“İstanbul’a Hak Ettiği Değer Verilmiyor”
Konut Fiyatları Düşük Oranda...
GYODER Başkanı Gökkaya ile...
" Yalnızca İmarı Yükselterek...
Kentsel Dönüşüme Esnaf Uyarısı
Enerji Kimlik Belgesi Uygulaması,...
Kentsel Dönüşüm; Yaklaşımlar,...
Konut Konferansı 2012, "Değişim/Dönüşüm”ü...
Bursa'da Sorun 'Kent Meydanı'
"Önümüzdeki Süreç, Şehirlerimizin Yeniden Düzenlenebilmesi için Büyük Bir Fırsat"
Garanti Koza Gayrimenkul Koordinatörü ve Gayrimenkul için Strateji Platformu (GİSP) Başkanı Gürler Ünlü kentsel dönüşüm ve mütekabiliyet yasalarının konut üretimine etkilerine ilişkin sorulamızı yanıtladı.
|
Kentsel Dönüşüm Yasası’na ilişkin olarak, riskli binaların saptanması, tahliye sürelerine ilişkin teknik ve hukuksal bazı sakıncalar dile getiriliyor. Buna ek olarak, yasada özel sektörün konumuna ilişkin (yalnızca devlet müteahhidi rolünü üstlenme gibi) kaygılar da mevcut. Kentsel Dönüşüm Yasası’nı fırsatlar ve tehditler açısından özetle değerlendirebilir misiniz? Yasanın çıkmış olması başlı başına bir fırsattır. Milyonlarca binanın yenilenmesinden söz ediyoruz ki, bu önemli bir iş hacmi yaratacaktır. Ancak dönüşümün nasıl yapılacağına ilişkin kafalarda pek çok soru işareti bulunmaktadır. Bu soruların yanıtları, süreç başladıktan sonra netlik kazanacaktır. Riskli alanların dönüştürülmesi konusunda, yasa kamuya çok ciddi yetki ve görevler vermektedir. Özel sektörün rolünün ne olacağı ise net değildir. Burada belirleyici, yönlendirici ve karar verici kamudur. Kısacası, sürecin sahibi bakanlık, TOKİ ya da yerel yönetimler olacaktır. Bu yüzden de özel sektöre “devlet müteahhidi” olma rolünün kalacağı konuşulmaktadır. Özel sektörün, riskli alanların dönüştürülmesi konusunda, nasıl bir rol üsteleneceğini tam olarak anlayabildiğini zannetmiyorum. Türkiye genelinde yaklaşık 7-8 milyon konutun yenilenmesinden bahsediliyor. Bu dönüşüm, her yıl 250.000 adet konutu dönüştürebilirsek 30 yıl, 350.000 adet dönüştürebilirsek yaklaşık 20 yıl boyunca devam edecektir. Şu an dönüştürülen konut sayısının yaklaşık “sıfır” olduğunu düşünürsek, bu hedef rakamlara ulaşmanın bile ciddi bir zaman alacağı aşikardır. Açıkcası, dönüşüm bekleyen konutların tamamını dönüştürülebileceğimizi sanmıyorum. Dönüşümün gerçekleşmesi için gerekecek olan talep ve/veya finansman maalesef yoktur. Kentsel dönüşüm sonrası fiyat artışlarının olması çok muhtemeldir. Özellikle mevcut piyasa yöntemleri ile yapılan dönüşüm sonrasında değer artışları doğal olarak ortaya çıkacaktır. Bu da dönüşüm alanları için bahsettiğiniz “soylulaştırma” gerçeğini ortaya çıkaracaktır. Yeni üretilecek alanlar hak sahiplerine bile verilse, satış yolu ile daha varlıklı kesimler bu bölgelere taşınacaktır.
Var olanı iyileştirmenin yolları neler? Bugüne dek konut ya da gayrimenkul talebinin karşılanması daha çok yeni (çoğunluk kent
Kentsel dönüşümü eski binaların yıkılıp yerine yenilerinin yapılması olarak kurgulamak doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Meseleyi sadece “afet” ve “daha dayanıklı binalar” ekseninde görürsek hem kendimize hem de gelecek kuşaklara büyük bir haksızlık etmiş oluruz. Önümüzdeki süreci, şehirlerimizin yeniden düzenlenebilmesi için büyük bir fırsat olarak görmeliyiz. Kentsel dönüşümü büyük ölçekte planlamalı ve şehirlerimizin rekabet gücünü, marka değerini ve yaşam kalitesini artıracak şekilde gerçekleştirmeliyiz. Bütün bunları yaparken de, sizin de bahsettiğiniz ve modern kent yaşamında gerekli olan kamusal alanların yaratılması, donatı sorunlarının çözülmesi, ulaşım probleminin hafifletilmesi gibi pek çok konuda ciddi iyileştirmeler sağlayabiliriz. Mütekabiliyet yasası ülkemizin kendine olan güvenini ve dünya ile entegre olma konusundaki kararlılığını göstermesi bakımından önemlidir. Ancak yasa “sihirli bir değnek” veya “her derde deva bir ilaç” değildir. Potansiyel alıcıların artması bakımından sevindiricidir, ancak asıl yapmamız gereken kendi içimizdeki iyileşmeyi sağlamak ve şehirlerimizin marka değerini ve rekabet gücünü artırmaktır. Mütekabiliyet yasasının ciddi etkilerini kısa vadede göreceğimizi sanmıyorum. Büyük olaslıkla ilk başta küçük ve zengin bir grup Boğaz hattı ya da Büyükdere aksı gibi değeri yüksek olan bölgelerden satın alma yapacaktır. Bu grup risk almayı seven, yeniliklerinden peşinden giden ve ekonomik durumu fazlasıyla iyi olan bir kesimdir. Zaten gazete haberlerine de bakarsanız, Boğaz hattına olan ilgiden ya da yatırımcı grupların toplu alım isteklerinden bahsetmektedir. Bizim asıl gayrimenkul stoğumuzu oluşturan yeni ve geniş kitlelere hitap eden konut projelerinin şu aşamada ciddi bir ilgi göreceğini zannetmiyorum. Fiyatlar ise sadece bu azınlık grubun aldığı mülkler için artacaktır, diğer ürünlerde bir fiyat artışı olmasını beklemiyorum.
|

