bu süreç "kentsel kalite" kavramı ile de yakından ilişkilidir. Planlamacılar uzun bir süredir kent büyüklüğü ile kent içinde yaşayanların yaşam kalitesi arasındaki ilişkiyi irdelemektedirler. "Kentsel çöküntü" kavramı, temelinde fiziksel yıpranma ve köhneleşme ile ilgili görünmesine karşın, sosyoekonomik bir profil ortaya koyar. Bu tip çevrelerde ucuza konut bulan ve "kent yoksulları" denebilecek alt gelir grupları önemli bir sosyal profildir. Kent merkezinde yaşayıp, kentin alt hizmet işlevlerinde, hatta marjinal sektörde çalışmak, az kira ödemek ve kentin alt yapı hizmetinden nasibini almayan konut çevrelerinde yaşamı idame ettirmek, bu tip yerlere dair bir yaşama biçimi olarak kabul edilebilir. "Kentsel yoksulluk" ile birlikte nüfus artışı, göç ve suç ile ilgili sayılar, kentsel köhneleşme olgusunun sosyal sınıf, sosyal tabakalaşma ve ayrışma olguları ile iç içe olduğu sonucunu verir. Dolayısıyla, bu olgular kent yaşamının politik ve ekonomik yapısı ile iç içedir. Dolayısıyla, suç olgusu, kentsel kalite ve kentsel çöküntü kavramlarının önemli bir uzamıdır. Habitat II raporlarında da belirtildiği gibi, kentlerdeki çöküntü alanlarının sosyoekonomik yansımaları, kişilerin marjinalleşmesi, belirli bazı grupların toplumdan izole edilmesi, konut programlarında ve toplumsal çıkarlarda niteliksel ve niceliksel yetersizlikler ile genç insanların işsizliğidir (Global Report, 1996 ). Kamusal yetersizlikler, sosyal bozulma, fiziksel yıpranma ve bozulma gibi diğer etkenler de kentlerdeki suç oranının artışını hızlandırmaktadır. Burada ortaya konan tartışmanın ışığında özellikle kent merkezinde ortaya çıkan "çöküntü" kavramının arkasında tartışılması gereken üç boyut olduğunu söyleyebiliriz ; · "Fiziksel köhneleşme ve değişim." · Buna koşut olarak ortaya çıkan "sosyal dokudaki değişimler." · Sosyal dokunun da uzamı olarak kabul edilebilen ama içsel ve dışsal olarak ayrılan kentsel parametrelerin bir bileşkesi olarak kabul ettiğimiz "suç olgusu". Bu üç ana problemin ışığında daha ayrıntıya girerek kentsel çöküntü alanlarının asıl görünümlerini ortaya koyabiliriz. Bu görünümlere göre çöküntü alanlarında; · "Fiziksel yıpranma" süreklidir ve kentsel alt yapı hizmetleri yetersizdir. · "Sosyal doku" sürekli değişmektedir. Kalıcı sosyal doku küçük sosyokültürel gruplarla elde edilir. Sosyal karmaşıklık bu tip çevrelerin doğasında vardır. · Bu tip çöküntü alanlarında çöküntüyü oluşturan dinamiklerde değişim gözlenmiyorsa, "kentsel sızma" (gentrification) söz konusu değildir. Fakat, çöküntü alanları daima gelecekte olası "kentsel sızmaya" yol açabilecek potansiyeli de bünyelerinde barındırırlar. · "Suç," bu çevrelerin en önemli göstergesidir. Bünyesinde etki-tepki bağlamında birçok gizil parametreyi barındırır. · Bu bölgede yaşayanlar düşük gelir grubundadırlar ve "kent yoksulları" olarak da adlandırılabilinirler. Çok düşük ücretli işlerde, marjinal sektörde, mevsimlik ve kısa süreli işlerde çalışmaktadırlar. "Kentsel çöküntü" olgusunun tedavisi olarak da kabul edebileceğimiz "rehabilitasyon" kavramı yukarda tanımladığımız alanların fiziksel ve sosyal açıdan ve kentsel hizmetlerle bütünleşik olarak "iyileştirilmesi" kavramını tanımlamaktadır. Rehabilitasyon ya da iyileştirme, yeni arazi kullanımı kararlarını ve yeni işlevleri gündeme getirecektir. Fiziksel iyileşme ancak yasal ve finansal mekanizmalarla ortaya çıkacaktır. Yeni sosyal doku kabulleri bu yönde gelişecek modelin son aşamasıdır. Yeni sakinlerin sosyal,kültürel ve ekonomik profillerini önceden kestirmek son derece zor bir aşamadır. Böyle bir süreçte kentsel sızma stratejileri geliştirilmelidir.
|
