BR>
Sanat sokağa
inmeli
“Bizim en büyük derdimiz sanatın sokağa inmesi” diyorlar.
Türkiye’de sanata olan uzaklıktan yakınıyorlar. Sanatın ne olduğu, ne işe
yarayabileceğinin farkına varılması gerektiğini ateşli bir şekilde savunuyorlar.
Bunun yıllar alabileceğinin farkındalar ancak ellerini taşın altına sokuyorlar.
Öte yandan, sanat olarak algılanan her şeyin galerilerde olmasından da
şikâyetçiler. Satmadıkları işleri bile sanat galerilerinde sergileyenleri de
sokağa çağırıyorlar; “Sokakta ol, yoldan geçen de görsün senin işini.
Yaşadığımız yeri güzelleştirelim önce.”
“Eğlence mi eylem mi yaptığınız?”
diye soruyorum, “Sanat da bir eylem” diyorlar, “Üstelik net bir eylem. Bizim
yaptığımız özgürlük, yüzmek gibi adeta, eğlenceli, faydalı. Bize bir şey
katıyor. Güncel olanlardan da etkileniyoruz, gündem konusunda kafa patlatıyoruz.
En çok sıkıldığımız şey insanların kalitesiz yaşaması, bunun için çaba
sarfediyoruz. Görsel zenginlik, estetik algının artmasını istiyoruz. Ama bu
bizim tek başımıza yapabileceğimiz bir şey değil, o yüzden herkes bir şey yapsın
istiyoruz. Street art olmak zorunda değil, yeter ki sanatçı deyince akıllarına
ne İbrahim Tatlıses ne de kafasında kasket, ağzında pipo olan adam gelmesin,
sanat herkes için.”
Kendilerine yanlış gelen her şeyin karşısında
olduklarını söylüyorlar, referandum öncesi bir gerilla projesi olarak “Hayır”
yazmayı düşünmüşler ama Evet’çiler onlardan önce davranmış. Ama
“Kılıçdaroğlu’nda yanlış olan bir şey bulursak onu da eleştirebilmeliyiz”
diyorlar. Kendilerine katılmak isteyen pek çok insan var. Ancak onlar bunu
soranların kendilerine katılmasını değil, onların da kalkıp herhangi bir şey
yapmasını istiyorlar, hatta daha çok rekabet, mücadele istiyorlar. Türkiye’de
herhangi bir yerde yaptıklarına yanıt verecek, iğneleyecek, belki yerecek,
seviyeli bir şekilde birbirleriyle sokak sanatı yoluyla rekabet edecekleri bir
grup olmasını çok istiyorlar. Yaptıkları işi tertemiz bir heyecan olarak tarif
ediyorlar, biraz da ondan çağırıyorlar insanları sokağa: “Yaptığımız iş
gerçekten çok eğlenceli, yüksek adrenalin salgılatan, insanın özgüvenini
arttıran, kendini daha iyi hissetmesini sağlayan bir iş. Bunu insanlar denesin,
bu tertemiz bir heyecan.”
Operasyondan önce sokağa çıkmanın zevkinin
bambaşka olduğunu söylüyorlar. “Militan gibi hissediyorsunuz kendinizi”
diyorlar: “Çıkıyorsunuz sabaha karşı dışarıya, yasadışı bir iş yaptığınızın
bilincindesiniz. Ama şu da bir gerçek, yakalandığımda işimi savunacak bir şey
yapıyorum, kötü bir şey yapmıyorum. Ben sonuna kadar arkasında dururum yaptığım
şeyin. Yasadışı olabilir ama kötü bir şey değil. Polisten kaçıyoruz, ama zaten
bu işin eğlenceli olan kısmı.”
Türkiye’de protestonun toplanıp yürümek
ya da bir yere siyah çelenk bırakmaktan farklı olması gerektiğini savunuyorlar.
Yaşıtlarından, yeni nesilden daha yaratıcı şeyler bekliyorlar. Kendilerinin
amacı da bir yerde bu. “Bizim tek farkımız harekete geçmemiz. Ailelerimiz,
80’lerde bizim yaşımızdaki gençlik siyaset tartışıyormuş. Ailelerimiz anlatıyor,
biz duvarlara resim yapardık diye. O zaman bir hareket varmış, şimdi hiçbir şey
yok. Ama olmalı” diyorlar.
|