BR> 30 milyon dolarlık pazar
Türkiye'den Zorlu, Bilgin, Demirer, Dost, Akenerji, Rönesans, Ayen, İSTAÇ
gibi şirketlerin sahip olduğu 45 proje bazında karbon ticareti yapılıyor. 2008
sonunda Türkiye'deki mevcut projelerin toplam karbon salımı 4.5 milyon ton
civarında. Bu da 7.34 dolarlık rakam söz konusu olduğunda 30 milyon dolarlık bir
pazar anlamına geliyor. Ancak sektör temsilcilerine göre Türkiye bu pazarın
yüzde 50'sini elinde tutabilecek potansiyele sahip. Bu da mevcut rakamlarla bile
300 milyon dolardan fazla bir gelir anlamına geliyor. Pazarın 2010'da 1 milyar
dolarlık bir hacme ulaşacağı tahminleri yapılıyor.
Bölgesel Çevre Merkezi (REC) Türkiye Direktörü Dr. Sibel Sezer
Eralp, Türkiye'nin konunun önemini anlama ve kavrama konusunda pek çok
Batı ülkesine göre yavaş ilerlediğini belirtti. Eralp, "Türkiye Kyoto
Protokolü'ne geç taraf oldu. Hem konuşulmadı hem mekanizmaların dışında kaldık.
Bu süreçte veritabanı oluşturulmadı. Karbon emisyonu ticaretinde de yer
alamadık. Gönüllü piyasada ise sınırlıyız" dedi. Eralp, 2009 sonunda Kopenhag'da
yapılacak COP 15'teki müzakerelerde Türkiye'nin elinin güçlü olması için acilen
özel sektör ve kamunun en doğru pozisyonu uzlaşarak belirlemesi gerektiğini dile
getirdi. Doğru pazarlık yapılmalı
Yerel karbon ticareti ve karbon finansmanı danışmanlık şirketlerinden Gaia
Carbon Finance'ın altyapı finans uzmanı Gediz Kaya da konunun Türkiye için
öneminin anlaşılmadığı görüşünde. Türkiye'nin pazardaki şansını korumak için
karbon emisyonlarını düşürme taahhüdü vermemesi gerektiğine dikkat çeken Kaya,
şunları söyledi:
"Küresel ısınmaya katkımız yüzde 1 civarında. AB'ye gireceğimiz ve
sanayileşmiş ülke olarak görüldüğümüz için taahhüt almamız gerekiyor. Çin ve
Hindistan'ın küresel ısınmaya katkısı yüzde 25. Bu ülkeler halen satıcı olarak
zorunlu piyasalarda kendilerine milyarlarca dolarlık gelir elde ediyor ve
taahhüt almamakta direniyor. Türkiye taahhüt alırsa düzenlemelere 30-50 milyar
dolar harcaması gerekir."
Türkiye'nin karbon piyasalarından katkı sağlayıp, yenilenebilir enerjileri
destekleyen bir pozisyon alması gerektiğini dile getiren Kaya, iş dünyasına da
çağrı yaparak, "Yenilenebilir enerji yatırımcıları karbon piyasalarından en iyi
şekilde yararlanmaya çalışmalı. Emisyon yoğun sektörler, karbon ayak izlerini
hesaplayarak emisyon azaltım planları konusunda çalışmalara başlamalı" dedi.
Bu arada Green Power adlı uluslararası firma 29-30 Eylül'de
İstanbul'da "Carbon Markets" başlıklı bir konferans
düzenleyecek. Konferans, önemli piyasa değişikliklerini ve karbon azaltımı
fırsatlarının tartışılacağı toplantıya Türk Sanayici ve İşadamları Derneği
(TÜSİAD) tarafından da desteklenen organizasyon, yalnızca Türkiye'yi değil,
Güney Kafkasya ve Ortaasya'daki gönüllü ve uyum karbon piyasalarındaki
gelişmeler ve iş fırsatlarına da odaklı. Ciddi bir program
yapılması şart
Dünyada gönüllü pazarda altın standart sertifikasına sahip firmalardan biri
haline gelen Demirer Enerji'nin Karbon Geliştirme Müdürü
Çağla Balcı Eriş, "Kopenhag'da Türkiye kendini öyle bir
konumlandırmalı ki, belirli bir emisyon azaltım değerine razı olsa da satıcı
konumundan vazgeçmemeli. Ancak bunun için de ciddi bir plan ve program gerekli"
dedi. Çevre Bakanlığı genelge hazırlamalı
TBMM Çevre Komisyonu Başkanvekili AK Parti Milletvekili Prof. Dr.
Mustafa Öztürk, Türkiye'nin Kopenhag'da imzalanacak COP-15 ve karbon
piyasasındaki değişimlere hazır olmadığını belirterek "Bazı bürokratlarımız
dünyayı okumuyor. Kyoto'ya bile zor ikna oldular" dedi. Öztürk, karbon ticareti
için de Çevre Bakanlığı'nın harekete geçip genelge yayımlaması gerektiğini
söyledi.
|